Oğuzhan

Oğuzhan
@ouzpocus
All my content is for my future self, not for anyone else. perficeretiòn.
Sabitlenmiş gönderi
Objektivite
İdeolojinizde fideist olmayın, delile dayalı yaklaşın ve objektif olun. Fikirlerinize karşıt bir yazar okumak, gerek ideolojinizin doğruluğunu, gerek de yanlışlıklarını fark edebilmek adına son derece elzemdir. Bu sayede felsefenizi daha çok benimseyebilir, eksikse tamamlayabilir, yanlışsa vazgeçebilirsiniz. O yüzden psikolojik bariyerlerinizi kapalı konuma getirip objektifliği aktifleştirerek okumaya bakın. Hayat, at gözlükleri ile görebileceklerimizden çok daha fazlası.
Reklam
Toplumumuzda 20 yaşındaki bir gencin bakirliğiyle alay edilmesi ve erkekliği konusunda ispat gibi görülmesi ne acıdır. Gerçek güç gösterisi, gerçek enerji, kendini kontrol etmek ve iradesine hakim olmak değil midir? Gerçek erkeklik budur başka biir şey değil; kendine hakim olmaktır. Dindeki kendine hakim olmanın cinsel kontrolden geçtiği fikrine katılıyorum.
Sayfa 50
İhtiras, insanda hayvani dürtülerin coşmasına, gözün kör olmasına, beynin kararmasına, sebep olur. Bunu yer çekimine benzetebiliriz. Bir binanın sağlam olması için mimar yer çekimi kanununu kendi lehine çevirmeyi bilmelidir. Bizim durumumuz için de aynı şey geçerli. Karşıt güçlerden istifade edebilmeyi öğrenmeliyiz.
Sayfa 35

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dağınık, düzensiz bir çalışmanın yoğun olmasının hiçbir faydası yoktur. Sarf edilen çaba tek bir neticeye yönelik olmak zorundadır. Bir fikrin veya duygunun içimizde canlanması ve yerleşmesi için samimi olması, devamlı olması ve tekrar etmesi gerekir.
Sayfa 26
Oğuzhan tekrar paylaştı.
İşin Aslı
Basitçe açıklayacağım. Filistin 1900'lü yıllarda Hıristiyan, Yahudi ve Müslümanların ortak yaşadığı bir alandı. Hıristiyanlar ve Yahudiler oldukça azınlıktı. Nazi zulmünden kaçan Yahudiler, 1947'de Filistin'de yaşayan akrabalarının yanına gitti. Bir yıl sonra sokak savaşları, eylemler olmaya başladı. İsrail işgalci Yahudileri
Reklam
240 syf.
·
Puan vermedi
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Beyaz Zambaklar ÜlkesindeGrigory Petrov
8.6/10 · 98,6bin okunma
Oğuzhan
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Muhtelif 1
Muhtelif 1Altay Cem Meriç
8.7/10 · 431 okunma
%43 (95/220)
Bilim Ne Değildir?
Bilim Ne Değildir?Alper Bilgili
8.5/10 · 368 okunma
Hassas ayarlar
Stephen Hawking, Paul Davies, Roger Penrose, Martin J. Rees gibi fizikçilerin çalışmaları Evren'in akıllı yaşama vücut vermesinin olasılıksal açıdan neredeyse imkânsız olduğunu ve akıllı yaşamın ortaya çıkmasının çok hassas parametrelere bağlı olduğunu göstermiştir. Kozmolojik sabit, güçlü ve zayıf nükleer kuvvet veya yerçekimi kuvveti olduğundan çok az güçlü veya zayıf olsaydı akıllı yaşamın ortaya çıkması mümkün olmayacaktı. William Lane Craig gibi felsefeciler buradan yola çıkarak Evren'de gördüğümüz manzaranın tek tanrılı dinlerin beklentilerini karşıladığını ve insanın yaşamına izin verecek biçimde şekillendiğini iddia ederler.
Öte yandan Şengör, bilim dışındaki bilgi türlerini itibarsızlaştırmanın ne anlama geleceği üzerinde derin düşünmemiş görünmektedir. Örneğin, Celâl Şengör'ün, eşinin hazırladığı yemeği yemesi dahi mümkün olmayacaktır. Şengör'ün elinde eşinin onu bilerek zehirlemeyeceğine dair hiçbir bilimsel veri yoktur -ki bazen eşler birbirini isteyerek zehirlemektedirler. Elbette Şengör, eşinin kendisini zehirlemeyeceğini düşünür ancak bu, bilimsel bilgiyle elde edilmiş bir kanı değildir. Dolayısıyla Şengör, kendi kriterlerinden taviz vermemesi durumunda en temel sosyal ilişkileri kurmakta dahi zorlanacaktır.
