- KALP OKUMA VE CİN TESİRİ...
Sol göğsümün dört-beş parmak aşağısından başlayan ve termometre gibi yukarıya doğru yürüyen-inen, hafif hafif oynayan, bir tesir; sanki, vücudumun içinde minik bir karınca ve tesiri dış yüzden engellenemez. Sözkonusu tesir, o zaman bir CİN diye idrak ettiğim ve henüz frekans tesiri diye bilemediğim, aynı zamanda telkinle gerçekleştirilen, KALB OKUMA zannı uyandırılan bir oyuna dair. Herşeyin uryan bilinmesi gayesine matuf gösterilen bu oyun, –o zaman benim için gerçek!–, ödümü koparıyor. “Acaba ne olabilir?”... Merakınız gıcıklanıyor değil mi? Mukabil savunma sistemimle, geldikleri yoldan püskürttüğüm NYMPHALAR, bu işin zihne tesir şeklini işlediler. Gizli duyguların keşfine çalışmak, hırsızlık meselesine benzer; sadece hırsızlık yapmış olmak değil, öyle muamele görmek ve araştırılmak da yıpratır insanı. Hele asıl gaye bu ise. Bunun canhıraş karşılıklarını hem gerçek, hem kıyas olarak, kendi tarafındaki makam ve mansab sahibleri vesilesiyle gördü NYMPHALAR. Onların korkuları da onlar. KARTAL’dayız; KALB OKUMA, daha sonra göbek deliği hizasında sanki bir çizgi, aralıklarla konuşurken mütemadi sağdan sola giden bir tesirde, o çizginin altında veya üstünde mânâsı değişen bir konuşmaya eşlik eden oyuna dönüşüyor.
Temmuz 2012, TEVHİD - LA HÂVLE..., CİNLER - CİNLİKLER, İbda Yay.
Yüzümün yansısı bu. Yapacak işim olmadığı günlerde, onu seyreder dururum. Gördüğüm bu yüzden, hiçbir şey anlamıyorum. Başkalarının yüzleri bir anlam taşıyor. Benimki öyle değil. Güzel mi, yoksa çirkin mi; bunu bile söyleyemem. Çirkin galiba. Çünkü böyle olduğunu söylediler. Bana dokunan bu değil. Yüzüme böyle nitelikler verilebilmesine şaşıyorum aslında. Bir toprak parçasına, ya da bir kayaya güzel ya da çirkin demek gibi bir şey bu.
Reklam
– 2. Mektup
Ey Aziz, bu mektup, sana daha başka şeyler anlatacak… Seni amele ve cihada teşvik edecek… Oku, anla ve gereğini yapmaya gayret et…
ADEM Mİ ADEMLER Mİ?
İnsanlık aleminin başlangıcında sahnede sadece Adem ve Havva olunca, insan düşünmeden edemez tabi: “O zaman insanlar nasıl çoğaldı peki?” Şöyle anlattılar, yazdılar çizdiler din adamları,
Bana gelince öyle, sana gelince, şahikalarda sallanan namus bayrağısın sen. Erkeksin çünkü. Değil mi Samim Bey? Siz de aynı fikirdesiniz, değil mi? Hayır, siz daha mahirsiniz, kelimelerin dar angajmanları* içine girmemek için, susuyorsunuz...
Sayfa 8 - Ötüken yayınları, 3.Bölüm , 3
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.