Kadınlarımıza ışık olması adına kaleme alınmış olan gerçek #hayatoykuleri ne konuk olduğum satırlarda,hikayesi anlatılan karekterlerimizin isimleri gizli olarak bizlere aktarılmış Her bir #hikaye de
160 syf.
·
Puan vermedi
Merhaba arkadaşlar Bugün kalemi ile ilk kez tanıştığım Tuba Ezici 'nin Nasıl Koydum Ama Seni Insan Yerine adlı kitabı ile geldim. Bu kitapta çeşitli yaşanmışlıklardan alınan kadın hikâyeleri
Nasıl Koydum Ama Seni İnsan Yerine!
Nasıl Koydum Ama Seni İnsan Yerine!Tuba Ezici · Indigo Kitap · 202289 okunma
Reklam
160 syf.
·
Puan vermedi
#nasılkoydumamaseniinsanyerine /1/ @tubaezici @otuzundansonra @indigokitap
Nasıl Koydum Ama Seni İnsan Yerine!
Nasıl Koydum Ama Seni İnsan Yerine!Tuba Ezici · Indigo Kitap · 202289 okunma
Biz ergen falan da olmadık. Bizim ergenliğimiz anamızın bir terliğine bakardı. Anında fabrika ayarlarımıza dönerdik😁. Anamızdan dayak yedik 🤣. Aramızda ara sıra anasından dayak yiyip bu gün psikopat olan var mı?🤔 Hijyen kelimesi ile 30 yaşında tanıştım. Her içtiğimiz su bardağını mutfak tezgahına korkusuzca dizen var mı aramızda?🤔Divan'ın altındaki sepet giysilerimiz için yeterdi. Dolap dolap kıyafetimiz de yoktu. Sokak sokak gezerdik. . Boş arsalarda ateş yakar, içine patates atardık. İstediğimiz arkadaşa gider , evinde otururduk. izin almak gereksizdi. Korkusuzduk. Kimse bize tecavüz etmez, yada organlarımızı almaya kalkmazdı. .Bazılarımız sınıfta kalırdı. Hiç birinin ailesi apar topar doktora götürüp bir dünya psikoloji raporu almazdı. Niyet satardık. mahalledeki herkes alırdı. her yerimiz yara olurdu, dişlerimiz kırık, ellerimiz pisti. Pis ellerimizle yağlı , yada salçalı ekmek yerdik. Bazen de domates, üstümüze fışkırta fışkırta, titiz annelerimiz buna bile izin verirdi. Pazar sabahları tv de kovboy filmleri izlerdik. Teksas tom mikslerimiz giyecek sepetimizin arasında dururdu. Dünya öyle büyüktü ki dolaş dolaş bitiremezdik. Cep telefonu, marka ayakkabı, rengarenk oyuncaklar ve bilgisayarlarımız yoktu. Mahalle bakkalımızı dünyanın en zengin insanı sanırdık. Özgür büyürdük, kimse kıyıda köşede şunu yap , bunu söyle demezdi. En büyük baskı annelerimizin kaşı gözünün oynamasıydı.. Savaş nedir, insanlar kaça ayrılır bilmezdik. mahallenin hayvanları hep arkadaşımızdı.. Fazla bir şeyimiz yoktu, ama....Biz öyle mutlu çocuklardık Otuzundansonra
yetim bir özlem var içimde yitik bir şiir kadar yaralıyım ah kanadı kırık serçe dalından düşen yaprak solan çiçek yüreğimle beslenen sevda adına ne sevdalar büyüttüm ne şiirler yazdım yüreğim nasır tuttu yüreğim köreldi yine adınla başlayan şiirlerle sabahladım adınla başlayan şiirlerle uyandım karanlık uykularımdan sessizce içime damlayan bir yağmur damlası gibi içimin tüm sokaklarını zapt ediyorsun tüm zindanlarda idama duruyorum bedenim yangın yeri ve adına yazılan her şiirde yüreğimi idama tutuyorum bir umutsun sen sen bir çiçekten daha güzel bir ırmaktan daha berraktı ve bir şiir kadar sevda dolu sonra seni anımsatan tüm karanlıklarda boğuyorlar beni tüm zindanlarda çürüyen benim bedenim.. #otuzundansonra
Kim olduğunun, nerede olduğunun, nelere sahip olduğunun bir önemi yok. Bir yüreğin içinde nasıl durduğuna dön bir bak. Yürüyen ayağa taş mısın, yoksa yol mu? Karanlık mısın, yoksa ışık mı saçıyorsun etrafına? Ellere asa mısın, yoksa sırta vurulan sopa mı? Attığın adım kime şifâ oluyor, yara mı sarıyor, yoksa kabuk bağlamış yarayı mı kanatıyor ? Yar mısın yoksa yara mı ? Sahi biz neye hizmet ediyoruz, ne için varız.? Tüm mesele bunun idrakına varmakta... #otuzundansonra
Reklam
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.