Okumaktan hiç vazgeçemediğim kitap. Küçük Prens... Belki de yalnız kaldığım zamanlarda, neden insanlar böyle? dediğim zamanlarda kendime benzeyen birini tanımanın ve onunla çölde karşılaşmanın mutluluğu için okuyorum bu kitabı. 20 yaşıma gelmeme rağmen içimde hiç büyümeyen kendime dost bulmanın heyecanı içinde olduğum için okuyorum bu kitabı. Durduk yere gülümsüyor, bı yolculuğa çıkarken daima cam kenarına oturuyorum ki kafamı yaslayıp bulutları, insanları, ağaçları izleyebileyim. Sesim yeterince detone olsa da bağırarak şarkı söylüyorum, en ufak kırıcı bir söze üzülüyor gözyaşlarıma engel olamıyorum. "Büyükler" bana sulu göz, duygusal, kırılgan hatta güçsüz bile dese içimden geleni bastırmıyorum. Durduk yere kahkaha atıyorum ve büyüklerin kitabında yazan saçma kurallara uymuyorum. Küçük prensi bu yüzden seviyorum ve her zaman dönüp tekrar okuyorum. İnsan kendini anlayanı sever. Konuşmadanda anlaştığını sever. Kelimeleri tek bir duyguya sığdıranı sever. Etrafımda kimse olmadığında bile en yakın dostu olan kişiyi sever. Benim için Küçük Prens, sadece bir kitap değil; en yakın arkadaş, sırdaş, kardeş, aile... Beni anlatan ve ileride bı otobiyografi yazarsam kaynağı olacak kıymetli bir eser. İnanıyorum ki hepimizin içinde bir küçük prens var. Onu bulmak için yıldızlara bakalım:)