Meltem Gürle’nin zamanında Birgün gazetesinde çıkan köşe yazılarından oluşan, öykü tadı veren denemeler var bu kitapta. Benim okuma hızıma göre epeyce uzun bir sürede, bir haftada okudum ben bu kitabı. Çünkü eski bir dostla sohbet etmek, anılara dönüp orada biraz kalmak, ortak yaralarımızın kabuklarını kaldırıp iyileşmiş mi diye bakmak için bir
AZGIN VAR
NİLAR GÖK
Anadolu’nun yaşayan yüzünü anlatan öyküleri okumaya ne dersiniz?
"AZGIN VAR" Anadolu insanının her türlü çaresizliğinin, dertlerinin, mutluluklarının çeşitlenerek sayılıp döküldüğü , gülüşlerinizin yanına hüzünler bırakan bir solukta, derin iç çekişlerle okuyacağınız birbirinden muhteşem on dört öyküyle Türk
Ercan Kesal'ın okuduğum ilk kitabı. Oyuncu kimliği ile tanıdığım sanatçının yazar kimliği ile de tanıştığım için mutluyum. Kalemi de oyunculuğu kadar kuvvetli. Öykü kitabı zannettiğim anı kitabı. Her bölümde birden fazla anı var ve anılar bir simge, bir cümle bazen de bir kelime ile birbirine bağlanıyor.Açık söylemek gerekirse okumaya
Öykü mü ?
Bu bir günce olmalı.
Günlük kıvamında değil ama, gün gün içinden geçenler aklına düşenler tadında bir günce.
Yazar, her gün oturmuş defterinin başına ve kavuşamadığı hikayesine sonlar, buluşmalar, pişmanlıklar yazmış.
Bir bütünlüğü yok.
Bölümler arasında bağ kurmakla yormayın kendinizi.
Mario Levi’nin sonu gelmeyecek uzunluktaki şahane cümleleriyle iç dünyanıza uzanmaya çalışın hepsi bi.
Bir solukta bitirmeye çalışmak, tadını öldürecektir bu kıymetli kitabın.
Her gece bir iki bölüm..
Her “gece”..
Beş dakika daha dursaydın ne olacaktı biliyor musun? İçimi çok değişik bir konyak olan kendimi, kısaltılmış bir öykü gibi anlatıverecektim sana. Bilmem kapıdan çıkınca, kahverengi, konyak tadında bir gökyüzü gördün mü? Bir yağmur yağıverdi mi sana söylemediğim sözler biçiminde.
Kör Baykuş okuyalı baya oldu ama anca fırsat buldum incelemesini yazmaya. “Doğu’nun Kafka’sı” Sâdık Hidâyet, çarpıcı, etkileyici öykü ve romanlarıyla 20. yüzyıl dünya edebiyatını etkileyen önemli bir İranlı yazardır. Farklı düşünceleriyle ve yalnızlığı yeğleyen yaşama tarzıyla dikkat çeken Sâdık Hidâyet, toplumun sıradan ve anlamsız değer
Hayal kurmayı kendisi için bir tutku olarak tanımlayan #MerveKıymaz fantastik edebiyata duyduğu ilgi ile okuyucuyu farklı dünyalara götüren birbirinden ilginç 9 öykü sunmuş #MermerCadıları kitabında.
Her öyküye masal tadında başlayan yazarımız öyle güzel noktalarda sonlandırmış ki, diğer öyküye geçmeden sizi de hikayenin içine ekleyip son noktayı sizin hayalgücünüze emanet etmiş.
Ölüler kitabını kullanarak ruhlar ile iletişim kurmaya çalışan özel yetenekleri olan Helena'dan kurduğu hayallerde kaybolan Hayal Kuşuna; kayıp şehir Agartha' nın sırrından doğumlarının lanet değil de bir mucize olduğunu keşfeden iki arkadaşa; hayal ile gerçeği ayırt edemeyen hayalperest bir babanın içinde kayıplara karıştığı lanetli bir gemiden Dünyayı ve doğayı korumaya ant içmiş mermer cadılarına; Hades ile Zeus un anlaşmasını yerine getirmek için ölüm yolculuğuna çıkan Trihannes den, kocasının ruhunu cehennemden kurtarmak için başka bir ruh arayan İnanna ya ve elinde tuttuğu mistik kutu ile zamandan acı izler alarak yolculuk yapan zamanzedeye kadar birbirinden ilginç öyküler meraklılarını bekliyor.
