93 HARBİ / 1877-1878 OSMANLI-RUS SAVAŞI Bir Osmanlı-Rus Savaşı'dır. Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde "93 Harbi" olarak bilinir. Osmanlı Devleti, çok ağır bir yenilgi alır.
Sayfa 125Kitabı okudu
93 Harbi de denilen 1877-1878'deki X. Türk-Rus Savaşı sonunda yenilen Devletimiz, 13 Temmuz 1878 Berlin Muahedesi'yle, Çarlığın 2 yıllık devlet bütçesi tutarını aşan, bir milyar yüz bin altın rublelik "Savaş Tazminatı" yerine Kars, Ardahan (Oltu dahil) ve Batum (Artvin dahil) gibi Anadolu toprağındaki Sancaklarımız, Rusya'ya bırakılma felaketine uğramıştı. Buraları, 36.000 km2 ve 700.000 Müslüman Türk yurdu idi. Çarlık, Türkiye'den üçer yıllık yedi taksitte aldığı "Savaş Tazminatı" milyonlarca altınlarımızla: Kars ve Sarıkamış ile Batum'a demiryolu getirmiş; düzgün şoseler ve demir-köprüler, kışlalar, tabyalar yaptırmıştı. Gayesi, "bütün Çarlıkta Birinci-Sınıf Müstahkem Mevki yaptığı Kars Kalesi'ni üs edinerek, çıkacak yeni bir savaşta, Osmanlı-Ermenileri'ni de "Armenya Muhtariyeti" vaadiyle Türkiye aleyhine ve Rus ordularına yardımcı çeteler halinde kullanarak, Basra ve İskenderun Körfezleri'ne ulaşmaktı.
Reklam
Zarifi'nin Büyük Vurgunu
1876'da II. Abdülhamit padişah oldu. Ama Osmanlı'nın kötü kaderi değişmedi. Borç, faiz batağı daha da derinleşti. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) sırasında Avrupa'dan borç almak mümkün olmadı. Osmanlı yine Galata Bankerlerine avuç açmak zorunda kaldı. Banker Zarifi ile gizli bir antlaşma yapıldı. Bu anlaşma ile Osmanlı, Banker
Osmanlı'nın omurgasını kıran savaş 93 Garbi'dir,
1877-1878 yılları arasında yapılan Osmanlı Rus savaşı olup 24 Nisan 1877'de başlamıştır.
Sayfa 147
93 harbi
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı, miladî takvimle 24 Nisan 1877’de başlamıştı. Hicri takvimle ise savaşın başlangıcı 1294 yılıdır. Ancak bu dönemde malî işlerde kullanılan Rumî takvime göre savaşın başlangıcı 1293 yılına rastladığı için bu şavaş Doksanüç Harbi olarak adlandırıldı
Sayfa 145Kitabı okudu
Milliyetçilik-Türkçülük düşüncelerinin ve hareketlerinin ilk nüveleri, ilk tezahürleri (başka bir adlandırma ile "erken Türk milliyetçiliği") elbette 1904 yılında ortaya çıkmıyor. Nitekim hâlâ sahasında kıymetli bir çalışma olan David Kushner'in The Rise of Turkish Nationalism, 1876-1908 kitabı (Londra, Frank Cass, 1977), altbaşlıktaki tarih aralığından da anlaşılacağı üzere ilk metinlerin, ilk fikirlerin ortaya çıkışını 1876'ya, Sultan Abdülhamit'in iktidara geliş senesine, belki 93 Harbi'ne, 1877-1878 yıllarında cereyan eden ve çok büyük kayıplara, göçlere sebebiyet veren Osmanlı-Rus Savaşı'na, onun ardından gelen “sıkılaşma”, mütecanisleşme arayışlarına çekmektedir. Halbuki daha genel tasnifler üzerinden bakıldığında 1876 olsa olsa Osmanlıcılık (İttihad-ı Osmanî) fikriyatından İttihad-ı İslâm fikriyatına, tabiri caizse Osmanlı milliyetçiliğinden İslâm milliyetçiliğine geçiş yıllarına işaret edecektir.
Sayfa 8
Reklam
Kafkaslardan Anadolu'ya yönelik kitlesel niteliğini kaybetti. Ancak bu durum çok uzun sürmedi. Çünkü bir yıl sonra başlayan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile birlikte Rusların baskıları sonucu Güney Kafkasya bölgesindeki Müslüman ve Türk topluluklar kitleler halinde Anadolu'ya doğru hareket ettiler. Samsun bu dönemde yine hem ihraç iskelesi, hem de iskân mıntıkası olarak kullanıldı. Nitekim sadece 1880 yılında Samsun iskelesine 34.877 göçmen indirilirken, bunların 6.538'i sancak dahilinde iskâna tabi tutuldu. 93 Harbi sonrasında sadece Sohum'dan 60.000'den fazla göçmen başta Bafra ve Çarşamba olmak üzere Trabzon Vilayeti dahilinde iskâna uygun mıntıkalara yerleştirildi. Bunların dışında Rus hâkimiyeti altında kalan Batum, Çürüksu ve Acara bölgelerinden de Canik Sancağı'na göçmenler geldi.
