Yaşıyor ama yaşadığını bilmiyor! Ovidius
Sayfa 60 - PanamaKitabı okuyor
Bronz ve Demir Çağları
Bu İki çağın sonrasındaki dönemi bronz ırkı takip etti, daha sert ve güçlü yapılı ve korkunç savaşlara eğilimli olan bir nesil, ama buna rağmen saygıda kusur etmezlerdi. Ve nihayetinde, gaddar olan Demir Çağı geldi. Nice dengesizlikleri beraberinde getiren bu çağda, her türlü suç nail oldu; onur, dürüstlük ve inanç yok oluverdi. Onların yerine ise hilekarlık, yalan, kibir, açgözlülük ve hırs geldi, ve bunlarla birlikte bir o kadar yıkıcı olan bencilce bir sahiplenme isteği baskın oldu hayata. … Ve bereketli toprakların, sadece tahıl ve yiyecek sağlaması yetmiyordu artık; çünkü insanlar, yeryüzünün zenginliklerini aramak için her yeri kazmaya başladılar. Nice zenginlikler, yeryüzünün derinlerinde, Stiks (Styx) gölgelerine yakın yerlerde gizlenmişti. … Sevgi ve saygı tümden talan edilmişti ve nihayetinde, son ruhani güç olan bakire Astraya (Astraea), her tarafı kana bulanmış olan dünyayı terk etmek zorunda kaldı.
Sayfa 23 - Töz YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Gümüş Çağı
Saturn (Kronos) yerin dibine yani kasvetli Tartaros’a atıldıktan sonra ise, Jupiter (Zeus) hüküm sürmeye başladı. Hemen ardından da gümüş çağına geçildi. … Daha sonra insanlar öncelikle evlerde yaşamaya başladılar. Evleri ise, mağaralardan, yoğun derlenmiş çalılıklardan ve çalı çırpıdan ibaretti. Ve sonra da Keres’in (Ceres) tohumlarını toprağa gömmeyi öğrendiler ve sabahına koşulan genç boğalarla tarlaları sürmeye başladılar.
Sayfa 22 - Töz YayınlarıKitabı okuyor
Altın Çağı
İlk önce altın çağı doğdu. Bu çağda, inanç ve adalet hüküm sürmekteydi, pirinçten yapılmış tabletler üzerine kanunlar yazmaya gerek duyulmazdı. Korku ve cezaya yer yoktu. Tehditkâr davranışlar olmazdı ve başkalarının yargılarından çekinen insanlar yığını da mevcut değildi. … Şehirleri çevreleyen surlar ve kanallar yoktu. Ne savaş borazanları ne de kılıçlar, kalkanlar vardı henüz. İnsanlar zamanlarını, mutluluk ve güven içerisinde geçirirlerdi, askerlere bile gereksinim duyulmazdı. Toprak hiçbir işleme gereksinim olmaksızın her şeyi kendiliğinden üretebiliyordu. Ve insanlar topladıkları yiyeceklerden memnunlardı.
Sayfa 20 - Töz YayınlarıKitabı okuyor
İnsanın Yaratılışı
İnsan yaratıldı –bir rivayete göre, her şeyin yaratıcısı ve daha iyi bir dünyanın kaynağı olan tanrı, insanı tanrıların özünden yarattı.
Sayfa 19 - Töz YayınlarıKitabı okuyor
Fazla yüz bulan ,her dediğini yaptıran Aşk bezginlik verir;İyi bir yemeği kaçırmak da mideyi bozar. Ovidius.
Reklam
Yazgımız (Ovidius'un yüzyıllardır bize anlatıp durduğu gibi) değişimdir, doğamız değişime tabidir ve anlattığımız her öykü ve okuduğumuz her öykü tekrar etmeyi sürdüreceğimiz (kendisi de) bir metafor olan Herakleitos'un ırmağından farksızdır.
Sayfa 71 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
ağıyor soluğum göğe, çıkıyor canım, gel ölüyorum...
İMKANSIZ DESTAN İÇİN NOTLAR
Tüm eski destanlarda savaştığın güçlü bir düşman vardır - Gök Boğası ve Gılgamış, canavar Grendel, Grendel'in annesi ve sonunda yaşlı Beowulf'u ölümcül şekilde yaralayan Ejderha, Ovidius' un Dönüşümler'indeki tüm canavarlar ve boğalar, Odysseia'daki kyklop vs. Bu canavarlar günümüz romanlarından kaybolmuştur, kahramanlarla birlikte gitmiştir. Canavar olmadığı için kahraman da yoktur. Ancak canavar var, herkesin beklediği bir canavar. Ölüm diyeceksiniz, evet, doğru, ölüm onun kız kardeşi, ama canavar yaşlılıktır. Gerçek (ve yenilgiye mahkûm olduğumuz) bir savaştır bu, parıltısız, havai fişeksiz, Aziz Petrus'a ait kakma dişli kılıçlar yok, sihirli zırhlar ve beklenmedik yardımcılar yok, arkanızdan ağıtlar yakılacağına dair umut yok, tören yok... Destandan yoksun destansı bir savaş. Uzun yalnız manevralar, beklemeler, daha çok bir siper savaşı, pusuda yatma, saklanma, ani çıkışlar, yaşlı Munch'un ölümünden önceki otoportrelerinden birinin adı gibi, "saat ile yatak arasındaki" savaş alanını tetkik etme. Saat ile yatak arası. Kim söyleyecek böyle ölümün ve böyle yaşlılığın şarkısını.
“Sabırlı ol ve dayan; gün gelecek bu acı sana yarayacak.” Ovidius
Reklam
Dövüşürler ve kararsız yüreğimi zıt yönlere çekiştirirler, bu yandan aşk, şu yandan nefret ama sanırım aşk galip gelir. Nefret ederim, eğer gücüm olursa; eğer olmazsa istemesem de severim. Boğa boyundurukları sevmez yine de nefret ettiği boyundurukları vardır.
Vazgeç tatlı dilli ve bir zamanlar esir eden sözlerinden mahvetmek için; şimdi aptal değilim ben, önceden olduğum gibi!
Uzun süre pek çok şeye katlandım; sabrım, hatalarıma yenik düştü: defol eziyet ettiğin yüreğimden ey yüz karası aşk!
Hiç de soğuk olmayan, sevgilisine yanıp tutuşan bir kız, İlk defa âşık olan bir oğlan okusun isterim yazdıklarımı, Arzunun anatomisini inceleyen benim gibi acı çeken biri Kendi tutkusunun yansımasını görüp, şaşkınlıkla haykırır: Gönül maceralarım hakkında yazan bu yazar bozuntusu da kimdir? Ovidius Aşk Sanatı
Durur kadim ve balta değmemiş bir orman seneler boyunca, inanılabilir o yerde tanrısal bir güç olduğuna, ortasında kutsal bir pınar vardır ve sünger taşlarının sarktığı bir mağara ve her tarafından tatlı tatlı şakır kuşlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.