Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Belirli bir konuda duyduğun ve gördüğün ya da yaşadığın gerçekleri söylemeyeceksin, toplumun değişmek isteyen değil de kalmak isteyen güdüleri içinde eriteceksin? Alttan alacaksın okura karşı, bu düzenin seçimlerindeki aday/seçmen ilişkileri gibi, öyle mi?
Sayfa 77 - Yapı Kredi Yayınları ~ Bir Soruşturmaya YanıtKitabı okudu
"İşte kuşlar da gitti." "Giderler, aldırma," dedim.
Sen olsan naparsın, gelirsin, gelirsin, her gün kovala­nırsan, ondan sonra da azıcık insanlık varsa içinde çeker gidersin, değil mi? Değil mi abi?" "Öyle," dedim. "İşte kuşlar da gitti." "Giderler, aldırma," dedim.
Reklam
Coşkun (Servis yapan garsona bakarak Saffet'e): Bu adamı sanki bir yerden tanıyorum. Sanki bu adam daha önce çok başka bir iş yapıyordu. (İçini çeker.) Son günlerde herkesi birbirine karıştırıyorum zaten. Saffet (Aldırışsız): Oyun yazmaktan olmuştur. Coşkun (Duymamış gibi): Belki de karıştırmıyorum. Belki de insanlar aynı oyunları oynuyorlar, hayatlarını birbirine benzer oyunlarla geçiriyorlar. Saffet: Ama biz başkayız, değil mi? Coşkun (Heyecanla): Evet, evet biz herkesten başkayız, öyle olmak zorundayız.
"Aile saadeti"
denilen şey, bazen, pek küçük meselelerden, na­sıl da, bütün değerini kaybediyor! Sekiz, dokuz senelik kansını bu geceki haliyle hiç görmediği muhakkak. Kadıncağızda ne hünerler varmış da "eskiden" meydana koyamıyormuş ... "Eskiden". Bu ke­ limeyi birkaç kere yüksek sesle, tükürür gibi tekrarladı. Eskiden zengin olduğu için, her aklına eseni yapabilirmiş de herkesler onu ayıplamazmış ... Ya şimdi? Şimdi ise, parası olmadığından, dünya­ nın en namuslu, en şerefli işine girmesi cinayet sayılıyor. Hala Ha­nım'ın muhterem kocasına, yani "Enişte Beyimize" ne demeli? Bu herif, hünkar yaveri iken Çiçekçi Sokağı'nda sarhoş olup külhan­ beylerinden dayak yemesiyle meşhur lbrahim Bey değil mi? Ken­disini eğer İngilizce bilmemiş olsa, yazıhanesine katip bile almaya­cak öyle mi? "Hay siz çok yaşayın, e mi Nermin?"
Unutmayın ki, gerçek ayrıntılardadır. Sizin dünyayı nasıl gördüğünüz ve bunun bir ressam olarak stilinizi ne kadar etkilediği önemli değildir; gerçek hep ayrıntılardadır. Tabii şeytan da oradadır… Herkes öyle diyor… Ama belki gerçek ve şeytan aynı anlamı taşıyan kelimelerdir. Yani, bu mümkün değil mi?
Sayfa 44 - Altın KitaplarKitabı okuyor
Sadık dostum murakami tarafından darp ediliyorum vol362748
“Normalde her yerde rastlanabilecek bir manzara değil mi?” “Evet, öyle.” “Fakat eğer yarından sonra bir daha asla göremeyeceğini bilirsen, senin için çok değerli bir manzara olur değil mi?”
