IV. Murad sık sık yaptığı gibi o gün yine tebdil-i kıyafet, İstanbul sokaklarında dolaşmaktadır. Bu kez yolu bir hamama düşer. İçeri girmek ister ama hamamcı engel olur. Halktan biri gibi görünen Sultan IV. Murad, "Bizi eden almazsın içeriye?" diye sorar. Hamamcı, "İçeride padişahın vezirleri var, onlar kapattılar hamamı, bugün onlara münhasırdır." der. IV. Murad, "Ben fakir bir adamım, bak parasını da vereceğim. Bir köşede, hiç onlara gözükmeden bir su dökünür çıkarım." diyor. Tabii bu teklif hamamcının da işine gelir. Bu gariban görünüşlü zatı, "Bir kişi bir kişidir." diyerek içeri alır. Aynı dakikalarda kapıya yaşlı bir adam daha gelir, Habib Baba... O da hamama girmek istiyor ama aynı şekilde o da reddediliyor. Ardından hamamcı, "İçeride bir gariban var, onunla kendinizi göstermeden şuracıkta paklanın." diyor ve Habib Baba'yı gencin yanına bırakıyor. Habib Baba ve IV. Murad aynı hücrede tatlı bir sohbet eşliğinde yıkanırlarken sıra keselenme safhasına geliyor. IV. Murad, Habib Baba'nın sırtını keselerken onu denemek geçiyor aklından: "Baba,bu dünyaya vezir olarak gelmek varmış. Bak padişahın vezirleri nasıl kapatmış hamamı." Habib Baba sırtını keseleyen Sultan'a dönmeden cevabı yapıştırıyor: "Evladım, sen öyle bir padişaha vezir ol ki devrin padişahına senin sırtını keseletsin."
Sayfa 108 - Timaş Yayınları - 2. BaskıKitabı okudu
Fatih İstanbul'u aldığında bütün Avrupa kalbinden vuruldu. İstanbul'un alınması yani düşmesi Hristiyan dünyası için çok acıydı.
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
"Bütün dünya siyah insanları farklı isimlerle anarken biz ,'Zenci' diyoruz. Neden zenci diyoruz? Çünkü Afrika'da Zanzibar Adası var. O adanın adı Zanc Adası'ydı düne kadar. Oradan getirildiği için bu insanlara Zanclı anlamında Zenci denmiştir. Yani aşağılayıcı, farkını gözüne sokar gibi niteleyici bir isim hiçbir zaman kullanılmıyor. "
Suriye'nin Cebel Kalesinde yatan Süleyman Şah Anadolu Selçuklu beyidir.Osmanlı'nın kurucusu Ertuğrul Gazi'nin babası, Gündüz Alp ise; Beypazarı'nın Hırkatepe köyüne defnedilmiştir.Tarihte hep bu iki kurucu lider birbiyle karıştırılmıştır.
Sayfa 21
"Sultan Abdülaziz Mekke ya da Medine'den, oradaki yerel yöneticiden bir arz kendisine geldiğinde okunurken ayağa kalkarmış. Neden? Çünkü Mekke'den, Medine'den geldi o arz. Hâlbuki kendisinin çok çok altında, çok daha kıdemsiz bir yöneticinin gönderdiği bir arz olmasına rağmen gönderilen toprakların hürmetine saygıyla, ayakta dinliyor. "
Osmanlı'da "sadaka-i cariye" diye bir mesele var, akan sadaka, yani bir kişi ölse de amel defterini kapatmayan, hayırların yazılmasına sebep olan sadaka. Hani bankalarda cari hesap vardır ya, aynı onun gibi. Peygamberimiz' in (SAS) bir hadisine dayanıyor, "Üç kişi öldüğünde amel defteri kapanmaz ;hayırlı bir evlat, ilim ya da sadaka-i cariye bırakanlar."
Reklam
Osmanlı'da hiçbir zaman bir padişahın taç taktığı görülmemiştir.
"Osmanlı'da bir Yahudi, Hristiyan ve Müslüman ;hiçbirinin kıyafeti bir diğerinin aynısı olamazdı. Herkes kendi kıyafetiyle kendi dinini, kavminin özelliklerini sergilemek zorundaydı. Burada çirkin hiçbir şey yoktur. Burada ne var? Herkes kendi kıyafetiyle kendi inanışını, konumunu, ırkını temsil ediyor ki yarın toplumun içinden bir yanlış yapıldığında herkes o yanlışın adresini görebilsin. Bu tabii aynı zamanda o topluluk içinde bir otokontrol sağlıyordu. Herkes kendine çeki düzen veriyordu. "
"Dünya devleti ebedî değildir. Fani cihanda da hiç kimse ölümsüz değildir. İnsanların dünyada nefesleri sayılıdır ve ölümsüzlük kapısı kapalıdır." ~Fatih Sultan Mehmet~
Sayfa 122Kitabı okudu
Osmanlı'nın Şifreleri
Anadolu Selçuklu'nun kurucusu Süleyman Şah ile Ertuğrul Gazi'nin babası Gündüz Alp arasında tam bir asır fark vardır.
Sayfa 22 - TimaşKitabı okudu
127 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.