680 syf.
10/10 puan verdi
"İstikbalin münevver bahtiyarlarına bir me'haz olarak bu eseri neşrediyoruz" diyerek inkişafı ötelerden beri zuhur eden bu İnanç ve İslam Davasına karşı varsa önyargınızı kıracak, ALLAH'ı ve yarattıklarını hiç görmemiş olduğunuz şekliyle neşreylen, çektiği onca sıkıntıya rağmen sadece kendi çağının değil, şu zamanda var olan bizlerin ve gelecek nesillerin dahi imanına müştak, "insanlığın selametini görsem, cehennemin alevleri arasında yanmaya razıyım, çünkü bedenim yanarken, gönlüm gül gülistan olur" ifadelerini sadece söylememiş hayatına tatbik etmiş bir Şahsın, eserleri, ilmi-fikri yönünü ele alan, okuduktan sonra tahkiki imana ermek ve baktığınız hemen her şeyde ALLAH'ı ve sanatını görmek, hayatınızın her anında tefekkürde olmanıza ve Risale-i Nur Külliyatını hatmetmek istemenize vesile bir eser-den daha fazlası- (...) Yaratacının varlığının delil ve ispatı ve Kur'an-ı Kerim tefsiri olan Risale-i Nurlara ilk adımdır.
Tarihçe-i Hayat (Büyük Boy-Ciltli)
Tarihçe-i Hayat (Büyük Boy-Ciltli)Bediüzzaman Said Nursî · Sözler Neşriyat · 20052,801 okunma
Küskünlüğü Sığdır Âşığın, Suskunluğu Derin..
Gönül, gurur denizinde kayıp bir gemi. Tayfası sürgün en ürkünç fırtınadan beri. Küskünlüğü sığdır âşığın, suskunluğu derin. Öyle bir an gelir, kıyamet belirir. Gözler hiç bakışmayacakmış gibi firari, eller hiç kavuşmayacakmış gibi soğuk! Her nefes ciğerdelendir, her ses boğuk. Her aşık kendi gemisinin kaptanı, kaç fırtınaya mukabil arar bulur limanını. Dinginliğin kuşları cıvıl cıvıl öterken ötelerden arzular seslenir: "Şehvet için erken!" Burun, kralıdır şimdi beş duyu organının. Çünkü koku kurtaracaktır önce bu manasız savaştan. Çünkü koku ulaştıracaktır mana ırmağını denizine. Üstte gök durulunca, dört tarafı çiçek açar altta yerin. Küskünlüğü sığdır âşığın, suskunluğu derin...
Bleda Yaman
Bleda Yaman
Reklam
Adın bilinsin KADIN! - Mart Ayı Hikaye Etkinliği
Utan utaaan, utanmayan insan olur mu laaan!? Baharın gelişini selamlayan kuşların cıvıltısı odasına kadar uzanmış, neşeli bir günü dişlerine kadar getirmişti. İlk iş yataktan hızlı bir şekilde kalkacak gazetesini kurtaracaktı. Gazetesi ya çalınıyor ya da birileri tarafından okunarak örseleniyordu. Dışarı çıkmasıyla alnının kırışıklarının
Dinsel ve teolojik bilinç, doğrudan müdahalenin fayda etmeyeceği teşebbüslerin kurgu ve tasarısı ile uğraşmaksızın fayda ihdas edebileceği öz benliğine (kulluğa) sarf eder düşsel ve eylemsel çabalarını. Dünyevî hedeflerin zayıfladığı, dünyadan kaçma çabasının kuvvet kazandığı bu denklem, demokratik mercekten bakıldığında "kavrayış kıtlığı" olarak izah edilir. Peki ya gerçekten öyle midir? Devletçilik anlayışı ile irdelendiği takdirde "ihanet" isnat edilebilecek bu tavır, en haklı şekilde devletçiliğin gerekliliğini sorgulamalı. Orhun* bu meseleyi Kur'an'daki "Mülk" kavramına referansla açıklıyor ve "devletçilik, Allah'ın Mâlik esmasına aykırı davranmaktır" diyor. Şu halde "kutluk" geleneği ile ötelerden beri kutsal bilinen devletin ruhu, dinsel ve teolojik bilinci devletçilik ilkesinden men ediyor. Marx'ın hristiyan devlet tin'ine dair söylediği şeylerin bize denk düşen tarafı cüzi miktarda şudur; "tarladaki iziniz silindi; harmanda yüzünüz olmasın diye." *Bkz:
Orhun
Orhun
Oğuzhan Âsım Güneş

Oğuzhan Âsım Güneş

@Muunhasir
·
21 Mart 23:54
Dinsel ve teolojik bilincin kendisi, tam bir de­mokraside, politik anlamdan ve dünyasal hedefler­den yoksun, dünyadan kaçma işi, kavrayış kıtlığı­nın ifadesi, düşlem ve keyfilik ürünü olarak görün­düğü ve gerçekten öteki dünyanın yaşamı olduğu için daha dinsel ve daha teolojiktir.
