352 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Bir konu hakkında bilgiye vakıf olmadan fikir sahibi olmak neye sebebiyet verir? Bu soruya cevabı bu satılarda vermek yerine toplumun kendisine bakmak yeterli olur kanaatindeyim. Fikir sahibi olanın gırla gittiği fakat buna mukabil bilgiye vakıf olanların mumla araya araya bulunduğu toplumumuzda ne yazık ki kafa karışıklıklarımız giderilememekte
Jön Türklük ve Kemalizm Kıskacında İttihadçılık
Jön Türklük ve Kemalizm Kıskacında İttihadçılıkİsmail Küçükkılınç · Ötüken Neşriyat Yayınları · 201628 okunma
Osmanlı Edebiyatını Değerlendirme Geleneği (Bilinmeden Bilinen Edebiyat)
Kaynak (doğru an­lamıyla), kanıt göstermeden, karşılaştırmalı bir bağlam içerisinde yerleştirmeden, edebiyat tarihi hakkında hüküm vermenin doğru olmadığını, daha doğrusu saçma olduğunu herkes kabul ediyor. Ama Osmanlı edebiyatı hakkında kolayca hüküm verilir. Herkes Osmanlı'yı bilir ama okumadan. Osmanlı edebiyatına özgü bir şey bu. Bilinmeden bilinir.
Sayfa 134 - Victoria Holbrook
Reklam
Osmanlı Edebiyatını Değerlendirme Geleneği
Sanki her Osmanlı şair, "ebru" derken "Allah'ın birliği" demek iste­miştir. Sanki bütün Osmanlı edebiyatının 6 yüzyılı boyunca, hatta "İslami" adlan­dırılagelmiş edebiyatın 14 yüzyılı boyunca, mazmunlar hep aynı manaya gelmiş­tir.
Sayfa 134 - Victoria Holbrook
Osmanlı Edebiyatını Değerlendirme Geleneği
Falan sözcük, "tasavvufta falan anlamına gelir" demek, okurun bir şiir zevki­ni beslemesi, kendi aklını çalıştırmasını yasaklamak demektir. Sonra, hangi tasav­vuf? Sanki tasavvuf da hiç gelişmemiştir, belirli dönemleri, aşamaları, büyük düşü­nürleri yoktur, memleketten memlekete, tarikattan tarikata düşünce değişiklikleri olmamıştır. Tabii ki şiirin kodları, uzlaşımları (konvansiyonları) var, ama bu her söylenişlerin de aynı manaya geldiği demek değil. Çok tekrarlanan mazmunlar var, ama her tekralanışında aynı şeyi ifade ettiği söylenemez. Zaten öyle olamaz. An­lamlar değişir, bağlamlarına göre değişir.
Sayfa 134 - Victoria Holbrook
Osmanlı Edebiyatını Değerlendirme Geleneği
Türkçe'deki Arapça, Farsça kökenli öğeler Osmanlı yazarında, okurunda da ne gibi duygulanmalar uyandırırdı? Böyle sorular sormadı milli filoloji. Metni ele alıyor, metin-öncesi dil öğelerine ve metin-sonrası yargılarla değerlendirilmiş kaynaklara ayrıştırıp bitiriyordu.
Sayfa 133 - Victoria Holbrook
Osmanlı Edebiyatını Değerlendirme Geleneği
Buna başka bir örnek, Osmanlı edebiyatı deyince ancak şiirin anlaşılması. Halbuki edebiyat bir kavram olarak, düşünce tarihini de içerir. Başka edebiyatlar­ dan bahsederken içeririz. "Osmanlı" da nesir geliştirilmemiş gibi yargılar, araştırıl­madan, günümüz bilim anlayışının ciddiye alabileceği araştırmalar yapılmadan verilmiş olmasına rağmen hemen hemen tartışmasız doğrular olarak kabul edilmiştir. Peki, Osmanlı bir çok düz yazı eserleri Arapça yazmış. Tabii ki istenilen Türkçe nesirdir, ama bunlar hangi edebiyatın eserleri olur? Kimse bu "Osmanlı Arapçası" olarak adlandırabildiğimiz yazını benimsememiş, edebiyat tarihlerine yerleştirme­miştir, ne Türkler ne Araplar.
Sayfa 133 - Victoria Holbrook
Reklam
Osmanlı Edebiyatını Değerlendirme Geleneği
Türkiye'de Batıcı akımlar, çıkış yıllarında edebiyatı toplumsal seferberliğin bir aracı olarak görmek istiyordu. Böyle olması için gerekli sanılan özgül betimlemeyi, kendi edebiyatında bulamıyor ve eksik sa­yıyordu. Bize miras kalan gelenek bunun gibi yargılar üzerine kurulu. Osmanlı edebiyatının evrensel simgeleme tarzının imparatorluğun iletişim ihtiyaçlarını nasıl karşıladığı sorulmaz, sadece bir eksiklik olarak değerlendirilir.
Sayfa 133 - Victoria Holbrook
Osmanlı Edebiyatını Değerlendirme Geleneği ve Mazmunculuk
Antolojilerle kılavuz kitapların çoğunda, mazmunlar kelimeler gibi çevrilir­ken veya tanımlanırken, şiirsel anlamlandırma, metnin iç dinamikleriyle değil, dı­şında saptanmış gibi yorumlanıyor. Tabii ki ortada bu yöntemin çözmeye çalıştığı bir problem var: Dil, devrim sahası olduktan sonra, devrim-öncesi metinler anla­şılmaz hale gelmiştir. Ama yöntemin hem temeli, hem sonucu da Osmanlı şiirinin "klişeleşmiş" bir edebiyat olarak yargılanması oluyor. Bu da ortada bir problem. Yeni Türk edebiyatını kurmaya çalışanların bu değer yargısı sistematik bir şekilde eleştirilmemiştir. Hazır malzeme olarak ele alınmaktadır mazmun, donmuş bir kaynak olarak görülmektedir. Ve böylece yorumlama geleneği de donmuştur, geliştirilememektedir.
Sayfa 132 - Victoria Holbrook
Osmanlı Edebiyatını Değerlendirme Geleneği
Osmanlı edebiyatını değerlendirme geleneği, yazının dış faktör­leriyle çok, iç etkenleriyle az ilgilenen bir gelenek. Ve bunun sonucunda, araştırı­lacak bir şey veya insanı araştırmaya sevkeden, insanda araştırma zevki, araştırma heyecanı uyandıran pek bir şey kalmaz meydanda.
Sayfa 132 - Victoria Holbrook
Resim