304 syf.
·
Puan vermedi
Bahtiyar Vahapzade'nin bu kitabı çeşitli bölümlerden oluşuyor. Kitapta, Dr. Yusuf Gedikli'nin yazmış olduğu bir önsöz mevcut. Daha sonra Vahapzade tarafından Otobiyografim, Sanat Görüşüm, Ana, Vatan, Dil, Din, Tarih, Edebiyat, Seyahat ve Musiki başlıklı toplam on bölüm kaleme alınmış. Bu bölümlerin içerisinde de ayrı ayrı yazılar mevcut. Kitaba
Ömürden Sayfalar
Ömürden SayfalarBahtiyar Vahabzade · Ötüken Kitap · 200020 okunma
OTOBİYOGRAFİM - Ömürden Sayfalar
... Abbasın cesedinin dağdan indirilişi şimdi dahi gözlerimin önündedir. Cesedi ağaç dallarının üstüne koyuo dağdan aşağı sürümüşlerdi. Tanınmaz şekle sokulan cesedi polis idaresinin karşısında, ağaç dallarınün üstüne uzattılar. Bütün şehir cesedin yanında geçmek zorundaydı. Resmi daireler bununla insanları korkutup şunu demek istiyorlardı: " Hükümete karşı çıkanların akıbeti böyle olur!"
Sayfa 72
Reklam
OTOBİYOGRAFİM - Ömürden Sayfalar
İçimde sürekli çatışma oluyor. Bir adım atmadan evvel hayli tereddüt ediyorum. Çoğu zaman "yapayım mı, yapmayayım mı?" diye ikilemde kalıyorum. Fikrim sürekli çatallanıyor. Sık sık yanlışa düşüyor, yanlışımı anlıyor ve itiraf etmekten çekinmiyorum. Şöyle bir vaziyet tasavvur edin: Vaktim var, çalışmak istiyorum, ama canım hiç istemiyor. Kendimi zorluyorum. Birden ışıklar sönüyor. Seviniyor, çalışamamamın sebebini ışıkların kesilmesine bağlıyorum. "Neyleyim, ışık sönmese çalışacaktım" diyorum. Tam bu esnada kulağımda ikinci bir ses çınlıyor: "Lamban var, yak ve çalış!" Başka bir ses ona cevap veriyor: "Lambayı ben kullanırsam, çocuklar ışıksız kalmaz mı?" Öbür ses, "Lambamız iki tanedir" diyor. O zaman çocuklara "kaç tane lambamız var?" diye sormaktan çekiniyorum. Çünkü "iki tane" derseler çalışmaya mecbur kalacağım. Böylece ömrüm boyunca içimde savaş olmuş, meseleyi her zaman huzurumun, rahatlığımın aksine halletmiş, aklımın sesini dinlemişim.
Sayfa 68 - Ötüken Yayıncılık
OTOBİYOGRAFİM - Ömürden Sayfalar
Yavaş yavaş hakkımın yenilmesine alışıyordum. Şimdi artık tamamen alışkanlık kazandım. Üstelik şimdi tek tek insanların değil, bütün bir milletin hakkı yeniliyor, ama susuyoruz. Çünkü hakkın çiğnenmesi artık sıradan bir olay haline gelmiştir.
Sayfa 66 - Ötüken Yayıncılık
OTOBİYOGRAFİM - Ömürden Sayfalar
Akrabalarımdan birisi koluma girip beni gazete büfesinin yanına götürdü. Büfenin yanındaki taşın üstünde oturan gözlüklü, köhne giyimli bir kişiyi bana gösterip sordu: "- Bunu tanıyor musun?" Dikkatle baktım, tanıyamadım. Dedi ki: "- Bu Şirali amcanın başına iş açan o İsmayilov'dur." Yaklaşıp selam verdim. Dedim ki: "- Beni tanıyor musun?" Dedi ki: "- Gözüm yahşı görmüyor. Kimsin?" Akrabam benu ona tanıtınca rengi bembeyaz oldu, elleri titredi, kalkıp gitmej istedi, durdurup dedim ki: "- Vaktiyle eylediğin zulümlerden hiç utanmıyor musun?" "- Her zamanın bir hükmü var. İmdi devran sizindir!" Dedim ki: "- Yanlışın var, devran yine senin gibilerin elindedir. Sen yaşlanıp sıradan çıktın. Varislerin yine senin gibilerdir."
Sayfa 62 - Ötüken Yayıncılık
OTOBİYOGRAFİM - Ömürden Sayfalar
Ömrüm boyunca adalet hissini insanın en yüksek hissi olarak kabul ediyor, "insanlık için adalet hissini yitirmekten büyük kabahat yoktur" diyorum. İçinde adalet ölçüsü, terazisi olmayan, haklıyı haksıza feda eden adamdan daha alçağını tanımadım. Ömrüm boyunca şu fikirde olmuşumdur: Adalet hissi olmayan adamdan insanlık beklemek lüzumsuzdur.
