Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
Osmanlı toplumunda "kadının adı yok"tur. Yeri geldiğinde bugün eşcinsellik gibi tabu olan konulardan bile rahatlıkla bahseden Osmanlı entelektüelleri, enteresan bir şekilde kadınlardan hiç söz etmemektedir. Bu ketumluk yüzünden birçok Osmanlı padişahının annelerinin adlarını bile bilmiyoruz. Valide sultan aslında Valide-i sultan, yani sultanın annesi ifadesinin kısaltılmışı değil midir? Padişahın eşleri ve kız kardeşleri ise ancak doğurdukları şehzadeler veya evlendikleri paşanın önemine göre tarihe geçebileceklerdir. Tam bir "pater familias" düzeni! Eğer vakfiye gibi ikincil derecede kaynaklar ya da şu çok geveze Avrupalı seyyah ve diplomatların hükümetlerine yetiştirdikleri olmasa, bunların birçoğunun ismini ve hatta varlıklarını saptayamayacaktık. Bu kaynakların popüler tarih dizilerinin imdadına yetiştiğini de belirtelim ve Mahidevran ile Hürrem'in Harem'de saç saça baş başa birbirlerine girmelerini bize aktaran Venedik balyosundan (elçi) "grazie"mizi eksik etmeyelim.
Reklam
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
VELEV Kİ HEMCİNSİNİ SEVDİN
"Osmanlı toplumunda eşcinsellik çok yaygındı, padişahlar, oğlanlar vs. gibi bir yaklaşımın; Osmanlı toplumunda eşcinsellik kesinlikle yasaktı, böyle şeyler olsa da pek azdı" demekle pek farkı olmadığı ortada. AIDS patladığı zaman hem bizde hem Batı'da bunun bir "Homoseksüel hastalığı" olduğuna hepimiz inandık, inandırıldık. Osmanlı toplumunda eşcinsel ilişkiler, farklı kesimlerde bir ölçüde yaygındı. Sarayda kadınlara kapalı Enderun, erkeklere kapalı Harem, evlerde harem-selamlık, sokakta hamam kültürü, tekke tarikat sapmaları, yasak ve günaha rağmen eşcinselliği günlük hayatın bir parçası kılmıştı. Yakın doğu toplumlarındaki eşcinsellik temaları, Binbir gece masallarından beri şahların, sultanların eğlence meclislerinden gündelik hayatın gerçeklerine kadar, örtülü tutulsa da olağandı ve öyle yaşandı. Yine erken Bizans dünyasındaki Roma hamam geleneği, Osmanlılarda da homoseksüelliğin "örtülü" bir sosyal buluşma alanı olur. Sarayın Enderun koğuşlarını dolduran seçme içoğlanlar arasındaki önlenemez ilişkiler, Harem hayatına dair eşcinsellik hikayeleri, kimi zaman Osmanlı sultanlarının cinsel tercihlerine kadar uzanan geniş bir alandır. Burada çoğu zaman rivayet ve tarih birbirine karışır, karıştırılır. Gerçek olansa, ister sarayda ister halk arasında olsun, bu tür ilişkilerin Osmanlı toplumunda oldukça yaygın şekilde yaşandığıdır. Kaynak: Tarih dergi. Sayı 4 Dünden bugüne eşcinsellik
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
·
Puan vermedi
Düşündüm; heykelleriyle ünlü kadim İran'ın Zerdüştçülüğünün, İslam fetihleriyle tarihe karışmasını beklemek gerçekçi mi diye. Değil. Son peygamber ve son kitabın ardından, İslam toprakları içerisinde ilga olunan başkaca inanç sistemleri için de aynını söylemek mümkün. İlga edilen ne varsa, belirsiz ölçüde yeniye -İslâm yeni değil, tahsis
Kabusname
KabusnameKeykavus · Antik Yayınları · 2008176 okunma
Reklam
Batı, Osmanlı'ya homofobiyi dikte etmeden önce, Osmanlı içinde eşcinsellik bir hastalık ya da sapıklık olarak görülmüyordu, böyle tepkiler verilmiyordu. Sadece kamusal alanda görülmesi istenmiyordu.
