Mükemmeliyetçiysek ve 100 değil 99 aldıysak, kendimizi 10 almış öğrenciden farklı hissetmeyiz. Bir ilişki ya iyidir ya kötüdür. Bir insan ya iyidir ya kötüdür. Ya başarılıyız ya da başarısız gibi... Mükemmeliyetçilerin GRİ'si yoktur. Sevmezler gri rengi. Hatta gri onlara belirsizlik ve boşluk gibi gelir adeta. Bazıları da bunu öve öve anlatır: "Ben net biriyim. İçim dışım birdir. Ne istediğimi net olarak söylerim." Ben de sorarım; "Ne istiyorsun peki?" Cevap şöyle gelir:"İşte hocam sorun da bu... BİLMİYORUM!"
Celadet Elî Bedirxan - Blura Min (Kavalım)
Bilûra min a sêrîn Tu di sariya sibehê Û hingûra êvarê de Hevale behevalan, Destbrayê sivan û dilketiyan î. Dengê te hestirên dilên xemgîran, Silava ji hev-veqetiyan, Girîn û zarîna dilketiyan
Sayfa 32 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Selmân-i Fârisi'nin Hayat Hikayesi
Efendimiz (sas) Kuba'ya varıp, çok coşkulu bir topluluk tarafından karşılaşınca, Yahudiler oldukça telaşlanmış, Yesrib'deki üstünlüklerini kaybetmenin korkusunu yaşamaya başlamışlardır. Bir Yahudi, büyük bir öfke ile Beni Kurayza mahallesindeki bir hurma bahçesine girmiş, bahçenin sahibi olan diğer Ya hudiye olan-biteni anlatmaya
Sayfa 420 - Hakikat Yolcusu, ilim peşinde, ehli beytten, Selmânı Farisi..Kitabı okudu
Kutluk Alp Gökbörü isimli yazara göre şehirlerin, kasabaların, nahiyelerin, köylerin, dağların, ovaların, göllerin, ırmakların isimleri de değiştirilmeli, Türkçeleştirilmeliydi. Bunlara Türk büyüklerinin isimleri verilebilirdi. Yazarın bu hususta birkaç tavsiyesi de vardı. Meselâ Ankara “Atakent”, İstanbul “Fatihkent”, Bursa “Osmankent”, Diyarbakır “Gökalpkent”, Çanakkale “Anıtkent”, Erzurum “Baturkent” olabilirdi.549 Atsız biraz daha ileri gidecekti. Anlaşılıyor ki ona göre şehir, kasaba, dağ, ova gibi yerlerin isimlerini değiştirmek yeterli olmazdı. Yarısı Türkçe, yarısı Arapça mı yoksa İtalyanca mı olduğu belli olmayan “Türkiye” ismi de değiştirilmeliydi. Atsız’ın tavsiyesi ise çok net ve ona göre bütünüyle Türkçeydi: “Türkeli”.550 Bu kadar değil elbette. Atsız’ın ve Türkçülerin kelime türetme meselesinde de tavsiyeleri, uyulmasını istedikleri bazı prensipler vardı.
When people are buffeted by seemingly endless windstorms and their lives look like calamities, they may wonder why they have been given so many tests, and why God appears to be so merciless. Going through hardship is like being a rock in a tumbler. You're tossed to and fro and get bruised, but you come out more polished and valuable
Sayfa 328Kitabı okudu
Reklam
"Nefes almadan soyacaksın. Gözünü kırpmadan soyacaksın. Arsa, kıyı, han, hamam, tren, vapur, bisik­ let, araba, dağ, tepe, ova, orman, bulut, ışık, gök, du­ man... ne varsa soyacaksın. Yurdunu seve seve, ataları­ nı öve öve, işine karışanlara söve söve soyacaksın. Va­ tanla armut arasında hiçbir fark yoktur. İkisini de rahat rahat soyarsın. Buna karşı çıkanları, adalet adına hapis­ haneye koyarsın.
Sayfa 50 - İnkilapKitabı okudu
Geleceğe güvenmiyor oluşumuz, geçmişimizden kopmamızı zorlaştırır.
... Fakat zaman asla çocukluktaki kadar yavaş da geçmez, bir saat, başka hiçbir zaman o denli uzun gelmez. Açıklık ortadan kalkınca sağa sola koşamazsın, hem düşüncelerin hem de gerçekliğin önüne her dakika bir set çekilir, zaman, içine kapatıldığın bir hücreye dönüşür..
Bu cümle İstanbul'da geçen çocukluğumun en net özeti.
Budapeşte çocukları için boş arsa, bozkır, ova, çayır demektir....bu bir karışlık toprak, onlar için sonsuzluk ve özgürlük anlamına gelir.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.