Orhan Pamuk okumayı seviyorum.
Eseri okuyunca şunu çok net görüyorsunuz. Sürekli yazmak çok ama çok önemli. Kitap günlük, anı, hikaye, deneme gibi bir çok yazın türünü barındırıyor.
Her gün yazmış her şey yazmış ve artık o kadar doğal bir akışa bırakmış ki yazmayı su içmek yemek yemek gibi zaruri bir ihtiyaç olmuş.
Her sayfasını, her bölümü sevdim diyemem hatta ve hatta anlamakta zorlandığım başa döndüğüm yerlerde olmadı değil ama bütüne bakacak olursak sevdim.
Hayata, günlük olaylara, çevremizdeki insanlar (akraba, dost, arkadaş) dair o kadar çok şey buldum ki.
Kitabı okuyunca şunu daha iyi anlıyorsunuz ki büyük yazar olmak tahminlerimizin çok ama çok üstünde emek istiyor.
Eserin ismini kitabı okuyunca daha iyi anlıyorsunuz.
Bu kitabı okurken sanki Orhan Pamuk’la karşılıklı oturmuşuz da saatlerce sohbet etmişiz gibi hissettim. Cümlelerin arasında kaybolurken kendimi buldum…
Acılar, sevinçler, ilgiler, heyecanlar benzer olunca insanların birbirlerini anlaması gerçekten kolaylaşıyor… Bu sebeple bu kitabı, okurken kendimi dinlendirdiğim kitaplar kategorisine koyuyorum.
**
Orhan Pamuk bu kitabında geçmiş dönemlere ait yazılarını, söyleşilerini derlemiş ve bu kitabı ortaya çıkarmış iyi de yapmış, daha çok sevdim kendisini. Okurken bir yandan da motive oldum. Hep bir şeyler yazmak istemişimdir ama bazen kalemi elime alınca ortaya çıkacaklardan korkuyorum. Ama meğerse doğrusu da buymuş insanın her yazdığı bir sanat eseri olmuyormuş zaten.