Sayfa 193Kitabı okudu
231 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Tarihten alınan en büyük ders, insanların tarihten ders almadıklarının anlaşılmasıdır." Adı ile çelişen bir kitap: Surname... Osmanlı da düğün, tören ve şölen denmesine rağmen kitapta acı, adaletsizlik, cahillik hat sahfadaydı. Ne zamandır Aziz Nesin okumamıştım. Pek özlemişim keskin dilini, iğneyi topluma batırmasını doğrusu... Gelelim kitabımıza, Cumhuriyet dönemindeki son halka açık idamı konu alıyor. Halkın sapkınlıklarının, hukuk siteminin hala derebeylik olduğunun anlatıldığı kitabımız da çaresizlik ve adaletsizlik maalesef ki insanın yüreğine işliyor. Kahramanımız Berber'in hapishaneye girişi, yaşadıkları ve siyasi tutuklularla geçirdiği süreçte gerçekten değişmesi yazarımızın bakış açısı ile biz okuyucularla buluşuyor. Surname; Cumhuriyetin ilk yıllarında toplumun yaşayışının, adaletin ne derece olduğunu da anlatan yazılı bir tarih kitabı doğrusu. Okurken çok kızdım, sinirlendim. Kahramanımızın yaşadıklarına, yaşatanlara, çare olamayanlara ve pek tabii adalete. Zavallı insanların seyirlik idam için yaşadıkları telaşeye ise akıl sır erdiremedim. Yüzyıllardır devam eden idam cezalarının her ülkede farklı yapılmasından tutun da tüm dünyadaki eşcinsellik tarihine kadar pek çok bilgi de vardı. Eğitimin olmadığı ülkelerde toplumun gelişmesi beklenemez. Bu nedenledir ki toplum cahil, devlet daha da cahil... Konuşan, okuyan kitle ise siyasi suçlu. Nereden nerelere gelirken hala toplumsal gelişimimizi tamamlamadığımızı ne yazık ki üzülerek paylaşmak isterim. Medeni, demokratik, adil ve özgür yarınlara. Kitabı çok beğendim. Takdir sizlerin. Keyifli okumalar dilerim.
Surname
SurnameAziz Nesin · Adam Yayınları · 1995913 okunma
311 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
Sodom ve Gomore... İşgal altındaki İstanbul'a farklı bir açıdan bakmış Karaosmanoğlu. Memleket işgal altındayken İstanbul'da bazı çevrelerin hiçbir şey olmamış gibi gününü gün etmesini eleştirmiş. Hatta öyle bir umursamazlık ki işgalin bitişini bile bir anarşi olarak görüyor karakterler. İngiliz ve Fransız subaylarının halk üzerindeki etkileyiciliği, özellikle kadınların onlara karşı zaaflarını etkileyici bir biçimde açıklamış. Aldatma, entrika, cinsellik, eşcinsellik kitabın ana hatlarını oluşturuyor. Anlatım o kadar karamsardı ki kitaba devam etmekte çok zorlandım. Necdet dışında hiçbir karakterin işgalden rahatsız olmaması benim ruhumu kararttı. Osmanlı Devleti'nin yıkılma dönemindeki güçsüzlüğü halk üzerinde bir umutsuzluk yaratmış ki... Sürekli kaybeden bir milletin kazanacağına ihtimal bile vermiyor kararkterler. Ne olursa olsun güçlüye tapmak, özünü unutmak ve esareti kabullenmek kolay olmamalı diye düşündüm. Ve bir kez daha Mustafa Kemal'e ve silah arkadaşlarına minnet duydum.
Sodom ve Gomore
Sodom ve GomoreYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 20154,827 okunma
Öpüşme.
XVI. yüzyılda İtalya'da evlenmeden cinsel ilişkiye girmenin cezası hapisti, bu ortaçağ döneminde bile böyle değildi. Suçlu gördükleri kadınlar bellerine kadar çırılçıplak soyulur kırbaçlanır ve saçları kazınırdı... Seks yaptığı kişinin yaşı küçükse durum idama kadar gidiyordu... Bir erkek ile bir kadın bekar olmalarının dışında eğer birisi
Reklam
617 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. Yeni ayın ilk gününden hepimize selamlar, huzurlu bayramlar dilerim. Ahmet Mithat Efendi ile alakalı olabildiğince geniş, uzun ve tüm kitapları hakkında genel bir inceleme de bulunacak bu yazımızda. Evvela bunu söyleyerek başlamak istedim. Şimdi birkaç kitabını okuyacak belirli bir sırayla gideceğiz ama birkaç yıl sonra bir
Dünyaya İkinci Geliş Yahut İstanbul'da Neler Olmuş
Dünyaya İkinci Geliş Yahut İstanbul'da Neler OlmuşAhmet Mithat Efendi · Türk Dil Kurumu Yayınları · 20209 okunma
92 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.