Bana öyle geliyor ki arkadaşımız biz kadınların hürriyetleri üzerinde yeteri kadar durmadı. Birtakım büyük gerçekler söyledi ama ne de olsa bir erkek ve düşünceleri de yalnız erkekleri ilgilendirir gibi. Nasıl ki her erkeğin hoşuna giden her kadına sahip olmak hürriyetinden bahsetti, fakat kadınların hoşlarına giden erkeklere sahip olmak konusuna dokunmadı. Şurasını kabul etmeli ki erkekler, dinlere, ahlak kurallarına ve kanunlara rağmen birtakım hilelere başvurarak bu hürriyetleri pekâlâ da kullanabiliyorlar. Biz kadınlar için böylesi çok güç ve tehlikelidir. Mesela fahişeler pis ve iğrenç de olsalar, parasını veren müşteriyi kabul zorundadırlar ve aksine hoşlandıkları erkeklere para verirler. Genç kızlar birden fazla koca alamıyorlar, evli kadınlar üç, dört âşığı, o da ne zorluklarla, hatta çoğu zaman hayatları pahasına ancak idare edebiliyorlar. Çirkin ve yaşlı kadınlar, doğal gereksinimlerini yatıştırmak için sevişmek hakkına sahip olamayacaklar mı? Bu, erkek kadın ayırımına bir son vermeli, bitirmeliyiz. Bu ancak bizim zaferimizle olacaktır. Arkadaşımızın açıkça sayıp döktüğü erkek hakları yanında biz de kadın haklarını istiyoruz. Bu haklar üçtür: Serbestçe sevişme, gündelik ihanet, çocuk düşürme.
Ne yazık ki herkes 'Haldun Taner' okuyacak kadar şanslı değildir.
Evet! Değerli dostlarım, hayatta çoğu zaman 'şanslı' olduğumuzu düşünüyoruz
öyle değil mi?
Belki de sadece bir Haldun Taner kitabı ile tanışmamız gerekir... daha önce ne kadar 'şanssız' olduğumuzu idrak edebilmek için!
İnsan, Haldun Taner'i okuyunca, onu tanımadan önceki yılların boşluğuna hayıflanıyor; ne kadar şanssız
Başörtüsü ile ilgili herkesin bir örtünüş hikâyesi ve daha sonrasında yaşadığı müsbet ya da menfî hadiseler vardır. Kızım, başını henüz birinci sınıfa giderken örtmüştü. Yedi-sekiz yaşlarındaydı. Fırfırlı, süslü, güzel ve küçük başörtüleri vardı. Büyük, küçük herkesin ifadesi ile, başörtüsü çok yakışıyordu ona. Bazı büyük hanımlar, “Böyle güzel
BAYAN SENİNKİ
Herkesi Merhabalar...
Aman Allah'im ben ne okudum böyle dediğim bir kitap ile geldim.
Yayinevi yine yapmış yapacağını ve bir oturuşta okuyup bitirmeden elden bırakılmayan bir kitaba daha imza atmış.
İyi ki de atmış.
Değişik konular ,içerikler akıl almaz psikopatlar okumak iyi geldi.
Tabi bunun başka ismi olabilir ama
Her daim pratik insanların eksikliğinden yakınılır… Derler ki: Birçok siyasi, birçok general bulunur… Kurumların yöneticilere ihtiyacı olsa, istenilen miktar ne kadar olursa olsun, her çeşidinden derhal bulunabilir. Fakat pratik insanlara gelince, onlara hiç rastlanamaz da, bu gibilere hiç rastlanmadığından şikâyet edilir hep. Bazen daha da ileri