"Eğer birileri ilmi ötelerden alabiliyorsa, İslam aleminin ilimde geri kalmasının sebeplerini bir kimse çıksın ve izah etsin. Niçin bu keşif ehli, Müslümanların ihtiyaç duyduğu ilmi icatları, aletleri, silahları, programları prensipleri, sistemleri ortaya koymuyorlar? Asırlardan beri neyi ve kimi bekliyorlar? Niçin bazı şeylerde tasarrufu olduğuna inanılan kişiler, zalimlere hadlerini bildirmiyorlar da milyonlarca mazlum, zalimlerin pençesinde inliyor? İslam alemindeki zulümler, gözyaşları ve işgaller bir türlü sona ermiyor?"
Sayfa 143Kitabı okudu
Kelebeklerin güzel olduğu ötelerden beri söylenir.
Reklam
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kozmos Carl Sagan Amerikan uzay araştırmaları kurumu Nasa’da görev yapmış bilim adamı Carl Sagan’ın,uzay ve bilim konularını işlediği bir kitap Kozmos. İnsanlık, ilk çağlardan beri oldum olası bilinmeze merakının peşinden gitmiştir. Nedeni de bellidir, düşünebiliyor olmasıdır. Ve düşünebiliyor olması nedeni ile en sıra dışı bir makinedir.
Kozmos - Evrenin ve Yaşamın Sırları
Kozmos - Evrenin ve Yaşamın SırlarıCarl Sagan · Altın Kitaplar · 20225,4bin okunma
Serahs’tan Merv’e taşınalı beri, Alpaslan’ı en çok düşündüren şey Merv suyu olmuştu. Aşağılardan tâ güneyden, bir kolunu Herat’tan bir kolunu Gur’dan alan su, iki ayrı yoldan gelip de bir yerde güçlenen Türkmen akınları gibi, yine güneyde, Merv-Irud’da birleşir; daha bir coşkun, uslu ve uysal, düşünceli ve ürkek gelen köklerinden daha bir deli akar, köpürür, öfkelenir ve o öfkeyle Merv’e girerken durgunlaşırdı. Baharları da durgunlaşırdı, yazları da, kışları da. Merv halkını korkutmamak için midir nedir, yoksa az sonra yok olup gideceğinin ürküntüsünden mi, utancından mı nedense sessiz soluksuz kesilip tembelleşirdi; yayılıverirdi. Merv’i çıkar çıkmaz da birden yok olurdu; balçıklar, batak sazları, dikensi, öten yaban ördekleriyle yaban kazlarının arasında usul usul, utançlı, çapaklı bir gizlilikle ana toprağa baş verip sızardı. Ötelerden öylesine deli gelen suyun Merv’den hemen sonra böylesine yok olması hüzün vericiydi; bu hedefine varamayış, bu güçsüzlük, bu varım diye ortaya çıkmışken, çırpına çırpına yolu yarılamışken birden silinmek korkunçtu.. Adım adım izlerinin kuruması, bir ok atımı sonra namı nişanı kalmaması hüzün verici olmaktan da, korkunçluktan da beter bir cehennem azabıydı. Onun için, Alpaslan, Merv Suyu'nu bir türlü sevememişti.
Sayfa 188 - İrfan YayınlarıKitabı okudu
Kalbin safası odur ki: Beşerî kederlerden beri ola.. Meselâ; çok yemek, çok içmek, çok uyumak ve çok konuşmak kalbi dünyaya çeker. Dünyalık işleri düşünmek onu yorar..
Sayfa 80 - Kurtuba KitapKitabı okudu
Kelâmı Korumak, Yola Çıkmak ve Yolda Kalmak Üzerine
Kelimeler gelişigüzel imal edilmiş şeyler değildirler. İçerilerinde hakikatler, yakalanırsa mükemmel ağlar ve doğruya ulaştıran bağlar vardır. Zaman içinde zaman zaman zamanı da aşarak aşkınlaşmış hale gelirler ve dâima ötelerden bir haberi muştulamaya meyyaldirler. "Önce kelam vardı" sırrı bu hakikati haykırır bize. Konuşmak bir
Reklam
"geçmiş saat gecenin yarılarını arada bir silah sesi bir şimşek gümüş bir dere sanki yaklaşıp duran şafak çok ötelerden milyonlarca yıldan beri hep böyle söker ayırdetmez kentleri gömütlüklerden"
Sayfa 102 - Yedi Kardeşler
Şeriatın orucu; gündüz olunca, yemekten, içmekten beri durmak ve meşru münasebeti terktir. Tarikatın orucu, gece gündüz, bütün duyguları cümle haramdan korumaktır.
  Sorularla Risale DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 4. BÖLÜM
Neyzen, Hayyam, Şair Eşref, Gürpınar
_Ben sana bok demem. Boklar duyar ar eder. Bir zerren düşse boka, onu da mundar eder. Tanrı senin hamurunu, necasetle yoğurmuş. Anan seni sıçar iken, yanlışlıkla doğurmuş. _Rakı, şarap içiyorsam sana ne? Yoksa sana bir zararım içerim. İkimiz de gelsek kıldan köprüye. Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim _Göbekler perçin olmuş, hava geçmez aradan.
"Edebiyatımızın ötelerden beri kabuklu hayvanlar gibi bir açılıp bir kapandığını ve kendi tarih çizgisini zaman içinde bu hareketine bağlanarak çizdiğini düşünürüm."
Sayfa 116Kitabı okudu
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.