Newton başına düşen elmayı, elma olmak haysiyetiyle mütalaa etseydi belki çürümüş diye atabilirdi. Fakat o böyle yapmadı. Şu elmadan nasıl istifade edebilirim?.. diye kendine sordu. Azamî istifadem ne olabilir?.. dedi. Siz de öyle yapın!
Usla birlikte anı da bana geri döndü, bir de baktım, büsbütün, enikonu mutsuz olduğuma inandığım en kötü günlerde bile, yine de, neredeyse hep, alabildiğine mutluymuşum. İşte bu beni düşünceye saldı. Bulduğum pek hoş değildi. Çok şey yitiriyormuşum gibi geldi bana. Kendi kendime sordum: Üzgün değil miydim, yaşamımın çatırdadığını duymamış mıydım? Evet, öyle olmuştu; ama kalkıp sokaklarda koşturduğum, odanın bir köşesinde kıpırtısız durduğum her dakika, gecenin serinliği, toprağın sağlamlığı soluklanmamı, sevince dayanmamı sağlıyordu.
''Kalınlaştırılmış hayatları öyle tiner ile inceltemezsiniz.''
Dik Not: Şair Enver Topaloğlu'nun ''Yakamoz ve Tebessümü'' şiirini sil baştan tekrar tekrar okurken aklıma gelen ince sır ve ateş dağıtan bu cümle yazılmıştır.
-Yakamoz Ve Tebessümü-
Küs çiçekler su istiyor,
Ellerimi bütün parmaklarımla birden sevindiriyorum,
Uyanınca çocuğun olmak diyorum buna,
Uyanınca...