Okudunuz mu bilmiyorum, "Kral Katili Güncesi" serisi... Patrick Rothfuss'un efsane 2 kitapla başladığı ama yıllardır 3. kitabini bir turlu tamamlayamadığı 3 kitaplık seri. Okuduğum en güzel fantastik kitaplardan birinin yazarı olduğu için PAT'i ne kadar seviyor olsam da, yıllardır tüm sevenlerini bekletme konusundaki inatçılığı ile de en
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
Reklam
Demokrasi illüzyonuyla kandırıyorlar herkesi. Önce önünüze sizi yönetecek, sizi sömürecek kendi seçtikleri birini çıkartıyorlar. Sonra bunları seçmeniz için oylama yapıyorlar. Oylama yapmalarının sebebi, yöneticiyi sizin seçmiş olduğunuza sizi inandırmak. Bu sadece saçmalık. Bunun demokrasiyle uzaktan yakından alakası yok.
400 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Karanlık Elementler fantastik bir seri. Melekler iblislere karşı tarzında bir konusu var. İlk kitabı finali sayesinde epey sevmiştim. İkinci ve üçüncü kitabı da çıkar çıkmaz almıştım. En sonunda arka arkaya okudum. İyi de etmişim diyorum. Ara ara klişeleri beni baysa da güzeldi. Son kitapta ne olacağına fanların karar verdiğini biliyor muydunuz? Yazar oylama yapmış ve ona göre yazmış. Bende memnun kaldım durumdan.
Kimi Seçtiğine Dikkat Et
Kimi Seçtiğine Dikkat EtJennifer L. Armentrout · Dex Yayınevi · 2016447 okunma
"Zaman, namlunun ucundan rasgele havaya atılmış bir kurşun gibi ilerler. Zamanı durduramayiz, geriye alamayız. Çok kucuguz onun karşısında. Bu yüzden hızlı düşünmemiz, hızlı karar vermemiz, hızlı secmemiz, kirdiysak hızlı telafi etmemiz, istenmiyorsak hızlıca gitmemiz gerekir kendi iyiligimiz için. Ne yazık ki zamanı oylama luksumuz yok. Kendimize karşı dürüst olalım. Verdiğim hiçbir karar için pişman değilim desek bile, derinlerde bir yerlerde içimizi kurt gibi kemiren pismanliklarimiz yok mudur? Her şey başka türlü olabilirdi, diye dusunmemis miyizdir hiç? Pişmanlık, 'Bu kıyafeti nasıl giymisim, ya da bu saçlar, bu kaslar ne?' dediğimiz on dört yasimizin ergenlik fotoğrafı gibidir. Kim en cirkin halini fotoğraf cercevesinin içine koyup salonun baş köşesine yerleştirir? Cercevelerin içinde hep guzel, mutlu yuzlerimiz vardır. Diğer fotoğraflara arada sırada bakarız, anilarimiz canlanır, gülümsedi ve gerisingeri kutuya kaldiririz. Pişmanlık da böyle bir şeydir, aslında hep orada olan fakat gözümüzün önünde durmasını hiç istemedigimiz bir şey. Pişmanlık, zamanın gercekligiyle aşık atmaktan acizdir. Bizim gibi."
Demokrasi Yanıltmacası
Demokrasi yanıltmacasına kapılan kişiler mümkün olduğunda her türlü kararı oylamaya sunmak ihtiyacı hissederler ve bunu yaparlarken de oylamanın herhangi bir konu da gerçeği ortaya koyacağına safça inanırlar ya da bunun mantıklı kararlar verebilmek için en iyi strateji olduğunu düşünürler. Oysa, açıktır ki oy veren kişiler oylama yapılan konuda büyük ölçüde bilgisizse, bu durum verdikleri oylarla da ortaya çıkacaktır.
Sayfa 71
Reklam
Denizkabuğu oyunu kadar hoş bir oyundu bu oylama işi. Jack karşı koymaya başladı. Birinin şef seçilmesi konusunda genel istek, Ralph’ın şef seçilmesi isteğine dönüştü oybirliğiyle. Aslında çocuklardan hiçbiri, bu isteğin yerinde olduğunu kanıtlayacak bir neden gösteremezdi; çünkü akıl belirtileri gösteren tek kişi Domuzcuk’tu; şef olarak ilk düşünülmesi gereken de Jack’tı. Ne var ki, tüm gözler, hiç kıpırdamadan oturan Ralph’a çevrilmişti: Ralph iriydi, Ralph güzeldi. Ama farkına varmadıkları halde, onu seçmek istemelerinin gerçek nedeni denizkabuğuydu. Bu büyük şeytanminaresini seslendiren, çabucak kırılabilecek bu güzel şeyi kucağında tutup onları kayalıkta bekleyen çocuğun bir ayrıcalığı vardı.
İncil'in nasıl tahrip edildiğini anlamak için okunmalı!!!
Sophie bunu sadece İznik Amentüsü'nün{34} doğduğu yer olarak biliyordu. Teabing, "Bu toplantıda," dedi. "Hıristiyanlık pek çok açıdan ele alınıp, oylama yapıldı... Paskalya tarihi, piskoposların rolleri, kutsal tören yönetimi ve elbette İsa'nın Tanrısallığı. " "Tam anlayamadım. Tanrısallığı mı?" Teabing, "Hayatım," dedi. 'Tarihin o anına kadar Mesih, müritleri tarafından ölümlü bir peygamber olarak kabul ediliyordu... büyük ve güçlü bir adam ama sonuçta bir insandı. Bir ölümlü." 'Tanrı'nın Oğlu değil yani?" Teabing, "Doğru," dedi. "Mesih'in Tanrı'nın Oğlu olduğu Nikaia Konseyi'nde teklif edilmiş ve oylanmıştı." “Durun biraz. İsa'nın Tanrısallığının oylama sonucu ortaya çıktığını söylüyorsunuz?" Teabing, "Oybirliğiyle de denilebilir," diye ilave etti. "Yine de, İsa'ya Tanrısallık tanımak Roma İmparatorluğu'yla yeni Vatikan üssünü birleşmekte önemli bir rol oynamıştı. Constantine, Mesih'i resmen Tanrı'nın Oğlu kabul etmekle İsa'ya insan dünyasının ötesinde var olan bir ilaha, gücüne karşı konulmaz bir varlığa dönüştürmüştü. Böylece paganların Hıristiyanlığa daha fazla karşı gelmelerini engellemekle beraber, artık İsa inanlarının kendilerini sadece kutsal bir kanal vasıtasıyla bağışlanmaları sağlanmış oldu...
975 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.