"Günaydın.'' dedi heyecanla, "Uzun bir uyku oldu. "Siz kimsiniz?" diye sordum korkarak, "Ben neredeyim? Ne oldu? Onlar nerede? Onlar..." dedim karmakarışık kafamdan birkaç isim çıkarmaya çalışarak, "Uraz... Nisan, Eren, Bulut..." Bu isimleri onlardan başkalarına söylemek öyle garip hissettirmişti ki neyin içinde olduğumu anlayamıyordum bile. Gözlerim böylesine bir aydınlığa alışık değildi, ruhum da. "Ben Beste. Doktor Beste Karman..." dedi kadı gülümseyerek yanıma gelirken "Arkadaşların iyi, merak etme. Seni odana çıkardığımızda onları görebileceksin. Anneni ve babanı da." "Annem ve babamı mı?" diye sordum şaşkınlıkla. "Evet, elbette."
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Reklam
Ben de kendi gökyüzümün gökkuşağını göreceğim elbet. Hayatıma öyle bir yağmur yağdı ki bunun peşine düşmezsem sadece Islandığımla kalacağım. Ancak ben, gökkuşağımı görmek istiyorum! Göreceğim!..
Yani nasıl söylemeli bilmem ki Öyle pırıl pırıl bir yüreği var ki Sizin için geldim der dünyaya
Günaydın...
Öyle bir sabahın var ki Yedi güneş su dökemez ellerine Yedi deniz, yedi orman, yedi rüzgâr...
Gün ağarmıştı ama ben günaydın dedim İşte sen öyle ışıklı bir yerdin.
Reklam
Yani nasıl söylemeli bilmem ki Öyle pırıl pırıl bir yüreği var ki Sizin için geldim der dünyaya
Günaydın
Bu sabah uyandığımda Hayallerimi yitirdim apansız Gök kararmıştı sanki Mavi camın ardında ölü bir kuş Öyle ağlasam öyle ağlasam diyorum Dostlar Yarına hiç gözyaşı kalmasın
Sayfa 14 - Aram YayınlarıKitabı okuyor
Anlamak
Pazar. Çevreye serpilmiş gülüşler gibi parlıyor ceketlerin üzerinde düğmeler. Otobüs gitti. Bazı sevinçli sesler - ne garip dinleyip karşılık verebilmen. Çamların altında mızıka çalmayı öğreniyor bir işçi. Bir kadın günaydın dedi birisine - öyle yalın ve doğal bir günaydın ki, sen de öğrenmek isteyebilirdin mızıka çalmayı çamların altında. Ne bölme, ne çıkarma. Kendinden ötelere bakabilmek - sıcaklık ve dinginlik. "Yalnız sen" olmak değil, "sen de" olmak. Küçük bir toplama, basit bir aritmetik işlemi, kolayca kavranabilen, bir çocuğun bile üstesinden gelebileceği, parmaklarını ışıkta oynatarak ya da mızıka çalmak o kadın duysun diye.
Güne öyle bir enerjiyle başlamıştım ki günaydın diye avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Hayallerimle, hayata yeniden merhaba dedim. Buradaydım ve pes etmiyordum. Duygusal bir insan olabilirdim ama hayatı dolu dolu yaşamayı da seviyordum.
Reklam
“Cevaplandırılmak üzere çok yerlerden, hatta yurt dışından bile sorular gelir. Bundan dolayı her gün yaklaşık sekiz saat kitap okurum. Bu sorulara cevap verebilmek için bir kitabı alırsınız, oradan bir başka kitaba derken kitapların sayısı on, on beşi bulur. Sererim kitapları ve araştırırım. Bazen öyle olur ki, kitapların üzerinde uyur kalırım.” O yaşlı halinde hala daha bu kadar okuyup araştırma yapmasına ben hayret etmiştim.
Sayfa 59 - Ali Şakir Günaydın’dan Cansız hatırasıKitabı okudu
Bana göre hayat bir dizi rastlantı ve bizim o rastlantılarla birlikte nasıl varolduğumuz ya da olmadığımız. Önce günaydın, sonra biraz haz, biraz acı, biraz aşk, biraz hayal kırıklığı, biraz sıcaklık, biraz yalnızlık, biraz boyun eğme, biraz başkaldırı ve ardından iyi geceler. Düş gücü ve tutkuları engellenmişler için ise hayat, çocukken oynadığımız oyunların büyüyünce izin verilmeyen oyunsuzluğu...Bence hayat, burada saydıklarımla ve saymadıklarımla, tartışılması gerekmeyecek kadar sıradan ve yalın. İnsanlık tarihi boyunca onu karmaşık bir hale getirme yönünde öyle ustalaşmışız ki bazılarımız bununla ilgili bir şeyler söyleme ihtiyacını duyuyoruz; hayatın kendisinden çok, onu çözülmesi zor bir yumağa nasıl dönüştürdüğümüzü anlatabilme umuduyla.. Bunlar benim görüşlerimdi, başkalarının her zaman söyleyecek farklı şeyleri olacak. Hoşça kalın!
Bir zamanlar Basra vilayetinin halkı İbrahim-i Edhem hazretlerine müracaat ederek dualarının kabul olunmadığından şikayet etmişler. "Halbuki Cenâb-ı Hakk'ın duaların kabul olunacağına dair sözü vardır." demişler. İbrahim-i Edhem hazretleri cevaben şöyle buyurmuşlar: "On şeyden dolayı sizin kalpleriniz ölmüştür. Tabiatiyle
Sayfa 46 - Server yayınları (1.cilt)Kitabı okuyor
Bana göre, hayat bir dizi raslantı ve bizim o rastlantılarla birlikte nasıl varolduğumuz ya da olmadığımız. Önce günaydın, sonra biraz haz, biraz acı, biraz aşk, biraz hayal kırıklığı, biraz sıcaklık, biraz yalnızlık, biraz boyun eğme, biraz başkaldırı ve ardından iyi geceler. Düş gücü ve tutkuları engellenmişler için ise hayat, çocukken oynadığımız oyunların büyüyünce izin verilmeyen oyunsuzluğu. Bence hayat, burada saydıklarımla ve sayamadıklarımla, tartışılması gerekmeyecek kadar sıradan ve yalın. İnsanlık tarihi boyunca onu karmaşık bir hale getirme yönünde öyle ustalaşmış ki bazılarımız bununla ilgili bir şeyler söyleme ihtiyacı duyuyoruz; hayatın kendisinden çok, onu çözülmesi zor bir yumağa nasıl dönüştürdüğümüzü anlatabilme umuduyla. Bunlar benim görüşlerimdi, başkalarının her zaman söyleyecek farklı şeyleri olacak. Hoşça kalın!
Sayfa 176Kitabı okudu
Resim