Öyle görünüyor ki, yaşadığımız sürece bilgeliğe en yakın olabileceğimiz an, bedenimizle, çok gerekli durumlar dışın da, ilgilenmediğimiz, bedensel hazlar ve onun görünümü tarafından yönlendirilmediğimiz, tanrının kendisi bizleri ondan ayırana kadar ondan uzak durduğumuz anlardır. Böylece bedenin zayıflıklarından sıyrılmış ve arınmış birer ruh olarak muhtemelen aynı türden insanlarla birarada olacağız ve öz benliğimiz aracılığıyla her şeyi olduğu gibi göreceğiz. Ve işte gerçek olan da herhalde bundan başka bir şey değildir.
"Kaygının ötesinde, coşkunun ötesinde, can sıkıntısının ötesinde bir yaşam biçimi. Köksüzlüğe, kişinin kendini kabullenmesine ve hiç eksilmeyen bir meraka dayanan mutlak bir tarafsızlık ve mutlak bir denge. Bu tavrı benimsemek, her şeye sanki ilk kez görüyormuşum gibi merakla bakmak giderek daha kolay görünüyor. Çevreni saran her şeyin gizemini bu yolla keşfediyorsun. Böyle düşünüyordum, hâlâ da öyle düşünüyorum, en ufak şeye bile değer vermeye hazırım."
Reklam
Kısacası biz personaya, yani karşımızdakinin bize gösterdiği maskeye bakıyoruz ve maskeyi kaldırıp arkasındaki kişiyi göremiyoruz Ancak o kişiye odaklandığımızda bunu yapabiliriz. Fakat öyle görünüyor ki gerek kendimizi gerekse diğer insanları olduğu gibi tanımaktan korkuyoruz.
Sayfa 78 - Say Yayınları 5.Baskı
440 syf.
·
Not rated
Kitabın orjinal adı “The Schopeanhauer Cure” olmasına rağmen dikkat çeksin diye Türkçesine “Bugünü Yaşama Arzusu” büyük puntolarla eklenmiş. Bence bu isim kitabın içeriği hakkında biraz alakasız bir önyargıya neden oluyor. Ben kitabı satın alırken; yaşam enerjisini yükseltmeyi vaadeden ufak ipuçları içeren bir kişisel gelişim kitabı gibi bir yargı
Bugünü Yaşama Arzusu
Bugünü Yaşama ArzusuIrvin D. Yalom · Pegasus Yayınları · 20173,327 okunma
“Alec ve Magnus’tan haber aldın mı?” diye sordu. “İyi zaman geçiriyorlar mıymış?” “Öyle görünüyor,” dedi Jace ve cebinden telefonunu çıkarıp uzattı. “Alec bana can sıkıcı fotoğraflar yollayıp duruyor. Altına da sürekli ‘Keşke burada olsaydın, hayır, dalga geçiyorum,’ gibi laflar yazıyor.” “Onu suçlayamazsın. Bunun romantik bir kaçamak olması gerekiyor.”
öyle bir hâle gelmişiz ki gerçek “canlı hayat” bize âdeta bir iş, bir ödev gibi görünüyor; onu kitaptan öğrenmeyi yeğliyoruz. peki neden bazen telaşa kapılır; kimi kaprisler, çılgınlıklar yaparız? istediğimiz nedir? bunu kendimiz de bilmeyiz. kaprislerimiz, isteklerimiz yerine gelse bundan ilk biz zararlı çıkarız.
Reklam
Şu ana dek kendimi anlamış değilim! Bütün bunlar bir rüya gibi geçti... şiddetli ve samimi olan tutkum bile geçti... peki tutkum nereye gitti?Bazen aklıma bir düşünce geliyor: "Acaba o zamanlar aklımı mı kaçırmıştım, aslında bir akıl hastanesinde miydim?Belki de hâlâ oradayım, belki de bütün bunlar sadece bana olmuş gibi göründü, belki de hâlâ öyle görünüyor...
Sayfa 119Kitabı okudu
"Sizi en yakın çalışma arkadaşınızla tanıştırayım: Sanem Hanım." Sanem Hanım. Sanem. Evlen benimle Sanem. Kadınım ol benim. Yaşadığım tüm acıları, yaptığım bütün kötülükleri, pişmanlıklarımı, hatalarımı akla. Başına çiçekten taçlar yapayım, sana şiirler yazayım, seni her gece masallar anlatarak uyutayım. Bazı akşamlar DVD'de film
Tıpkı hiçbir yere kaçamayan denek hayvanları gibi,insanlar da sağlığa zararlı yaşam tarzları ve duygusal kalıplar içerisine hapsediyor kendisini.Öyle görünüyor ki,ekonomik kalkınma seviyesi ne kadar yüksek olursa,duygusal gerçekliklerimize karşı daha çok uyutuluyoruz.
Bizim şeriattan (naklen) âlemin varoluşu (hususunda) Söylediğimiz zâhir(î görüşler)i filozoflardan bir grup da söylemişlerdir. Öyle görünüyor ki: Bu (zor) mes'elelerin te'vîlinde ihtilafa düşenler; ya isabet edip mükâfat kazanmışlardır veya hatâ edip ma'zûr sayılmışlardır. Zîrâ bir şeyin, nefiste (zihinde) yer eden bir delîle dayanılarak tasdiki (olumlanması) ihtiyarî değil, zorunludur. Demek istiyorum ki; bizim onu doğrulayıp doğrula- mama konusunda -ayağa kalkıp kalkmamak (konusundaki) gibi- bir seçeneğimiz yoktur.
Sayfa 109Kitabı okudu
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.