Şu andan itibaren milletvekilliği, belediye eş-başkanlığı, encümenlik, muhtarlık ve hatta azalık gibi herhangi bir konumda kalmaya devam eden her Kürt, bu devletin kayyımlarıyla eşdeğerdir. Şu andan itibaren sandığa gidip oy kullanacak her Kürt de bu kanunsuzluğa ortaktır. Ya gidip gasp edilen Hakkari Belediyesi'ni geri alacaksınız ya da TBMM'deki vekiller, belediyeler ve muhtarlıklardaki seçilmişler kim var kim yok evine dönecek, "sine-i millet"e dönecek. Yerin altındaki ölümüze bile huzur vermeyen bu zulüm düzeni içinde muhalefet etmek bile onu meşru kılar. Onurlu Kürtlerin muhtar azası olma ve muhtar azası seçme hakkı bile gasp ediliyorken sine-i millete dönmek, halkımızın bu düzen içinde seçme ve seçilme hakkının olmadığını bütün dünyaya gösterir ve uluslararası yasa ve teamüller doğrultusunda Kürt halkına, nicedir telaffuz dahi edilmeyen self-determinasyon (kendi kaderini tayin) hakkı doğar. "Seçim"le oturulan makamlardan ayaklar altına alınarak bu zulüm rejiminin hapishanelerine tıkılmaktansa evinde oturup onun "demokratik mizansen"ini "kaçak çay" içerek seyretmek daha doğru ve devrimci bir tavırdır
Selîm Temo
Allahcığım :)
... fakir insanlarız. Zenginler, gömleğimize kadar nemiz varsa alıyorlar. Eh! Ne yapalım? Günahlarımızın cezasını vermek için Mevlam öyle yazmış!
Kozma kımıldamadan, sözünü kesti:
“– Defol buradan!.. Beni iğrendiriyorsun!..
Biz-fa-kir-in-san-la-rız! Siz hayvansınız. Mevlam-öy-le yaz-mış! Hay Mevlanıza da!..
Affet beni, Allahcığım. O ne dediğini
bilmiyor. Hayatı zorluklar içinde geçiyor onun.
Sayfa 126 - KOZMAKitabı okudu
Kadın Filozoflar
Tarih boyunca kadınlar çeşitli alanlarda ilgilenmişlerdir. Felsefe de bu alanlardan bir tanesidir. O dönemler kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapıldığı için çalışmaları göz ardı edilmiş, yok sayılmıştır. Orta Çağ’da bilim ve düşünme üzerinde çalışma yapan kadınlar ‘büyücülük’ ve ‘cadılık’ ithamlarında bulunup,
Bizi unutmayın,bizim yaşadıklarımızı unutturmayın,bizi siyasete alet etmeyin,siyasi partilerin bize hakaret etmesine de bizim üzerimizden oy devşirmesine de izin vermeyin. Biz öldük,ev bark şehirlerimiz yıkıldı,biz herşeyimizi kaybettik. Biz suçlu aramayı bıraktık çözüm aramaya başladık. Biz o,şu,bu değiliz... Biz depremin vurduğu 11 iliz,biz depremde ölen 50000!!! ( Ki bunu 5 le çarpın) kişiyiz,biz yıkılan binlerce binayız... Biz halen enkaz altında cesedi aranan,mezar taşında sahipsiz yazanız... Ben M.Ö önce nüfus 500 bin olan dünyanın üçüncü büyük metropolü olan Antakya'yım ben Hatay Cumhuriyeti'nin başkenti İskenderun'um...Adıyamandaki tütün,Malatyadaki kayısı,Kahramanmaraştaki firiğim,Osmaniyedeki fıstık,Şanlıurfadaki çiğköfte,Gaziantepteki Antep Fıstığı,Adanada şırdan, Diyarbakırın Mezopotamyasıyım...
Bizi unutmayın,unutturmayın 😔😔😔