Sizi bekleyen savaşsa savaş, cinayetse cinayet, içinde zehirli yılanların kımıldandığı üzüm sepeti ise üzüm sepeti, çöllerde yapayalnız dolaşmaksa dolaşmak. Hektor’u yerlerde sürüyeceklerse sürüsünler, Aşil’i topuğundan vuracaklarsa vursunlar, siz Helena’yı kaçırın. Sevdiğiniz kulağınızı beğendiyse, kesip ona verin kulağınızı, sonra oturup kulaksız halinizin bir resmini yapın. Sarı Ayçiçek tarlalarının resmini yapın, sarı buğday başaklarının resmini, tutkular sizi alıp götürüyorsa ve götürdüğü yerde bir şey bulamıyorsanız, sarıların üzerine siyah kargalardan oluşan son bir resim yapın Van Gogh gibi ve tabancanızı ıssız bir tarlada çıkartıp ateşleyin. Bir kadını fethedemediği için bütün Avrupa’yı fetheden Napolyon’u düşünün. Josephine’i mi kaybetmek daha acıydı, yoksa Waterloo’yu mu diye sorarlarsa, Josephine’i diye cevap verin. Orospuluk istiyorsanız bütün şehirle yatın, imparatorluk istiyorsanız memelerinizle emzirin Sezar’ı. Çıldırın artık. Tutkuların kafeslerini açın. İğde çiçeği kokuyor her yan, sardunyalar ateş topları gibi, deniz bulutlarla sevişerek uyanıyor. Paris Helena’yı böyle bir sabah vakti kaçırdı. Otello, Desdemona’yı öldürmeye böyle bir sabahta karar verdi. Çıldırmanın vaktidir, tutkularınızı koştuğunuz kanatlı arabanızla yola çıkın. İstediğinize doğru gidin. İstediğinizi alacaksanız çılgınlığınızla alacaksınız, akıl size yalnızca istemediklerinizi verecek, iğde kokularının, sardunyaların, Paris’in, Helena’nın, Otello’nun aşkına çıldırın.
Gün Olur Asra Bedel
Zarife bazen acı bir gülümseme ile takılırdı ona: "Ah Abu, talihin olsa sahneye çıkar Otello rolünü çok güzel oynardın.." derdi.
Reklam
"Binlerce yıl boyunca tarih pek çok teknolojik, ekonomik, sosyal ve siyasi devrime sahne oldu. Tüm bu süreçte değişmeyen şey insanlığın kendisiydi. Araç ve kurumlarımız, kutsal kitapların indirildiği zamanlardan çok farkll; ne var ki insan zihninin derinliklerindeki yapılar olduğu gibi kaldı. Kutsal kitapların sayfalarında, Konfüçyüsün metinlerinde, Sofokles ve Euripidesin trajedilerinde hala kendimizi bulabiliyoruz. Tıpkı bizim gibi insanlar tarafından yaratılan bu klasiklere baktığımızda bizden bahsediyorlar gibi hissediyoruz. Modern bir tiyatro uyarlanmasında Ödipus, Hamlet ya da Otello kot pantolon ve tişört giyip Facebook hesaplarıyla oynuyor olabilirler ama oyunun aslındaki duygusal çelişkiler hep aynı kalıyor."
Sayfa 58 - KolektifKitabı okudu
Otello
Otello' yu Desdemona'ya bağlayan neydi peki? İhanetine o kadar çabuk inanacağı bir kadına niye tutkundu?
326 syf.
9/10 puan verdi
Hayatımın kilit dönemlerinden birinde okuduğum bir kitaptı Faust. Yalnızca 5 karakterle o kadar fazla şey anlatır ki. İnsanın acizliğini, kanmaya müsait yapısını, nefsin ne denli büyük zorluklara sürükleyeceğini çok güzel bir tiyatro metni şeklinde yazmış Goethe. Hem kendi iç sanrılarını hem tüm insanlığın düştüğü o çaresiz anları ele alır bu eserde. Herkes biraz Faust biraz Margarete bulur içinde okurken. Mefistofeles'i bir köpek bir öğrenci olarak gösterir şeytanı olabildiğince günaha sürükleyici bir şekilde anlatır. Tiyatro eserleri arasında yakınlık görürüm bu noktada. Shakespeare'in Otello'sundaki Iago karakteri, Faust'ta Mefistofeles'in karşılığıdır. Orada bir insanken burada tanıdığımız şeytandır. Verilen kararları tekrar düşünüp iradeyi sağlaştırmak için tekrar tekrar okunacak çok nitelikli bir eserdir.
