Karşındakini yargılamayı bırakırsan ‘bana zarar verdi’ yargısından kurtulursun. ‘Bana zarar verdi’ yargısından kurtulursan zarar dediğin şeyden de kurtulmuş olursun. İyi de ben güçlü filan değilim ki! Böyle vir vir vir konuştuğuma bakma. İnsan başka çaresi olmayınca öyleymiş gibi yapıyor.” “Bazen insan, konuştuğu kişi daha ağzını açmadan neler
“Nereden buldun, söyle bakalım?” Ben: “Evi kiraya verdim.” Hemşire: “Kime?” Ben: “Hasebi nesebitahkik edecekdeğilim ya? İşte öyle bir adama…”
Reklam
"Her zaman parla Ponyboy. Altın gibi parla..." İnsanlar öldükleri zaman huzur içinde uyuyormuş gibi görünüyor derler ya, öyle olmuyor işte. Johnny bayağı bayağı ölmüş gibi duruyordu. Ateşi sönmüş bir mum gibi.
Sayfa 170Kitabı okudu
Hayatın Anlamı
2.kısım Anlam sorunu Hayatın anlamı nedir?" sorusu neredeyse her sözcüğü so- runsal olan ender sorulardan biridir. Bu, son sözcük için de ge- çerlidir, çünkü dünya genelinde dini inancı olan sayısız insan için hayatın anlamı bir "ne?" değil, "kim?" sorusudur. Kendini işine adamış bir Nazi, Adolf Hitler'in
öyle işte...
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı? der Victor Hugo... Ağlamak özeldir gülmek ise güzel. Biz insanlar öyle algılama şeklimiz var ki güleni mutlu, ağlayanı üzgün biliriz. Oysa o kadar yanlış ki, çok insan vardır gülen ama içinde fırtınalar kopan. Gülmeyi herkes sahiplenir çünkü gülmek güçlü olmak, hayata kafa tutmaktır. Ama ağlamak zayıflık, güçsüzlük, vazgeçmek demektir bizim için. Bizler çok değişik varlıklarız duygudan duyguya geçiş yapıyoruz. Bir bakmışsın gülüyor bir bakmışsın ağlıyoruz. Ağlamak ve gülmek bir ikilidir tıpkı dünyadaki diğer zıtlıklar gibi. Ne kadar zıt olsalarda birbirini tamamlarlar. Gülmek ne kadar iyiyse ağlamakta o kadar iyi. Çünkü ağlayan bir insan gülmenin kıymetini daha iyi anlayabilir. Ağlamak özeldir gülmek ise güzel fakat biliyorsan değerini.
120 syf.
8/10 puan verdi
Fransa’nın kırsal bir bölgesinde yaşayan bir ailenin üçüncü çocuklarının engelli doğmasıyla ailenin diğer fertlerinin hayatlarının nasıl etkilendiğini ve ailenin zaman içindeki değişimini anlatan etkileyici bir novella Taşların Anlattığı. Başlamadan önce, engelli bir çocuk ve kardeş sahibi olmak, bununla yaşamak ve gündelik hayatı sürdürmekle
Taşların Anlattığı
Taşların AnlattığıClara Dupont · İletişim Yayınları · 20243 okunma
Reklam
Çoğullama
I Biz kadınız, bilmeden seviyoruz bu kedileri Seviyoruz, bir sevilme içgüdüsüyle Bu bizim yüzümüzde ufacık çizgiler oluyor —acaba! Evet, çok değil, konuşurken düzeltiyoruz Orayı burayı topluyoruz, yeriyse çocuklarımızı öpüyoruz Ama biliyorsunuz ki gene de Hepimiz, işte hepimiz Bitmenin, tükenmenin yorgunluğu içinde. Gözler mi? tavana dikili;
"Kendimi özlüyorum, başka bir şeyi değil... Gülüp geçtiğim zamanları, herhangi bir şeyi kafaya takmamayı, şarkıların sözlerine odaklanmadığım zamanları özlüyorum.." Öyle İşte... Alıntı
Namazın Yerine Başka Hayırlar Yapılsa Olmaz mı?
Trafik polisleri tarafından kendisinden sürücü belgesi istenen kişinin, sürücü belgesi yerine okul diplomasını ya da kredi kartını göstermesi ne derece geçersiz, gülünç ve saçmalık ise, Allah’ın (c.c.) “Namaz kıl” emrine karşı “Ben namaz kılmam ama, onun yerine başka hayırlar yaparım.” demeye kalkışması, daha geçersiz, daha gülünç ve daha saçmalıktır. Çünkü namaz, imanın alâmeti ve dinin direğidir. Dinin direğini yıkan yani beş vakit namazı terk eden kişinin, kendi nefsinin isteği doğrultusunda bazı hayırlı şeyleri yapmakla övünmesi ve onlara güvenmesi akıl ve mantıkla bağdaşmadığı gibi, dînî açıdan da geçersizdir. Yüce Allah buyuruyor: Onların (peygamberlerin) peşinden öyle (kötü) bir nesil geldi ki, namazı terk ettiler ve şehvetlerine tâbi oldular. İşte onlar azgınlıklarının cezasını ileride (gayya’da) çekecekler. (Meryem, 59)
Sayfa 75 - Ahmet Tomor - 23. Baskı, Adapazarı 2022Kitabı okuyor
Hafifçe başını salladı. “Evet, öyle yaptın” dedi. “Sen söndürdün. Yerde su vardı, bir de kova.” Kütüphaneci bunu inkâr etmedi. “Kitapların bu kadar kolay alev alacağını sanmazdım. Yoksa bir parça gazete mi aldılar veya katalog ya da eski bir dosya? Belli ki yanıcı bir şey almışlardı. Bütün o duman, korkunçtu. İçeri girdiğim anda boğulur gibi
Reklam
VAROLUŞSAL BUNALIM
Terkedilmiş bir binasın sen, Hepimiz yorgunuz, Hepimiz hâlsiziz. Sende burada, Oturup bir sigara tüttürsen zaman bitmez. Beynimiz uyuştu, Kalabalığı, gürültüyü kaldırmadı kafamız.
