Ahmet Cemil için bu felaket öyle bir beklenilmeyen darbeydi ki bir müddet bütün beyni donmuş gibi şaşkınlık içinde kaldı. Onda şiirle uzun süre uğraşmak hastalıklı bir hassasiyet meydana getirmişti. Öyle bir hassasiyet ki, o illete tutulanları başkaları için anlaşılmaz, mantıklı olduklarına kesin bir hüküm verilemez, hareketlerinde, fikirlerinde,
hayatta bazen her şey istediğimiz gibi olmayabiliyor. maalesef gerek aile gerek arkadaş bazen ise canından öte sevdiğin insan sana zarar verebiliyor. kimseye boyun eğmemeyi en sevdiğin insanların verdiği zarardan görmek insanın fazlasıyla canını acıtıyor belki kalbini acıtıyor, hissedersin bazen kalbinin gerçekten acıdığını, lakin insanı en çok yıpratan yoran şey ise bana soracak olursanız bence çaresizlik. yani demem şu ki elinden hiç bir şeyin gelmiyor olması, çaba vermek istersin ama sonuç alamazsın ya, buda insanı en çok yoran şey kısacası belirsizlik işte ya. canın yanar camı açar pencereden dışarı bakarsın derin nefes almak istersin ama aldığın nefesi alamazsın aslında anlamazsın hiç bir şey boş gelir batar o nefes insana, çünkü canın acıyor yapamıyorsun sesini çıkaramıyorsun elinden sadece izleme, susmak belki yeri geldiğinde keşke yapmasak ama isyan etmek. hayat insanı yoruyor evet bunu hepimiz biliyoruz. güzel şeyler sanki gün geçtikçe tamamen uzaklaşıyor gibi gelmiyor mu ya size de sanki her şey çok kötü sadece kötü şeyler oluyor gibi değil mi? bazen bana öyle geliyor. bazı insanlara bunu desek anlık duygu ile bunları düşünüyorsun vs diyeceklerine o kadar eminim ki. oysaki hayır insan üzülünce hayattan darbe alınca hayatın gerçekleri ile yüzleşiyor aslında bakılırsa. ve bence asıl o zaman herkes gerçekten içinden geldiği gibi konuşuyor içinden geldiği gibi davranıyor. ya ne kadar yazsam ne kadar anlatsam da asla içimdeki bu acı kırılan bu kalbim yanan canımın acısını asla unutmayacağım ve kelimeler yetersiz kalacak..... hayata devam etmeli miyiz, hayat yaşamaya değer mi????
Reklam
Şehir
"Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim," dedin, "bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; - bir ceset gibi - gömülü kalbim. Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, boşuna bunca yılı tükettiğim bu ülkede." Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. -Başka bir şey umma - Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok. Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
Konstantinos Kavafis
Konstantinos Kavafis
Arif bu dünyada şansı yaver giden adamlardan biriydi. Sıkıştığı anda Hızır ve 11- yas anında buluşur, sen mi gidersin Arife yardıma, ben mi gideyim diye tartışır, çoğu zaman ikisi birlikte yardıma koşarlardı ki Arifin işleri katmerli çözülürdü. Çocukluğundann beri böyleydi Arifin işleri. Başı her sıkıştığında gülerek aynı hikâyeyi anlatırdı. “Anam ben doğduğumda hastalanmış, yataklara düşmüş. Ölecek diye beklemişler, ama ben de el kadar bebeyim. Babam, anam bir odada yatarken bir daha evlenmiş. Beni yeni gelen kadının kucağına vermişler. Medine Annem işte o kadın. Çok sevmiş beni, bir gece koynunda uyutmuş. Derken olmayacak şey olmuş, anam da iyileşmiş. Hacer Annem de işte o kadın. Ben öyle, bir Medine’nin, bir Hacer’in kucağında iki anayla büyüdüm. Anasız kalacak diye korkarlarken iki annem birden oldu. Allah beni sever, önce dara düşürür, sonra gökten yağdırır.”
Kendine yenilmek
Yaşadığımız dünya.. Bir savaş arenası.. Ne ile savaştığımız.. Ya da neyin uğruna.. Önemli değil... Nasıl savaştığımız önemli.. Kimler ve ne ile savaşırsak savaşalım.. Asıl savaştığımız kendimiziz çünkü..
