"Madem o kılıç o kadar harika bir balıkmış, madem günler geceler boyu can teslim etmemek içim savaşmış, o balıkçı da oltayı kesiverip, hadi aslanım yaşamayı hak ettin, helal olsun sana bu denizler demeliydi. Bazen koca bir balık yakalarsın beyim, tam sandala çekerken göz göze gelirsin mübarek hayvanla, sana öyle acıklı bakar ki kıyamazsın, denize salarsın gerisin geriye."
Sayfa 15 - İnkılap Kitabevi - 23.BaskıKitabı okuyor
Dolayısıyla, hayatta birçok kötü olayla karşılaşmış güçsüz çocukların hayal gücü üstün düzeydedir; böylesi çocuklar, düş kurup dururlar hep. Gelişimleri ileride öyle bir noktaya varır ki, hayal güçlerinin yardımıyla gerçek yaşamdan kendilerini sıyırıp almaya bakar, yaşamın mahkûm edilmesinde hayal güçlerinden adeta bir araç gibi yararlanırlar.
Reklam
Yedinci Bürhan (Yedinci delil,hüccet)
Ey arkadaş! Gel, şimdi bu cüz'iyatı bırakıp saray şeklindeki bu acib âlemin eczalarının birbirine karşı olan vaziyetlerine dikkat edeceğiz. İşte bak, bu âlemde o derece intizam ile küllî işler yapılıyor ve umumî inkılablar oluyor ki âdeta bütün bu saraydaki mevcud taşlar, topraklar, ağaçlar, her bir şey, birer fâil-i muhtar gibi bütün bu
Levhi Mahfuz; Kişi ile levhi mahfuz arası perde kaldırılırsa oradaki eşyayı görür ve oradan kendisine ilim akar.
İmam Gazali
İmam Gazali
Kalbin Sırları ve Faziletleri
Kalbin Sırları ve Faziletleri
Arifler içinde Ona kendi hakkında önceden belirlenmiş olanın yazgısı ve. Sırrı, Levh- i mahfuzda kendi için yazılmış olanı okur, sonra kalbe de bunu haber verir...
Abdülkadir Geylani
Abdülkadir Geylani
Altın Öğütler
Altın Öğütler
Evladım, o yazıyı ben tam kirk seneden beri görmekteyim.O beni nereye koyarsa koyar; ister cennete ister cehenneme. Yeter ki O benden razı ola!" Ertesi gün bir de bakarlar ki Levh-i Mahfûz'daki yazı değişmiş, ehl-i cennet olarak yazılmış.
Ehli Sünnet Akaidi
Ehli Sünnet Akaidi
Mehmed Zahid Kotku
Mehmed Zahid Kotku
Kul, insanî bulanıklardan arınır, nefsanî kirlerden temizlenirse, Hak Teâlâ ona görünür. Ona vasıtasız olarak dilediği kadar gayb ilmi verir, bağışlar. O da nurla bakar.
Muhyiddin İbn Arabi
Muhyiddin İbn Arabi
Kitabı Tecelliler
Kitabı Tecelliler
Burada anlattığım her sözü levhı mahfuz üzerindeki nakşa bakıp yazdım. Bir harf ve bir nokta fazla yazmadım. Hatta gördüğümün binde birini yazdım. Çünkü Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem hazretlerinin gösterdiği makamlar arasında öyle makamlar bulunmaktadır ki: İfadeye gelmez ve yazıya sığmaz.
Akşemseddin
Akşemseddin
Makamat-ı Evliya
Makamat-ı Evliya
Bir arifin gaipten bir haber verdiği ve bir müjde veya korkutma bildirerek isabet ettiği haberi sana ulaştığında, onu doğrula! Onainanmak kesinlikle sana güç gelmesin. Çünkü bu olayın doğarım yollarında bilinen sebepleri vardır
İbn-i Sina
İbn-i Sina
Arifler ve Olağanüstü Hadiselerin Sırrı
Arifler ve Olağanüstü Hadiselerin Sırrı
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim. Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
Sayfa 158
Bazen insanlar çok şey kurgular kafasında,bu kurgular insana hayati tehlikeye yönlendirir ve karşı kişinin öyle olmayıp hakkında öyle düşüncelerin olması kötü etkiler ama herkes herşeye Kendi kendi tarafından bakar ne yazık ki..
