"Şu mülkün maarif hususunda acaba bir talihsizliği mi var? Maarif işini bir türlü yoluna koyamıyoruz..."
"Cumhuriyet’in onuncu yılı münasebetiyle Burhan Asaf ve Vedat Nedim Tör’e hazırlatılmış, 'Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne: Nasıldı, Nasıl Oldu?' isimli büyük boy bir kitap mevcut. Bahis konusu kitapta deniyor ki: 'Sultanlar, sarayların dört duvarı içinde soysuzlaşmış zulüm ve sefahat mirasyedileridir!' Sultanlar arasında hiçbir ayrım yapılmadığına göre,Yıldırım Bayezid’i, Murad Hüdavendigar’ı, Fatih Sultan Mehmed’i, Yavuz Selim’i, Kanuni Süleyman’ıyla, bütün Osmanlı padişahları, bu ilimsiz, insafsız ve vicdansız hükmün içine giriyor demektir. Evet, hüküm ilimsiz, insafsız ve vicdansızdır: Zira sarayın dört duvarı arasında ömür tüketen mirasyediler, nasıl olmuş da Niğbolu’da, Mohaç’ta, Varna’da zafer üstüne zafer kazanabilmişler? Nasıl olmuş da, alınamaz denilen Konstantiniyye’yi alabilmişler? Nasıl olmuş da Sina Çölü’nü aşıp Mısır’ı fethedebilmişler, Orduy-u Hümayun'u ta Viyana kapılarına götürebilmişler?"
Reklam
Tarih ispat etmektedir ki müstevli devletler bir bölgeye ordularını sokmadan önce casuslarını sokmayı denemişlerdir.
1893'te Van vilayetinden İstanbul'a gönderilen bir telgrafta, Bitlis'e doğru yola çıktıkları bildirilen Lynch adlı bir İngiliz ile arkadaşlarının yanlarına bir memur verildiği ve bu memurun, ingilizlerin geçtikleri yerlerin fotoğraflarını çekerek haritalarını çıkarmaya çalıştıklarını tespit ettiği bildirilmiştir.
Mustafa Kemal, Derne Osmanlı kuvvetleri komutanı imzası ile yazdığı bir mektupta der ki: "Bilirsin, ben askerliğin her şeyden fazla sanatkârlığını severim. Burada sanatın bütün gereklerini uygulayacak kadar zaman ve bu zamanla edinilebilecek vasıtalar olursa, işte o vakit milletin istediği hizmeti yapmış olacağız. ... vatanı korumak ve milleti mesut etmek için, her şeyden önce ordumuzun eski Türk ordusu olduğunu dünyaya bir daha göstermek lâzım olduğuna çoktan inanmışımdır. ... Vatan mutlak selâmet bulacak, millet mutlak mesut olacaktır. Çünkü kendi selâmetini, kendi saadetini, memleketin ve milletin selâmeti için feda edebilen vatan evlâtları çoktur," derim.
Sayfa 79 - Pozitif
Mustafa Kemal acı ve sert tenkitçi olduğu kadar açık konuşan biriydi. Daha o zaman, 1907'de, arkadaşlarına şu fikrini söylemekten çekinmemiştir: Köhneleşen ve canlılığını kaybeden Osmanlı İmparatorluğu gövdesi üzerine devlet oturtulamaz. Ancak Türk çoğunluğu toprağı üzerine oturtulabilir.
Sayfa 56 - Pozitif
Reklam
Osmanlı Devleti’nin Çanakkale savunmasında görevlendirdiği komutan ise, 5. Ordu komutanı olarak tayin ettiği Alman generali Liman Von Sanders Paşa idi.
Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken Yazılmamış bir destan gibi Anadolumuz Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz.
Faruk Nafiz Çamlıbel
Faruk Nafiz Çamlıbel
Bilhassa Rusya ve İngiltere'nin, İmparatorluğu Doğu vilayetlerinde hiç de rahat bırakmadığı müşahede edilmektedir.
Dönemin arşiv evrakına göre casusluk faaliyetlerine sıklıkla maruz kalan kurumların başında sinir boylarında ve hassas bölgelerde yer alan askeri tesisler gelmektedir. Mesela 1986'da Çanakkale istihkâmlarinin güçlendirilmesi çalışmaları sırasında, bölgede inşaat devam ederken casuslar da boş durmamış ve istihkâm inşaatını yakından takip etmeye çalışmışlardır.
Reklam
1890 tarihinde Ciddeli Abdülaziz adlı şahsın Fransa tarafından vazifelendirildiğinin ve yabancıların gizli maksatlarina hizmet ettiği bildirilir.
Scyth'ler Bizans literatüründe Karadeniz'in kuzeyindeki göçebe Türk kavimlerine verilen addır.
Kara Tigin İznik ve Sinop doğrultusunda fetihler yaparken Çaka Bey İzmir'e doğru akınların başına geçmiş ve İzmir'i fethedecek ilk Türk İzmir Beyliği'ni kurmuştur. (1081-1092)
Osmanlı imparatorluğu'nda, azınlığın imtiyazı olduğu için ve Türk unsuru imtiyazsız olduğu için herhangi bir Müslüman azınlığın çocuğu olmak, Türk olmaktan daha faydalı idi.
Sayfa 42 - Profil kitap
“Osmanlı, Müslümanlığı Araplardan; minyatürü İranlılardan; mimari ve toprak düzenini Bizanslılardan almış olabilir, bunun ne ayıbı vardır ne gocunacak yanı; önemli olan, alınanlardan Osmanlı damgasının basıldığı özgün bir bileşimin çıkarılıp çıkarılmadığıdır, o ki bu özgün bileşime varılmıştır...”
Sayfa 117 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.