HAYÂTÎYLE MEMÂTÎ…
XIX. asır Osmanlı Kadısı Gıyâseddin Efendi, Kasım 1810’da İstanbul’da doğdu. Buhara, Şam, Kahire ve Konya’da fıkıh, usûl-i fıkıh, ferâiz, hadis, tefsir, heyet ve tıp eğitimi gördü. Ceddinden çıkan birçok ulemâ gibi o da kendini yetiştirerek âlim bir zât oldu.
İstanbul’da sarayda şehzadelere ders verdi. Yûnus Efendi Külliyesi’nde yetim ve öksüzlere Kur’ân öğretti.
***
Postî mahlâsıyla şiirler kaleme alan Kadı Gıyâseddin Efendi ile Hayâtî mahlâslı Eyüp Kadısı zaman zaman atışırlardı. Bu atışmalardan birinde Hayâtî Efendi; Postî Efendi’ye takılmak için, bir kâğıda güya içinden çıkamadığı bir soruyu yazıp fetvâ istercesine gönderir:
“–İt posti, domuz posti; debâgatle temiz olur mi?”
“Köpek ve domuz derisinin tabaklanmakla necislikten kurtulup kurtulmadığı”nı sorarmış gibi yaparken, tevriyeli bir şekilde Postî Efendi’ye bu sıfatları isnat ederek sataşmaktaydı. Bunun üzerine Postî Efendi hem suâli gönderen Hayâtî Efendi’yi hem de onun kardeşi Memâtî Efendi’yi hedef alarak şu cevabı verir:
“–Hayâti de murdardır, memâti de: Dirisi de pistir, ölüsü de…” (Osmanlıcada «postu ve Postî», «hayatı ve Hayatî» kelimelerinin aynı şekilde yazıldığını göz önünde bulundurmak gerekir.)