Faust
FaustJohann Wolfgang Von Goethe · Oda Yayınları · 201213,5bin okunma
Otello Sendromu
Jüpiter fani Amphitryon'un sadık karısı Alkemene'ye aşık olur ve karşılığında bir fani olarak sevilme özlemi duyar. Tanrı Merkür'e bunun olanaklı olup olmadığı yolundaki kuşkularını ifade eder.Şöyle der:"kendine mi sadık yoksa kocasına mı sadık... biliyorsun,Merkür sadık kadinların çoğu... haricinde kocalarına her yönden sadakatsizdirler. Bu erdemli kadınlarla farkı olan, onları baştan çıkarmak değildir, kimsenin ruhu duymadan baştan çıkarabileceklerine ikna etmektir." Jüpiter bu amaçla Amphitryon kılığına girer ve Merkürle birlikte dünyaya iner. Merkür bir savaş ayarlar, böylece Amphitryon silah başına çağırılır, bu da Jüpiter e Alkmene'nin yaşadığı yere girmesine fırsat verir. Alkemene bu kılık değiştirmeyi fark edebildiğini öne sürse de, Jüpiter görünürdeki başarısı konusunda çelişkiye düser, bir yandan zafer kazanmış hissederken diğer yandan hoşnutsuzdur,şöyle der " Ben ne istiyorum?bin tane çelişkili arzu! Alkemene'nin kocasina sadık kalmasinı ama aynı zamanda kendini bana vermesini. Okşamalarıma kendini bırakmamasinı ama aynı zamanda gözümün önünde tutku ateşiyle yanmasinı. Bu entrikadan hiç haberi olmamasını ama yine de olanca kudretiyle buna katılmasını."
Reklam
Otello Sendromu
Shakespeare'in ruhu işkenceler içinde kıvranan kahramanı Otello " tapar, ancak kuşkulanır, ama yine de çok sever."
Otello Sendromu
Oscar Wilde, Önemsiz Bir Kadın'da bu noktayı şöyle dile getirir:"Ilginç şey, güzellikten nasip almamış kadınlar daima kocalarını kıskanıyorlar, güzel kadınlarsa asla!"
Binlerce yıl boyunca tarih pek çok teknolojik, ekonomik, sosyal ve siyasi devrime sahne oldu. Tüm bu süreçte değişmeyen tek şey insanlığın kendisiydi. Araç ve kuramlarımız, kutsal kitapların indirildiği zamandan çok farklı; ne varki insan zihninin derinliklerindeki yapılar olduğu gibi kaldı. Kutsal kitapların sayfalarında, konfüçyüs'ün metinlerinde, Sokrates ve Euripide'in trajedilerinde hâlâ kendimizi bulabiliyoruz. Tıpkı bizim gibi insanlar tarafından yaratılan bu klasiklere baktığımızda bizden bahsediyormuş gibi hissediyoruz. Modern bir tiyatro uyarlamasında Ödipus, Hamlet ya da Otello kot pantolon ve tişört giyip facebook hesaplarında oynuyor olabilirler ama oyunun aslındaki duygusal çelişkiler hep aynı kalıyor.
Sayfa 58 - undefinedKitabı okudu
...Suat memnun, birer birer karıştırıp isimlerini okuyordu: - Oo, Norma...Otello, Manon Lesko, Ernani, Lukraçiya Borçiya, Safo... La Bohem... Neler neler Yarabbim! Bunlar ne, bu da Gonu'nun... Romeo ve Jülyet... Ah ne güzel... Sonra bir takımlarını daha açtı: - Oo, bunlar burada vardı ya... Travia, Faust, Karmen, Maskot, Rigoletto... Bunlar burada hep var... La Força, Del de Destino...
Sayfa 86
Resim