büyük bölümünde kendimi bulduğum,düşündüğünü tereddütsüz ifade eden,ağzı bozuk küfürlü yanını kıskandığım ayyaş pis moruğum benim bu bukowski abim.yaşadıklarımı,yaşamak isteyip de yaşayamadıklarımı yansıttığın için teşekkürler.okunmali mı?kesinlikle
Ekmek ArasıCharles Bukowski · Metis Yayınları · 20126.8k okunma
j.m.coetzee nin okuduğum ikinci kitabı. burada romanın kahramanı bir hakim ve onun üzerinden egemen iradenin kendinden olmayan bir kitleyi(etnik azınlık da diyebilirim)barbar olarak adlandırıp işkenceler ile nasıl zulümün türlü hallerine tanıklık edilir gibi insanlık suçuna vurgu yapıyor.benim dikkatimi asıl çeken nokta yazar okuduğum iki kitabında da(utanç ve barbarları beklerken)yaşlı ama eğitimli bir ihtiyarın gençkızlara ilgi duyup onlar ile cinsel ilişkilerini betimlemesi.sırf bu merakımdan ötürü diğer kitaplarınıda okuyacağım.
Bazen düşünüyorumda neleri geri teptik acaba istemeden? Mesela otobüse binmek yerine yürüyerek gitseydik gitmek istediğimiz yere, her şey farklı olur muydu? Bir sokakta yerleri inceleyerek yürümek yerine, başımız dimdik yürüseydik hayatımızın aşkı döner miydi köşedeki sokaktan? Kestirmeden gitmek yerine, uzun sokakta sallana sallana yürüseydik, her gece "keşke bir kez daha görsem" dediğimiz insanı görür müydük? Hatta birbirimize selam verip, eskiyi yâd edip ince sızılı bir mutluluk yaşar mıydık? Çekindiğimiz için bir şey soramadığımızda, kaç şeyi ittik kendimizden? Cesaret edip "seviyorum ulan" diyemediğimiz için mi sevdiğimiz insanlar hep başkalarının oldu? Hep aynı yolu tercih ettiğimiz için mi bu kadar dümdüz gidiyor hayatımız? Bilmiyoruz ve asla bilemeyeceğiz. Çünkü her zaman iki seçenek vardır önümüzde ve her zaman yalnız birini seçebiliriz aynı dakikalar içinde. Ne yazık ki, bu uzun yolculukta sağ camın yanına oturduğumuzda, sol camdan geçen şeyleri göremeyeceğiz. Başımızı sola çevirsek, sağ taraftakileri kaybedeceğiz. Biliyor musunuz, sanırım biz hep kaybedeceğiz.