Reklam
Hiçbir şey yoktu, bomboştu, işte şu avucumun içi gibi, ama yine de yoklamayı sürdürdüm… Kaybettiği bir şeyi bulmayı çok istediği zaman insan bazen öyle yapar… Bakar bir göremez, Bomboştur baktığı yer, Öyleyken yine de on beş kez bakar aynı yere.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
İyi ki bitmiş hakikaten. Bitmeseydi sabah kalkar, yüzüne bakar, saçını koklar, dudağından öper güne öyle başlardım mesela. Ne sıradan. Hiç yaratıcı değil. Ufkumu açtın Muazzez. İçimdeki üçüncü sınıf şairi uyandırdın. Bitmeseydi, şu saatte sarılıp uyuyorduk, bak şimdi seni sayıklıyorum.
İnsanın yüreği nasılsa karşısındakine öyle bakarmış.. yarası varsa gider yaralıyı sever kötüyse kirliyse kendine onu layık görür sevgi doluysa, her şeye sevgiyle bakar.. İnsan bu ortası yokki Ya çok nefret eder, ya çok sever, ya da çok acır ne gelirse bu tutarsız duygulardan..
Bilmez Miyim Hiç...
Bilmez miyim hiç bütün bu sözler ne der ona Bu sözler ve bu sözlerin içinde çırpınan uzaklıklar Dolaşıyorum bir başıma, ortalıkta kimsecikler yok Kıyılar da bomboş, kır yolları da Soluğumu duyuyorum ara sıra, bir onu duyuyorum Duymuyorum belki de, biliyorum yalnızca Ayaklarımın altında yaban naneleri, kekikler Yol kenarında bir kapı, tahta Peki,
Reklam
İnsan, dağları öyle esir etti ki bir çocuğun bile uzaktan bir düğmeye basmasıyla meydana gelen kıvılcımlar sayesinde tüneller açabilir. En sert madenleri bile öyle esir ettiki ki onları su gibi eritir Bir kenevir ipliği gibi büker. İnsan bunları esir ettiği gibi nefsini de esir edebilir. “Benim fıtratım budur” diye mazeret bildirmek ne beyhudedir.
Ama ölüm öyle mi?...sessizce alıp gidiyor. Çığlık bile atamadan kalıyorsun. Her gün mezardasın. Belki derinlerden bir inilti, yakarış, sevgi sözü! Durmadan konuşmaya başlıyorsun. Yaşarken anlattığın ne varsa, bu kez daha bir tutkuyla saatlerce anlatıyorsun. Çaresizliğin mucizesi başlıyor. Bir süre sonra şuna inanmaya başlıyorsun; ben yaşadığım sürece Hatice'de yaşayacak. Yazıyorsun, şiir, ağıt, neye dilin dönüyorsa. Kiminle ne konuşursan konuş, söz Hatice'ye geliyor. Nereye gidersen git, yanında Hatice. Bütün şarkılarda adı geçiyor. Eğer böyle olmazsa, Hatice gerçekten ölmüş olacak. Bunu anlıyorsun birden. Bir gün ben de yanına gidene kadar yapabileceğim tek şey, onu bu dünyada tutacak ne varsa yapmak. Ne varsa, dediğim de şiir işte. Hayal ve hatıra. Erken öldü. Eksik kalan hayatını "üç bokta beş harf" tamamlamaya çalışıyorum. Buna inanmazsam Hatice gerçekten ölecek! Ben öldükten sonra bunların hiç birini yapamayacağım. Onun için gizlice gökyüzüne yüzümü çevirip, "ne olur biraz daha zaman" diyorum.
Şöyle düşünün: Peygamber Efendimiz hayatta olsa idi televizyona bakar mıydı? Hayır bakmazdı. Öyle ise biz de bakmayalım. İnsanoğlu cahil! Boş işlerle meşgul olur, İslamiyyeť'i elle tutar. Ahirette hatalar anlaşılacak amma ne fayda?
.... referansları bittabii İslam medeniyetinden veya içinde bulunduğu Doğu kültür havzasından değil, Batı medeniyetindendir. Gerek kitabının kaynakları gerekse bölüm başları ile sair yerlere yerleştirdiği özlü sözler, birkaçı müstesna olmak üzere Batı menşelidir. Öyle ki aynı yahut benzer manaya sahip özlü sözlerin Batılı versiyonunu tercih etmiş, kadim Doğu irfanını umumiyetle görmezden gelmiştir. Dolayısıyla eser okunurken müellifinin sahip olduğu bu fikrî altyapının göz önünde bulundurulması gerekir.