Sayfa 60 - Ötüken Yayıncılık
Reklam
OTOBİYOGRAFIM - Ömürden Sayfalar
Firengiz'i hastaneye apardılar. Şansından yara derin değildi. yorlar. Polis geliyor. zabıt tutuyor. Nureddin'i tutukluyorlar. Ama bir hafta geçmeden bırakıyorlar. Ben o zaman, daha sekiz dokuz yaşında bir çocuk iken. rüşvetin ne kadar büyük kuvvete malik olduğunu anladım. Demek para kanın üstünü de örtebiliyormuş... Bu haksızlığın bir tarafı. İkinci tarafı ise Nureddin'in başına buyrukluğu ve uzun asırlardan beri halkın kayıtsız şartsız kabul ettiği ahlak kaidelerini bozmasıydı. Adete göre erkek, kadının yanında baska bir erkeğe el kaldıramazdı. Kaldı ki kadına, kıza el kaldıracak. Bunu halk kati surette affetmezdi. Ama yeni cemiyette rüşvet, bu mukaddes adeti çiğneyen soytarıyı haklı çıkarmıştı. Ben bu adaletsizliğe dözemiyordum (dayanamıyordum). O kanlı hadiseden sonra Nureddin her gün kapımızın önünden kibirle, gururla geçiyor, bizi çatlatıyordu. ... Geceleri sayıklıyordum. O günden sonra sinir hastalığına tutuldum. Beni sarsan Nureddin'in başına buyrukluğu, hayasızlığı ve cezasız kalmasıydı. Kendi kendime düşünüyor ve hükümetin onun cezasını niye vermediğini bir türlü onuruma yediremivordum. Bu da mühim değil! Peki kardaşları niye susuyor. Niye onun kudurganlığına cevap vermiyorlardı. Ben bu lakaytlığı babama ve amcalarıma da yakıştıramıyordum. Ufak yaşımda şahidi olduğum bu ilk haksızlık, beni yakıp yandırıyordu. Ben o zaman nerden bilecektim ki, hayat baştan başa haksızlıklardan ibarettir? Nerden bilecektim ki, benim zamanemde en büyük hak, güçtür.
Sayfa 58 - Ötüken Yayıncılık
OTOBİYOGRAFİM - Ömürden Sayfalar
Biz bugün ebeveynimizi aileden çıkarmakla nereye gidiyoruz? Şu bir hakikattir ki, ebeveynin evlada söylediği söz, yaptığı iş, sadece ve sadece evladın hayrınadır. Zira evlat sadece bugünü düşünürse, ebeveyn bugünle birlikte yarını da düşünür. Çünkü ebeveynin bildiğini evlat o yaşta iken bilemez.
Sayfa 47 - Ötüken Yayıncılık
OTOBİYOGRAFİM - Ömürden Sayfalar
... adet ve ananemizdeki müsbet cihetleri günümüz gençlerine hatırlatmalıyız ki, şimdiki gençlik dedelerinin, ecdadlarının hayat tarzını bilsin ve oradan ahlakımızı güzelleştiren ve ilerlememize mani olmayan cihetleri alsın.
Sayfa 45 - Ötüken Yayıncılık
OTOBİYOGRAFİM - Ömürden Sayfalar
Masallarda hayır şere, hakikat yalana, doğru yanlışa galip geliyor (Keşke hayatta da böyle olsaydı).
Sayfa 37 - Ötüken Yayıncılık
Reklam
OTOBİYOGRAFİM - Ömürden Sayfalar
Vatanda yaşayıp onun manevi kıymetlerine kayıtsız kalan, adını taşıdığı milletin dilini, tarihini, kültürünü bilmeyen, onları sevmeyen, onların uğrunda ölüme bile hazır olmayan insan vatanın içinde vatandaş değil, "manevi muhacir"dir.
Sayfa 35 - Ötüken Yayıncılık
OTOBİYOGRAFİM - Ömürden Sayfalar
Vatan yalnız toprak değil, vatan her şeyden evvel manevi keyfiyetleri ile o toprağın üstünde yaşayan halkın dili, tarihi, medeniyeti, adeti, ananesi; tek kelimeyle ruhu ve psikolojisi ile vatandır.
Sayfa 34 - Ötüken Yayıncılık
Otobiyografim
Kılasik eserler de şunun için ölümsüzdür: Sanatın fevkaladeliği onlara sarfedilen vakti ebedileştirmiştir.
Sayfa 30 - Ötüken Yayıncılık
Otobiyografim
Bir ata sözünde şöyle deniliyor: " En güçlü pehlivan öz özünü (kendi kendisini) yıkmayı becerendir. Kimdir Menim Düşmenim? şiirimde şöyle diyorum: Benim noksanlarımı görenlerin gözlerini kendi gözlerime takıp, kendimi kenardan seyredebilseydim, ben ben olurdum. Benim kanaatimce insan kendisi hakkında ne kadar büyük adam olduğu fikrinde ise, o insan o kadar küçük bir adamdır.
Sayfa 28 - Ötüken Yayıncılık
31 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.