m.

m.
@otekilerde
Yâr göğsüne akacak kelam oldum, kendime tek kelime seçemedim.
Birbirinden habersiz iki ceset.
onun anlattıkları beni ne sinsice sevindiriyor ne de gerçekten hüzünlendiriyordu. bir yabancıya tüm hayatını anlatmaya çalışmaktan daha acıklı bir şey gelmiyordu aklıma. belki de mahrem bir hikayeyi dinleyip üzülmüş gibi yapanlara ya da acıma maskesiyle karşılayanlara duyduğum nefret emrediyordu artık kalkıp gitmemi, elimde olmadan küçük görmekten korkuyordum onu ya da yüceltmekten, bir yere koymaktan. benim için birisi olmasından. işte bu sebeplerden, iyi ya da kötü daha fazla bir şey duymak istemiyordum. hem, kim başka birini gerçekten dinliyor ki?
Reklam
uykuda. uykuyu ararken. derin uykuların ötesinde bile zaman zaman düşünde sezinlemiyor mu insan birbaşınalığın çaresizliğini? yollarda. okurken. pencereden caddelere bakarken. giyinirken, soyunurken. herhangi bir kahvenin içinde oturan insanlara gelişigüzel bakarken. hiçbir şey aramazken, herhangi bir kahvede oturan insanları görmezken, başka olgular düşünürken. yosun kokusunu yeniden duymaya çalışırken, arabalar dünyasında yaşadığını son anda algılarken, büyük bir bulvarın tüm kahvelerinde oturanlardan hiçbirini tanımazken, bir mağazadan gelişigüzel yiyecek seçerken ya da bir satıcıdan herhangi bir malı isterken, aynı anda özlem ve yalnızlıkları düşünürken, gidenleri, gelenleri, bölünenleri, ölenleri, doğanları, büyüyenleri, yaşamak isteyenleri, yaşamak istemeyenleri özlerken, severken, sevilirken, sevişirken, hep yalnız değil miyiz?
ve ben seni çocuk yamuk bir omurga, zedelenmiş bir kaburga ile çok sevdim. kirli kelimeler, bozuk bir diksiyon, yara bere bir vücut ve mimiksiz bir suratla çok sevdim. çok ağır geldi varlığın, kalbim her nefes alışımda baskı uyguladı kaburgama. atmak zorunda kaldım seni, vazgeçtim kendimden seni atarak benden. kan kustum gecelerce, çığlık attım günlerce fakat tek bir gözyaşı dökmedim çocuk seni kendimden attım atalı. zerre de pişman değilim ne seni tanıdığım, ne de kapı dışarı edişimden dolayı. fakat anlatmak isterim ki o geceyi sana, içtim. içtim yine dünyaları, soludum sonsuz zehiri. bana kızardın her daim inadına yaptım seni evinden kovduktan sonra pencereden gidişini izlerken o gece, her gün aynı saatte izledim aynı yeri, her gece aynı saatte seni yeniden attım göğsümden dışarıya ve gidişini gözledim. ta ki o akşama kadar. o akşam ne yine sen vardın baktığım yerde, ne de seni hissettim göğsümde. işte o gece attım kendimi seni izlediğim o pencereden.