Sayfa 351 - doğan kitapKitabı okuyor
Reklam
Sanki o kapılar yeniden açılabilirmiş gibi hissettir- mişti Clay ona. Sanki onu içeri alırsa sonunda yanma- yacakmış gibi. Çünkü bu adamda, onunla uyuşan bir şeyler vardı. Bu belki Clay'in onu kollarıyla sarması, belki de onunla olduğu zaman Julia'nın hissettikleriyle ilgiliydi; özgür. Julia, onunlayken özgür hissediyordu. Bu çok ama
Sayfa 168
Küçümseme değil,bilmiyorum dediğime inan ve anlat bana, allame nedir? Bunun bir berat'ı var mıdır? Bu nereden elde edilir?Fatih'in Karadeniz Kapısı medresesinden mi?Bizim Darülfünundan mı?Avrupa'dan mı? Koynunda böyle bir ilim belgesi olmayan bir kimse kendine nasıl allame dedittiriyor? Bizde halk o kadar saf,allamelerimiz o kadar cesur ki söylenen şeyde mana aramak kimsenin aklına gelmiyor. Birine allame,filozof,mütebahhir gibi bir lakap takınız. Bu ünvan derhal şehrin dört köşesinde kampana gibi çınlar ve öyle bir raddeye gelir ki bu vasfı herkesin ağzından işite işite o zavallı adam da kendisinin mütebahhir olduğuna inanmak zorunda kalır. Zannımca allameler,filozoflar bizde böyle yetişir.
“Kiraz ağacından yirmi altı metre uzaktayım. Ama küçük bir hile yaptım. Adımları saymaya, ağacı ve yuvarlak çiçekleri gerçekten görerek değil, geçen yıldan hatırladığım görüntüyü hatırlayarak başladım. Yine de sayılır, öyle değil mi?”
Sayfa 164 - Genç Timaş
Kıtlık onun kendi kafasında!..
Köylü de aç, öyle mi? Peki, ben aç değil miyim? Ha?.. Kardeşcik... Doğdum doğalı açım ben... Hem de hiçbir kanun maddesi söz etmez bundan... Ya!.. Köylü açmış... Niçin? Kıtlıktan mı? Kıtlık onun kendi kafasında!.. Tarladaki kıtlık sonra gelir, anladın mı?.. Niçin yabancı ülkelerde kıtlık olmuyor? Çünkü ordaki insanların kafası ense kaşımak değil, düşünmek için yaratılmış!.. Ya... Kardeşcik... Oradaki insanlar istediler mi bugünün yağmurunu yarına ertelerler. Güneş yakıcı olmaya başladı mı onu da bir bulutla örtüverirler. Ya biz? Biz ne yapıyoruz? Hiç!.. Neyse, canı cehenneme!..
Pdf
Reklam
“Yanlış,” dedim kendi kendime, “İrlanda resmi bize uymaz.” Türk milletinin bilmem nesi itibariyle değil, Müzeyyen itibariyle uymazdı. Bizim de buralarda kadınlarımız, icabında, ayıp, yasak, günah üçgeninde sıkıştırılmış vaziyetteydiler ama, Müzeyyen bu üçgeni yırtmış, yırtarken kendi kendine bir şeytan üçgeni yaratmış, arada bir, üçgenin kuyuya
"Bugünlerde pek çok insan yolunu kaybetmiş gibi. Öyle değil mi?"
... hoşgörünün de cılkı çıktı. Surat asmak hakkımız değil mi biraz da? Üstad İsmet Özel ne diyor: Surat Asmak Hakkımız diyor. Neyi Kaybettiğini Hatırla diyor. Ümmet parça parça olmuş. Millet gruplara ayrılmış. Kimi kardeşlerde öyle önyargılar, öyle cemaat taassupları var ki, konuşamıyoruz bile; ne acı!
Sayfa 181 - İz Yayınları
İnsan en azından kendisi için harekete geçmeli, öyle değil mi? Bulunmayı beklememeli.
"Sorun ne? "Seni kaybetmekten deli gibi korkuyor olmam en büyük sorun!" "Beni kaybetmekten ölesiye korkuyorsun demek?" "Öyle bir şey demedim." "Hayır, dedin." "Ölesiye demedim!" "Ölesiye değil mi?" "Ölesiye,"
Sayfa 35 - Drew, YeşilKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.