Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğüsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?
Sayfa 41 - Yapı kredi yayınlarıKitabı okudu
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi.Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı?Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat,daha makul değil miydi?
Reklam
İnsanlar, genel kabul gördüğüne inandırıldıkları bir fikri ne kadar saçma olursa olsun, kolayca benimserler. Emsal, hem düşüncelerini hem de eylemlerini etkiler. Çoban nereye götürürse oraya giden koyunlar gibidirler: Onlar için ölmek düşünmekten daha kolaydır. Bir düşüncenin yaygınlığının bu kadar etkili olması çok gariptir, çünkü aslında kendilerine bakarak, böyle bir fikrin nasıl hiç akıl yürütmeden ve yalnızca örneği taklit ederek kabullenildiğini görebilirlerdi. Ama göremezler, çünkü kendini tanıma onlarda tamamen eksiktir.
Bu kadar büyük bir saadetin böyle kolayca gelivermesi tabii değildi.
"Bu 'cennet' kavramının son derece bileşik bir tasavvur olduğunu kolayca görebiliriz. Birkaç örnek sayalım istersen: 'Cennetin' 'incilerle süslü bir kapısı' vardır, 'altından yollar', 'meleklerden ordular' bulunur orada. Vesaire. Ama daha her şeyi tek tek bileşenlerine ayırmadık. Çünkü 'incili kapı', 'altın yol', 'melek ordusu' kavramlannın kendileri de bileşiktir. Ancak cennet hakkındaki bileşik tasavvurumuzun 'inci', 'kapı', 'yol', 'altın', 'beyazlar giyinmiş varlık' ve 'kanat' gibi basit tasavvurlardan oluştuğunu bulduktan sonra, herhangi bir zaman bunlara karşılık düşen 'basit izlenimler' edinmiş olup olmadığımızı sormaya sıra gelir." ''Ve edindik tabii. Ama öyleyse bütün bu basit izlenimleri birbirine tutturup bir hayal oluşturcluk demektir." "Evet, aynen böyle. Çünkü biz insanlar rüya görürken de makas ve tutkal kullanırız. Ama Hume'un vurguladığı, rüyada gördüğümüz her şeyin bir zamanlar bilincimize basit izlenimler halinde ulaşmış olduğudur. Hiç altın görmemiş biri altın bir yol tasavvur edemez."
Sofie'nin Dünyası
Sofie'nin Dünyası
Bir itirafta bulunacağım. Take'yi seviyorum. En başından beri seviyordum onu. Problem Mabo değildi. Bir şekilde Take'yi unutmak için, Mabo ile yakınlaşmak istedim sadece. Mabo'yu sevmeye çalışsam da nedense yapamadım. Sana yolladığım mektuplarda da sadece Mabo'nun cazibesinden bahsedip, Take hakkında kötü şeyler yazdım ama bunu, seni kandırmak için yapmadım. Böyle yazarak kalbimdeki duyguları silmek istedim. Anlayacağın yeni ben, Take'yi düşündüğünde vücudunda bir ağırlık hissediyor ve kanatlarını kaybediyor. Aynı bir domuzun kuyruğu gibi sıkıcı birisine dönüşmekten endişe duyuyor. Bir şekilde, bu yeni adamın yüzünde duygular kolayca şekillenebiliyor. Take'ye karşı kayıtsız kalmak istiyor. Kendimi ve yüreğimi; Take'nin yalnızca iyi bir insan olduğunu, onun büyük bir çipuraya benzediğini ve alışverişte kötü olduğunu söyleyerek avuttum. Onu, sürekli aşağılamaya çalıştım. Yaşadığım ızdırabın boyutunu biraz anlamaya çalış lütfen.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 961 ile 970 arasındakiler gösteriliyor.