Reader Follow Recommendations

See All
ben hasta bir adamım. gösterişsiz, içi hınçla dolu bir adamım ben. sanıyorum, karaciğerimden hastayım. doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum. tıbba, hekimlere saygı duymakla birlikte, şimdiye dek tedavi olmadığım gibi, bundan sonra da böyle bir şey düşünmüyorum. üstelik boş inançları olan bir insanım, hem de tıbba saygı duyacak kadar. hayır, hayır, salt hıncımdan dolayı tedavi olmak istemiyorum. siz bunu anlayamazsınız. ama ne ziyanı var, ben anlıyorum ya! bu huysuzluğumla kime kötülük edeceğimi açıklamak elimde değil, bunu ben de bilmiyorum; bildiğim bir şey varsa, o da tedaviden kaçmakla hekimlere bir "zarar veremeyeceğim", olsa olsa bütün zararı kendimin çekeceğidir. yine de hıncımdan tedavi olmuyorum! karaciğerim ağrıyormuş, varsın daha beter ağrısın!
Neden hep başkaları?
Reklam
suç da bende özünde, ben kim kendimi birisine açmak kim? insanlarla konuşmayı beceremez bir münzevi, temastan iğrenen bir haphephobia'lı ezik. maskeleri ardında saklanan korkak, sivri dilli bir edebsiz. benim neyime, neyime birisine yakın olmak, birisini kendime yakın görmek? velhasılkelâm; sende sevişmeyi sevdim senden sonrasında yaşarken intiharı.
bu dünyada sevgiyle ve şefkatle ayakta kalınmaz, bu dünyada savaşla ve kanla ayakta kalacaksınız. aşkla savaşacak, aşkla nefret edeceksiniz birbirinizden.
bak ben dağınık bir kadınım. tam değildir, yarımdır cümlelerim. devriktir, saçmadır. öyle kolay anlamaz kimse beni, anlayamaz. uzun uzadıya yazamam, denersem şayet saçmalarım. yazamadığım için dağıtırım kendimi. yemin ederim yaparım bunu. ben ipe sapa gelmez bir kadınım. bir yanım acıya muhtaçtır bir yanım sevgiye. eksiklerimle yarım yamalak bir kadınım. sussam tam susarım, ama konuşursam kimse susturamaz beni. içindeki cehennemle savaş verip defalarca kez yenilen ama savaşmaktan da kaçmayanım. kimisi deli der kimisi akıllı. arafta sıkışıp kalan, bilinmezliğin ortasında savrulanım. bak ben bu kadarım.
üzgünüm, kırgınım biraz da yıprandım ama gülümsemeye devam ediyorum. bir şeyler asla düzelmiyor. düzeltmeye çalıştığım her şey tuttuğum yerden dağılıyor. bir şeyler istediğim, beklediğim kadar iyi olmuyor. çiçeklerim kuruyor, ağrılarım artıyor. yarama merhem olan yara oluyor yolun sonunda. herkes yoluna gidiyor bi' ben kalıyorum. yatağımın başında ki düşüncelerim beynimin içine sızıyor her gece. gözlerim doluyor. sığamıyorum koca odaya. nefesim daralıyor. balkona çıkıyorum, oturuyorum sabaha kadar sigaram yetmiyor. ağlıyorum, sızlıyorum, kanıyorum.
Bir gün gitsen bile, hatıran yeter.
Reklam
hiç hissetmedin ne kadar kırgın olduğumu. cenaze taşımak gibi ölü bir ruh taşıyorum içimde. köşeye geçmiş, yüzü duvara dönük bir çocuk gibi ağlayasım geliyor, bilmiyorsun.
hepimizin içinde tek gereksinimi serbest bırakılmak olan ve bırakılmayı isteyen bir şeytan var. bazılarınki ruhunu ele geçiren, bazılarınki ruhu ele geçiren. aydın güneşin altında yakılırcasına nefes almaya çalışan bu ruhların, içimizdeki saklı şeytanlar için hiçbir önemi yok. ruhların tek vasfı aciz varlığın tanımı olmak. çırpınırcasına kurtulmaya çalışan bu ruhların, kaderinde pes edene kadar kelepçesiz özgür bir nefes olamaz. pes ettiklerinde ise istediği nefese ulaşabilirler ancak benliklerine artık ruh denilemez, şeytanla bütünleşmişlerdir.
hayatımda aşka yer yok şükran. olsaydı bilirdim. olsaydı mutlaka bilirdim ama yok. hayatımda bana bile yer yok be şükran. fazlalığım kendi hayatımda. aşk diyorduk. doğru. içimde aşka dair bir heves ve arzu da kalmadı ki. kalp çarpan düşler kurmuyorum. hülyalı ilk gençlik mazide kaldı. benim bir kavgam var şükran, toyken kavgam aşktı herkes gibi.
208 öğeden 121 ile 135 arasındakiler gösteriliyor.