Sol göğsümün dört-beş parmak aşağısından başlayan ve termometre gibi yukarıya doğru yürüyen-inen, hafif hafif oynayan, bir tesir; sanki, vücudumun içinde minik bir karınca ve tesiri dış yüzden engellenemez. Sözkonusu tesir, o zaman bir CİN diye idrak ettiğim ve henüz frekans tesiri diye bilemediğim, aynı zamanda telkinle gerçekleştirilen, KALB OKUMA zannı uyandırılan bir oyuna dair. Herşeyin uryan bilinmesi gayesine matuf gösterilen bu oyun, –o zaman benim için gerçek!–, ödümü koparıyor. “Acaba ne olabilir?”... Merakınız gıcıklanıyor değil mi? Mukabil savunma sistemimle, geldikleri yoldan püskürttüğüm NYMPHALAR, bu işin zihne tesir şeklini işlediler. Gizli duyguların keşfine çalışmak, hırsızlık meselesine benzer; sadece hırsızlık yapmış olmak değil, öyle muamele görmek ve araştırılmak da yıpratır insanı. Hele asıl
gaye bu ise. Bunun canhıraş karşılıklarını hem gerçek, hem kıyas olarak, kendi tarafındaki makam ve mansab sahibleri vesilesiyle gördü NYMPHALAR. Onların korkuları da onlar. KARTAL’dayız; KALB OKUMA, daha sonra göbek deliği hizasında sanki bir çizgi, aralıklarla konuşurken mütemadi sağdan sola giden bir tesirde, o çizginin altında veya üstünde mânâsı değişen bir konuşmaya eşlik eden oyuna dönüşüyor.
Temmuz 2012, TEVHİD - LA HÂVLE..., CİNLER - CİNLİKLER, İbda Yay.