112 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
13 saatte okudu
Dede ve torunu Melek bir yolculuk yapar. Bu yolculuk mezarlığa kadar gider. Kimin mezarına? Bilge birisinin mezarina. Peki kim bu Bilge? İşte yolculuk dedenin Bilgeyi anlatması ve Meleğin güzel sorulari ile ilerler. Dede, torununa Bilge ile ilgili çok güzel bilgiler verir. Öyle bir Bilge ki; hep gülümser, herkese selam verir, kalbini kırana önce kendi adım atar, başkalarının dertlerini dert edinir ve nice güzel anılar... Çocuk kitabı alanında böyle bir tarz pek yaygın değil. O yüzden de pek kıymetli ve özel olduğunu düşünüyorum. Ayrıca çocuk seviyesine gayet güzel inilmis o yüzden 8 yaştan itibaren okunabilir. Çizimlerlede desteklenen bir çırpıda okunan akıcı bir dil mevcut. Kitap bize Hacıveyiszsde Mustafa Kurucu'yu anlatıyor. Kendim zamanında Ali Ulvi Kurucu'nin hatıratını okumuştum. O günlerime götürdü beni. Yazar kitabın sonunda bir not düşmüş. Buda niyetinin güzelliğine delildir. Onuda yazıp sizi kitapla bırakıyorum ;) ***Son sözüm şudur: Bilgemizi ve binlerce bilgeyi evrensel sanat-edebiyat dilinin konusu yapmanın yollarını aramalıyız. Dünyadaki bütün insanların göz bebeklerinde parlayacak bir ateş yakmalıyız. Bilgelerin mesajı evrenseldi. Bizim anlatım dilimizde öyle olmalı.
Bilgenin Gölgesi
Bilgenin GölgesiAbdullah Harmancı · BEYAZ BULUT · 202138 okunma
Atatürk inanıyordu ki, modern millet kavramı bugün cihanşümul medeniyetin temel taşıdır ve insanlık cihanşümul bir medeniyete sahip milletlerin ahenkli bir topluluğu olmaya doğru gitmektedir. Atatürk bu yüksek insanlık idealini tam bir açıklıkla ifade etmiştir: “Beşeriyetin hepsini bir vücut ve bir milleti, bunun bir uzvu addetmek icabeder."
İnsan, Yüce Allah'tan (azze ve celle) gelen tüm haberleri tasdikinin gereği olarak, ona karşı sonsuz güven duyup onu savunmalı ve bu yolda çaba harcayıp cihad etmelidir. Öyle ki, kalbinde Yüce Allah'ın (azze ve celle) ve Rasulünün (sallallahu aleyhi ve sellem) haberlerini tasdik noktasında en ufak bir şüphe kalmasın. İşte kul bu şekilde şüphelerden arındıktan sonra, Yüce Allah'a (azze ve celle) ve Rasulüne dil uzatmaya yeltenenlere, onlardan gelenleri inkar edenlere karşı mücadele eder ve Allah ve Rasulünün savunucusu durumuna gelir. Bu saldıranlar ister Allah'ın (azze ve celle) dininde bulunmayan bir şeyi sokanlar olsun, isterse Müslümanların kalplerine şüphe atıp bu suretle fitne ve şaşırtma ortamı yaratma gayesine matuf faaliyet lerde bulunanlar olsun, hiç fark etmez.
Sayfa 16 - Beka YayınlarıKitabı okuyor
Vallahi ben şimdi kendimi gaflet uykusuna dalmış bir cemaat içinde görüyorum!
Hz. Ali (radıyallahu anh] bir gün Küfe'de sabah namazını kılmıştı. Mübarek yüzünde hüzünlü olduğunu gösteren belirtiler vardı. Yanında bulunanlara dedi ki: "Ben Hz. Muhammed'in (sallallahu aleyhi vesellem) ashabını gördüm. Şimdi onlara benzeyen hiç kimse göremiyorum. Onlar geceleri sabahlara kadar namaz kılar, Kur'an okurlardı. Kâh ayakta durarak, kâh alınlarını yerlere koyarak iba- dette bulunurlardı. Sabah olunca da Cenâb-ı Hakk'ı zikre- derlerdi. Nasıl ki rüzgârlı bir günde ağaçlar kendi iradeleri olmaksızın her tarafa sallanır titrer dururlarsa işte onlar da öyle titrerlerdi. Gözlerinden dökülen yaşlar elbiselerini ıslatırdı. Vallahi ben şimdi kendimi gaflet uykusuna dalmış bir cemaat içinde görüyorum!..."
Sayfa 128
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.