Reklam
Nobel ödüllü fizikçi Max Born, 20. yüzyılın başında dahi fizikçilerin Newton fiziğinin doğruluğundan şüphe etmeyecek şekilde eğitim aldıklarını hatırlatır. Bu öyle güçlü bir eğitimdir ki, Newton fiziğinin yanlışlığına işaret eden keşifler ve deneyler dahi birçok bilim insanının Newton fiziğinden şüphe duymasını sağlamaya yetmeyecek, tersine fizikçiler bu deneyler neticesinde elde edilen verileri bir şekilde tevil etmeye ve Newton fiziği ile uyumlu kılmaya çalışacaklardır. Max Planck, Einstein'a, "bilimin cenazeden cenazeye ilerlediği"ni söylerken benzer bir dirence işaret eder. Planck bilim dünyasındaki direnci şu şekilde açıklar: Bu deneyim bana aynı zamanda -bence dikkate değer- bir gerçeği öğrenme fırsatı sağladı: Yeni bir bilimsel gerçeklik ona karşı çıkanları ikna ederek ve onların ışığı görmelerini sağlayarak değil, ona karşı çıkanlar en sonunda öldükleri ve ona aşina yeni bir nesil büyüdüğü için galip gelir.
Şengör, "bilimin rehberliğini" kullanarak tesettürün demokratik hak olarak sunulmasının hatalı olduğu sonucuna varır. Vücudun güneş görmemesinin biyokimyasal açıdan insan bedenine zarar vereceğinden ve vücudun havalanması gerektiğinden bahsettikten hemen sonra tesettürün "dişiyi saklanması gereken bir mal düzeyine indirgeyerek, bireyin ötesinde, toplum yaşamına zarar" verdiğini söyler. Bu kısa ve son derece yüzeysel değerlendirmenin sonucunda Şengör tesettürün insan ve toplum yaşamına zararlı olduğuna, dolayısıyla onu yasaklamanın demokrasiye aykırı olmadığına hükmeder. Şengör'ün, tesettürün insan bedenine olan zararları konusunda haklı olduğunu varsayalım. Bu durumda akla şu soru gelecektir: Demokrasiler sağlığa zararlı her eylemi yasaklamak mıdır? Bu durumda iyi bir demokraside baklava yemek yasaklanmalı, düzenli spor yapmayanlar cezalandırılmalıdır.
Bilim, insanın bilinç sahibi ve zeki olduğunu söyler ancak bu, insanı üstün bir varlık yapmaya yetmez. Neden zekâyı üstünlüğün belirleyicisi olarak alalım ki? Neden hızlı koşan değil de zeki olan üstün olsun? Ya da şu soruyu soralım: Üstünlüğü belirleyen kriter zekâ ise zihinsel engelli kişileri ontolojik merdivende nereye yerleştireceğiz? Felsefe bize çoğu zaman en sorgulanmaz gördüğümüz kabullerimizin temelsiz olduğunu gösterir. Esasen, insanların diğer canlılardan üstün olduğu ve onlar gibi davranmaması gerektiği yönündeki kabul de bunlardan birisidir. Oysa insanların diğer canlılardan farklı ve üstün olduğu yönündeki görüşün bilimsel bir desteği yoktur. Bu ontolojik statü farkını bilimle değil insanı "eşref-i mahlûkat" olarak gören dinle temellendirmek mümkündür.
Şengör'ün "primatların da dışkı yediğini, primat olduğumuz için bizim de yiyebileceğimiz" çıkarımının sonuna dek tutarlı şekilde savunulması durumunda bilimin rehberliğinin nelere izin vereceği üzerine ufak bir zihin egzersizi yapalım. Örneğin Bonobo maymunlarında yetişkinlerin çocuklarla cinsel ilişkiye girmeleri sıradandır. Şengör'ün doğadan ve bilimden rehber edinme yöntemini benimseyen bir kişi, aynı mantıkla pedofiliyi meşrulaştırabilir. Veya bazı örümcek türlerine atıfta bulunarak bir kadının eşini yemesini meşru görebilir. Yine hayvanlar âlemine atıfla insanlar için de hırsızlığı, tecavüzü, cinayeti, ensest ilişkiyi dahi "ahlaki" bulabilir.
187 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.