Samsun Büyükşehir Belediyesi Yayınları
Sultan Abdülhamid Han-ı Sânî, Sultan Hamid olarak da bilinir. Sultan Abdülmecid ile Çerkes asıllı cariye Tîrimüjgân Kadınefendi'nin (öl. 1853) oğludur. Padişahlığının 1878-1908 arasındaki otuz yılı “İstibdat Devri” olarak anılır. Bu dönemde, dış sorunların ağırlığı gerekçesiyle baskıcı bir yönetim sürdürmüştür. (...) Amcası Abdülaziz'in
Sayfa 529 - 34- Sultan II. AbdülhamidKitabı okudu
93 harbi
Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük toprak kaybı ve yıkılış devre- sine giriş tarihi 1878 Osmanlı-Rus savaşı ile başlar. Bu savaş, başlan- gıç tarihi olan 1877 Rumi takvimde 1293 yılı olduğu için tarihte 93 Har bi olarak da adlandırılır. Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi) aynı zamanda Osmanlı'da yaşayan Müslüman olmayanlarla Osmanlı devleti arasın-daki eski iyi ilişkilerin kırılma noktasını oluşturmuş, Osmanlı'nın Müslüman olmayan teba- asına karşı bakış açısının da değişmesine neden olmuştur.
Sayfa 229 - Butik yayıncılık, 2011Kitabı okudu
93 harbi
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı, İkinci Viyana kuşatmasındaki başarısızlığın ardından, Osmanlı Devleti yıkılma sürecinin en önemli ayağını teşkil etmiştir.
Reklam
93 Harbi olarak anılan Osmanlı-Rus Savaşı (1877-1878) da bir göç hareketine yol açtı. Kemal Karpat'ın verdiği bilgiye göre, bu dönemde Rus askerleriyle Bulgar çeteleri 200.000 ile 300.000 Müslüman'ı katletmiş; Tuna'dan İstanbul'a kadar yayılmış bir alanda yaşayan 1.000.000'unu da yerinden yurdundan etmişti. Bu savaşta Kafkasya bölgesinden Çerkezler, Çeçenler, Abazalar, Dağıstanlılar, Acara bölgesinde yaşayan Müslüman Gürcüler (Acaralar), aktif olarak Osmanlı Devleti'nin yanında savaşa katılmışlardı. Bunların birçoğu ise savaştan sonra İstanbul'a yerleşmişti. Netice itibariyle, 10 Eylül 1879 tarihine kadar Rumeli'den sadece İstanbul'a 387.804 göçmen verilmişti.
Sayfa 68 - Tarih Vakfı Yurt YayınlarıKitabı okudu
93 harbi (1877-1878 Osm-Rus Savaşı)
Sultan Abdülhamid Han unvanı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun tahtına oturdu. Fakat sırtını şöylece tahta verip de “Oooh!” demeye vakit kalmadan, 1877 Osmanlı – Rus Harbi çıktı. Bu harp, Sultan Aziz devrinden beri beklenen bir felaketti. Sultan Hamid, bunun önüne geçmek için bütün kuvvetini sarf etti ise de çaresini bulamadı.
Yeni Sömürgecilik: Eski Sömürgeciliğin Torunu
Dünya üzerindeki 200’ü aşkın devletin çoğunun kutladığı bir bağımsızlık günü var. Bağımsızlık günü, sömürge olmuşluğu var sayıyor. Bu günün gelecek kuşaklara sömürgecilik döneminde çekilen çileleri aktarması umuluyor. Bağımsız olan ülke sayısına bakarsak, Tablo 1’de görüldüğü gibi, en sömürgeci ülkelerin sırasıyla, İngiltere, Fransa, İspanya,
1850'lerden itibaren Anadolu'ya Kınm ve Kafkasya'dan başta Tatarlar ve Çerkezler olmak üzere gelen göçmenlere, 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı'ndan (93 Harbi) sonra Romanya, Bulgaristan, eski Yugoslavya ve Yunanistan'dan gelen Türk Müslüman kökenli Rumeli göçmenleri eklenmiştir.Göç serüvenlerinde yüz binlerce kayıp vererek gelen bu gruplar Osmanlı Devleti tarafından Anadolu'nun çeşitli yörelerine yerleştirilmişlerdir. Önceleri sadece devlet memurları ve ilmiye sınıfından gelen muhacirlerin kentlere, digerlerinin kırsal kesim bölgelerine yerleştirilmeleri politikası güdülürken, 1878'den sonra kentsel alanların etrafına her meslekten gelen göçmenin yerleşmesine izin verilmiştir.
Sultan II. Abdülhamid'in önleyemediği savaş kararı, meşruti idare altında oluşturulan olağanüstü bir mecliste görüşülmüş ve 93 Harbi'ne (1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı), Sultan II. Abdülhamit’in aleyhte çabalarına rağmen karar verilmişti. Halbuki meşruti idare olmasaydı, Osmanlıya çok ağır maliyetler veren bu savaş vuku bulmayacaktı.
Sayfa 33 - Nesil Yayınları - 2017Kitabı okudu
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.