''(...)Sonny Tufts'a dudak büker, gülerdi. Yüzü anlamlı yaşlı adamları severdi o. Kimi vakit elindeki ıslak bezi tezgahın üzerinde ileri, geri gezdirirken, hayallere dalarak iri iri açılmış gözleri kapıya dikilir, bu açık renk gözler önce bir kırpışır, sonra bir ara kapanırdı. .....O zaman anlardınız ki kızın kafasındaki o gizli bahçede, Clark Gable lokantadan içeri girmiş, onu görünce küçük dilini yutar gibi olmuş, orada öylecene kala-kalmış...dudakları aralık, gözleri: << İşte aradığım kadın! >> der gibi. Dört bir yanında da densiz sinekler dönüp duruyorlar. .....Bu hayal daha öteye hiç gitmezdi. Mahçup tazeydi Norma. Bundan başka, öyle şeylerin nasıl yapıldığını da bilmezdi. Ömründe sevişme diye başından geçen tek şey birtakım güreşmelerdi; bir arabanın içinde biri onu soymaya çalışır, o da elbiselerini üzerinde tutmak için cebelleşir. Bunda ayak diremiş, şimdiye kadar da hep kazanmıştı(...)''
Sayfa 25 - Güven Yayınevi (1975, İkinci Baskı)
Havel’ e göre, sosyalizm mi kapitalizm mi sorusu;bana sanki geçtiğimiz yüzyılın derinliklerinden çıkmış bir soru gibi geliyor. Bana öyle geliyor ki, ideolojik ve sıklıkla semantik olarak ta­mamen karıştırılmış bu kategoriler uzun süredir önemini yitirmiş­tir. Sorun bütünüyle başka, daha derin ve aynı oranda hepimizi ilgilendiren bir sorundur: Sorun, hangi yolla olursa olsun, doğal dünyayı politikanın hakiki mekânı olarak yeniden kurabilip kura­mayacağımız, insan toplumunu anlamlı kılarak, insani konuşmanın içeriğine geri dönerek, tüm toplumsal etkinliğin odağı olarak özerk, bütün ve haysiyetli insan benliğini yeniden kurarak, insanın kişisel deneyimini her şeyin ilk ölçüsü haline tekrar getirip getiremeyeceği­miz sorunudur.
Reklam
"Dahası bizim işimiz kendimizi aşıp insan gerçeğinin hakiki ve trajik bilgisini tasavvur etme imkânı sunuyor. Ama sırf bu da değil, kendisini arayışların en büyüğüne insan zihninin gelişimi Hastayla ve sürdürülmesine adamış birer kâşife dönüşüyoruz. omuz omuza verip keşiflerimizin düşüncedeki kopuk parçaların aniden anlamlı bir bütüne erişmesiyle kafada yanan o ampulün keyfine birlikte varıyoruz. Bazen kendimi insanlara kendi evlerinin odalarını dolaştıran bir rehber gibi hissediyorum. Onları daha önce hiç girmedikleri odalara girerken, evlerinin, kimliklerinin en şahane, en yaratıcı kısımlarını barındıran bölümlerini ilk defa açarken izlemek öyle güzel ki..."
Sayfa 317Kitabı okudu
...öyle bir duygu ki, dilin ruhumuzda geçen olayları açığa vuracak yeterli sözcüklerden yoksunluğunu gösteriyordu bize, çünkü oh olsun demek ve acımak gibi dildeki karşıt anlamlı sözler bu duyguda iç içe girmiş durumdaydı.
Babalar ve Oğullar
"Öyle bir hayat kurmalı ki her anı anlamlı olsun."
Sayfa 178 - KoridorKitabı okudu
“Hayat öyle bir biçimde olmalıydı ki, her anı anlamlı olsun.”
Sayfa 195Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 921 ile 930 arasındakiler gösteriliyor.