Her bir öykünün daha uzun olmasını isteyerek keyifle okuduğum #MermerCadıları akıcı ve sade anlatımı ile sevdiğim öykülerim arasında yerini aldı. Siz de içinde cadıların, mistik güçlerin ve mitolojik unsurların bulunduğu öyküleri okumak isterseniz bu kitap tam sizlik
@mervekiymaz10
@parmakitap
#kitaptavsiyesi #neokumalı #öykü #fantastik
Güneşin doğduğu ülke Japonya’ya uzanarak #osamudazai ile selamlıyorum sizi.
Öykü olarak yayınlanan bu muhteşem Dazai kitabı, dört kısa metinden oluşmakta ve bana göre her biri damakta kalan lezzetiyle kısa roman tadında.
Japonya kırılgan bir buz kütlesinin üzerinde yürürken savaşla gelen yoksulluğun, acının, açlığın, içe düşmüş yangınların panoramik görünümününü seyrettiriyor alt metinlerde Dazai.
Eşinin ve kendi gözünden yaşanmışlıklar Dazai’nin her zamanki karamsar tablosu gibi değil, aksine mizahi bir üslupla anlatılmış #villonunkarısı ‘nda.
Gülümsetirken düşündürüp yeniden hüzünle gülümsetebiliyor “Villon’un Karısı” ve anlatıcıyı bir hayalet gibi peşinden sürükletiyor. Bu arada, satır aralarında gizlenerek okuyucuya aktarılmak istenen #japon geleneklerinin inceliğini de unutmuyor Osamu Dazai.
Ali İPEK... Mardinliler olarak bu ismi pek çoğumuz bilmez. Ancak kendileri genç yaşında iki harika romana imza atmış bir değerimiz, kıymetli bir yazarımız. Şahsen ben de kendisini geç tanıdım lakin güç olmadı bu tanışma durumumuz.
Bu yazımda, bu kitap incelemesi yazımda Ali İpek’i ve iki şahane eserinden “Gidelim Buralardan Muhlis” eserini
"İnsanlığın en eski ve en güçlü duygusu korkudur:
En eski ve en güçlü korkusu ise bilinmeyenin korkusudur!"
Evet, en eski ve en güçlü duygumuz kuşkusuz korkudur. Korkumuz bizi ölümden ve birçok sıkıntıdan korumuş, bu sıkıntıları alt edebilmemiz için yöntemler ve araçlar geliştirmemizi tetiklemiştir. Öyle ki, birçok dövüş aracı, tuzak,
Richard Bach tarafından 1972 yılında yazılan masal tadında bir öykü olan "
Martı Jonathan Livingston " kitabı ile geldim.
Yazar kitaptaki martı ile, özgürlüğe kavuşmak, kişiyi sınırlayan gelenek, otorite, batıl inanış ve kurallar gibi bir takım engelleri yıkarak mükemmelliğe ulaşmak isteyenlerin çabasının hikâyesidir.
İnsanlığı güzel bir şekilde eleştiren ve ders verici nitelikte yazılmış dünya edebiyatında önemli bir yeri olan kitaptır.
Martı kitabının okura verdiği en önemli mesaj; Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi özgür olabiliriz !
Unutmayın ki; Öğrenmenin sınırı yoktur.
Kitaptan Alıntılar;
*Farklı olmayı öğrenmiş birinin böyle sıradanlığı onaylayan sözler vermeye ihtiyacı yoktur.
*Diğerleri gibi olmak bu kadar mı zor ?
*Yaşamak için ne çok neden var!
* Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi özgür olabiliriz !
*Öğrenmek istediğim şeyleri onlarla paylaşmak, ufkumuzun hiç de dar olmadığını göstermek istiyorum.
* Yaşamak için bir nedenimiz olmalı; öğrenmek, keşfetmek, özgür olmak gibi.
*Nereden geldiğimizi hemen unuttuk nereye gittiğimizi merak bile etmeden, günübirlik yaşayarak çoğu kez birbirinin aynısı olan şeyi yaptık.
* Yaşama amacımızın mükemmeli bulma ve onu açığa çıkarma olduğunu anlamak lazım.
*Rakamlar sınırları belirler; iyinin, mükemmelin sınırları yoktur.
* Eğer ne yaptığını iyi biliyorsan her zaman başarırsın. Başarmak için ne yaptığını bilmek gerek.
Kitap öykü tadında bir oturuşta bitireceğiniz kitap çok sürükleyici çok akıcı bir şekilde izlenimi var sanki mini bir diziye paylaşıp aynı gün bitirmek gibi bir duyguya itiyor bu kitap.