Osmanlı hiç de mecbur olmadığı halde Birinci Dünya Savaşı gibi bir cehenneme girmiştir. Enver Paşa'nın bu kararı İmparatorluktaki tek örnektir ve zaten İmparatorluğu da bitiren karar olmuştur.
İngiltere'nin 4 Ağustos günü Fransa ve Çarlık Rusyası'nın yanında savaşa dahil olmasıyla işin şekli baştan aşağı değişmiş; Osmanlı liderliği de derhal Rusya'yla anlaşma yolları aramaya başlamıştır. Bu mecrada Enver Paşa, 5 Ağustos günü Rus Askeri Ataşesi Leontiff'le görüşerek, ya Bulgaristan'ın eline geçmiş Batı Trakya ya
Sayfa 409
Reklam
Suud Hanedanı
Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nu karıştırmayı amaçlayan İngilizler (bilhassa Arabistanlı Lawrence) rakiplerini yenmeleri için Suudilere yardım etti. Kral Abdülaziz Suudi Arabistan'ı birleştirdi ve 1932'de resmî krallık ilan etti. İran ve Bahreyn'de büyük petrol rezervleri bulunmasından sonra, Abdülaziz haklar konusunda müzakereler yaptı ve (ABD şirketi) Standard Oil 1938'de petrol çıkarmaya başladı. Petrol zenginliği ve İslam'ın kutsal şehirleri Mekke ve Medine'ye sahip olması bu aileyi Arap dünyasının temel taşı yaptı.
1. Dünya Savaşı ve İttihatçılar
İşte altı seneden beri memlekete ecel terleri döktüren Meşrūtiyetçi iktidar, akıbet memleketi, bütün hudutlarında harbi kabul etmek zorunda olduğu bu cihan savaşına da atmakta tereddüt etmedi. Dört yıl oluk oluk akacak Türk kanı Çanakkale, Galiçya, Kafkasya, Filistin ve Irak cephelerinde, topsuz tüfeksiz silahsız teçhizatsız aç çıplak döğuşerek şahâmet ve kahramanlık destanları yazacaktı. Ne yazık ki İttihatçı iktidarın namağlûp Almanya'sı yenildiği için de, gălip pozunda olan Osmanlı İmparatorluğu, harbi kazandığı halde kaybetmiş sayılacak ve böylece de Müslüman Türklüğün bu son kalesi, sonsuz bir çatırtı ile yıkılacaktı.
Sayfa 343 - Kubbealtı Neşriyatı, IV. Baskı, 1999Kitabı okudu
Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı'na girince Teşkilât-ı Mahsusa'nın niteliği değişti. Enver Paşa'ya kişisel olarak bağlı; küçük, gizli bir grup olmaktan çıkıp yeniden ör­gütlendi ve Harbiye Nezareti içinde yarı-açık resmi bir statü ka­zandı, ama Enver Paşa'nın doğrudan denetimi altında kaldı. Bu yeni statüyle birlikte, personeli genişledi ve operasyonlarının büyüyen kapsamı için bütçeden daha çok pay almaya başladı. Teşkilat-ı Mahsusa'nın düzenli ajanlarının çoğu Türk'tü, ancak, Osmanlı İmparatorluğu'nun her yanına ve yurtdışına da­ğılmış bulunan çeşitli hücrelerinin liderlerinin birçoğu Türk de­ğildi. Müdürleri ve şube şeflerinin çoğu elbette Türkçe konuşan Müslümanlardı, bunun da en önemli nedeni Enver Paşa'nın Türk olmayanların sadakatinden ve içtenlikle kendisine bağla­nacaklarından kuşku duymasıydı.
Sayfa 59 - Arma YayınlarıKitabı okudu
Bu “Alman taraftarlığı” yaftası, kendi küresel emelleri uğrunda Osmanlı İmparatorluğu'nun yok olup gitmesini isteyen, en büyük korkuları da memleketin yeniden hayatiyet bulmasını sağlayacak bir silkinme ve toparlanma süreci içine girmesi olan liberal emperyalist kesimler tarafından Birinci Dünya Savaşı'nda sömürgelerdeki Müslüman tebaayı tereddütlere sevk etmek amacıyla olduğu kadar, Osmanlılar arasına nifak sokarak kamuoyunu yanlış ve beyhude bir savaş içinde olunduğuna inandırmak suretiyle savaşma gücünü aşağı çekmek amacı doğrultusunda Jön Türkler'in dinsiz oldukları yolundaki benzeri yalan eklemelerle birlikte kara propaganda olarak uydurulmuştur.
Sayfa 395
Reklam
658 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.