423 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Bitti. Ben de bittim. BENİ DE BİTİRDİNİZ!! Birçok duyguyu aynı anda yaşıyorum şu an. Bir sürü şey yazmak istiyorum ama toparlayabilir miyim bilmiyorum... :') İlk kitaba göre çok daha tempolu ve akıcıydı. Bu kitapla daha derine indik, inmekle kalmadık yaraları iyice deştik ve bunların üstesinden gelmeye çalıştık (ben gelemedim.) Kitabın
The Raven King
The Raven KingNora Sakavic · Smashwords Edition · 201321 okunma
Reklam
“Ancak sizin ‘Hatıralarınız’ gibi yazar, öyle sanıyorum, geleceğin sanatsal eseri, düzensiz olmakla beraber geçmiş çağa ait bir tabloya malzeme olabilirdi. Ah, günün meseleleri geçip yeni bir devir başlayınca geleceğin ressamı, hatta geçen düzensizliği, karmaşayı resimlemek için daha güzel şekilleri arayıp bulacaktır. İşte o zaman sizinki’ gibi ‘Hatıralar’ gerekli olacak, bu iş için gereken malzemeyi verecektir. Hem bütün karışıklığına, rastlantısal oluşuna rağmen… Yeter ki içten gelmiş olsun… Hiç değilse bazı doğru çizgiler sağlam kalacak, onlara bakarak da o karışık zamanın bazı delikanlılarının ruhunda neler gizlendiğini tahmin etmeye yardımı dokunacaktır. Bunu bilmek hiç de değersiz bir şey değildir, çünkü delikanlılarından nesiller doğar…” 1875 son
Sayfa 800Kitabı okudu
Öyle günler gelecek ki, dinden yalnızca isim kalacak. Kur'an-ı Kerim'in yalnızca görüntüsü kalacaktır. Camiler bomboş kalacaktır. Öyle ki artık ilim ve din öğretilmeyecektir. Din adamları ve bilginler de değersiz hale gelecek, insanların en kötüleri olacaklar, fitne ve fücur onlardan çıkıp geri dönecektir."
Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim...
Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
559 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bir kitabı bitirmenin hüznü içerisindeyim. Oysa sevinmem gerekirdi ama öyle olmadı. Nasıl bir eserdi bu böyle... Beni avucuna alıp, sımsıkı sarıp bırakmadı. Ve ben teslim oldum sayfalarına. Bir masalın içindeyim dedim önce. Sonra antik bir tiyatro. Müzikal. Sinema... Kitabı okuduğum her an ben bu zamanda değildim. Bundan emindim. Güzeller güzeli Esmeralda'ya olan aşkından ölüp biten, acı çeken, ahiretini, şerefini, dünyasını yok sayan bir papazın ızdırabını buram buram hissettim. Çoğu kez kalbimi sızlatan Notre Dame'in kanburu Quasimodo oldu. Quasimodo; Fransızca'da tamamlanamamış, eksik anlamını içeren bir isim. Papaz Claude Frello kilisenin önünde bulduğu çirkin bebeğe bu ismi verir ve büyüdüğünde ise ona zangoçluk görevini layık görür. Bazen çok güzel olmakta bir suçtur ve güzel olanın dışında herkes bunun farkındadır. Belki de Esmeralda papazın ölüm tehditlerine boyun eğseydi, bu eser bu denli değerli olmazdı. Ya ölürsün ya da benim olursun yakarışları onu asla yıldırmadı. "Darağacından senden daha az korkuyorum" dedi Esmeralda. Çünkü onun kalbinde sadece Phoebus vardı. Etkisinde kaldığım bir kitap oldu. Ne kadar anlatsam az kalacak gibi. Evet, öyle gibi.
Notre Dame'ın Kamburu
Notre Dame'ın KamburuVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202232,5bin okunma
Reklam
"Batı İran'ı ezmek istemez, hatta sever" Ş.Teoman Duralı Daha önce "Lübnan bataklık olur" diyerek uyarmıştı. Felsefe profesörü Teoman Duralı şimdi de "Lübnan savaşı İran'a saldırının ön hazırlığı mı" sorusunu yanıtlıyor. "Yahudilerin en çok sevmeleri gereken millet Fars milleti olması lazım"
Öyle günler gelecek ki, dinden yalnızca isim kalacak. Kur'an-ı Kerim'in yalnızca görüntüsü kalacaktır. Camiler bomboş kalacaktır. Öyle ki artık ilim ve din öğretilmeyecektir. Din adamları ve bilginler de değersiz hale gelecek, insanların en kötüleri olacaklar, fitne ve fücur onlardan çıkıp geri dönecektir."
65 syf.
·
Puan vermedi
·
9 saatte okudu
''Kimsesizler mezarlığına gömdüm imgelerimi.''
Merhabalaaaar! Vüs'at O. Bener'in 2021 yılında yayımlanan "Kapan" adlı hikaye kitabı, Türk edebiyatının son dönemdeki en etkileyici eserlerinden biri olarak kabul edilir. Kitap, 12 hikâyeden oluşmakta ve Bener'in usta kaleminden çıkan birbirinden güzel öyküleri barındırmaktadır. "Kapan"ı okurken, Bener'in
Kapan
KapanVüs'at O. Bener · Yapı Kredi Yayınları · 2018725 okunma
""Kapaktaki yazar adının ne önemi var? Düşüncemizle, şu an olduğumuz noktadan üç bin yıl sonrasına gidelim. Bizim dönemimize ait kitapların acaba hangisi kalacak ve acaba hangi yazarların adı anımsanacak? Şöhretini koruyan kitaplar olacaktır, ama bunlar anonim yapıtlar olarak görülecektir, bizim için Gılgamış Destanı neyse onlar da öyle olacaktır; yazar olarak ünlerini koruyanlar da olacaktır elbette, ama Sokrates'in başına geldiği üzere, onların da yapıtları o güne ulaşamayacaktır; belki de canını kurtaran bütün kitaplar Homeros misali tek bir gizemli yazara mal edilecektir.."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.