Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Nasıl ki bir kitap -bahusus öyle bir kitap ki, her kelimesi içinde küçük kalemle bir kitap yazılmış, her harfi içinde ince kalem ile muntazam bir kaside yazılmış kâtipsiz olmak son derece muhaldir. Öyle de, şu kâinat, nakkaşsız olmak son derece muhal ender muhaldir. Zira bu kâinat öyle bir kitaptır ki, her sahifesi çok kitapları tazammun eder. Hattâ, her kelimesi içinde bir kitap vardır. Her bir harfi içinde bir kaside vardır. Yeryüzü bir sahifedir, ne kadar kitap içinde var. Bir ağaç bir kelimedir, ne kadar sahifesi vardur. Bir meyve bir harf; bir çekirdek bir noktadır. O noktada koca bir ağacın programı, fihristesi var. işte böyle bir kitap, evsaf-ı celal ve cemale, nihayetsiz kudret ve hikmete malik bir Zat-ı Zülcelâlin nakş-ı kalem-i kudreti olabilir, Demek, âlemin şuhûduyla bu iman lâzım gelir; illâki dalaletten sarhoş olmuş ola...
açı Gökkuşakları aslında tam bir çember şeklindedir ama biz yer yüzeyinden baktığımızda yarım olarak görürüz, yarım olduğuna inanırız. Yüksek bir dağın tepesinden ya da uçakla gökyüzünden baktığımızda tam bir çember şeklinde göreceğiz gökkuşağını. O an, gerçekle yüzleştiğimiz an... Bildiğimizin bakış açımıza göre değiştiğini fark ettiğimiz an... Duyduğumuza değil gördüğümüze inanıyoruz ya hani... Bazen gördüğümüzü de sorgulamamız, bakış açımızı değiştirip bir de öyle bakmamız lazım. Bir bakmışsın, yarım gördüğün tam, tam gördüğün yarım olmuş.
Reklam
"Bazen çok daralıyorum. Sanki bütün yapı darmadağın olmuş. Çekim gücüyle artık bağın kalmamış, uzayıp kapkara boşluğunda tek başına savruluyormuşsun gibi bir duygu. Hangi yöne gittiğimi bile bilmiyormuşum gibi" "Kayıp bir Sputnik gibi mi?" "Öyle de denebilir."
Sen öyle bir dolunaysın ki, güneş bile sana kul olmuş; sana kul olalı da parlak bir hale gelmiş... parlak güneş ve ay, senin yüzünün zıyasından ziyalanmış.
Bir mevsimi baharına geldik ki âlemin. Bülbül hamûş havz tehî gülsitân harab. Artık dünyanın öyle bir bahar mevsimine vardık ki: Bülbül susmuş, havuz tenha, gül bahçesi harap olmuş.
Atalarımızın, insanları ağaç ve bitki sevgisine teşvik için dal kıranın baş kesmiş kadar suçlu olduğunu belirtmeleri, eskiden beri Türk-İslâm töresinde ağaç ve bitki hukukunun derinliğini gösterir. Fatih'e atfedilen "Ormanlarımdan bir dal kesenin başını keserim." sözü de bu anlayışın tezahürüdür. Ne ki, bizler "Dal kıran baş keser." sözünü "Ali kıran baş kesen" yapıp Anadolu'yu ağaçsız, bitkisiz bırakmışız. Doğu ve Güneydoğu'da bir tek yaprak olmaksızın uzayıp giden bozkırlar, bir milli ayıp değil de nedir? Devleti bir kalem geçelim, peki, bölge insanının ağaç sevgisi bu kadar mı azalmıştır?!.. Eğer öyle ise elbette "Dalı kıran başı keser." sözü "Ali kıran baş kesen"e dönüşmekte gecikmeyecektir. Çare, belki de bu sözü "Dalı kıranın başı kesilir" şekline dönüştürmekten geçiyor. Ağaç dikmek geleneğini yitireli çok olmuş; bari ağaç katlinin önüne geçilebilse!..
Reklam
Kendi hayatı yanında insan hayatinin nelerle dolu olduğu düşüncesi bütün çıplaklığıyla karşısına dikilince, içinde birikmiş meseleler uyanıp, karanlk bir harabeye giren gün ışığının ansızn ürküttüğü kuşlar gibi uçuşmaya başlayınca, llya llyiç'i bir korku sardı. Yarm kalmış bir adam olduğunu, ruh güclerinin gelişmeden kaldığını, hayatına bir ağırlığın çöktüğünü düşündükçe içi parçalanıyordu. Başkalarının zengin, hareketli hayatını kıskanıyor; kendi hayatının yolunu ağır bir kaya parçasıyla tıkanmış, daracık, zavallı bir keçiyolu gibi görüyordu. içinde, hiç uyanmadan kalmış, biraz kurcalanmış, fakat hiçbiri sonuna kadar işlenmemiş birçok yetenek olduğunu acı acı seziyordu. İçi yanarak anlıyordu ki onda gömülü kalmış iyi ve güzel bir seyler vardi; belki çoktan ölmüş ya da bir dağın derinliklerindeki altin gibi saklı kalmış olan bu hazine çoktan meydana çıkmış olmalıydi. Ama öyle derinlerde kalmış, üzerine öyle pislikler yığılmıştı ki...
Hafızası insanın düşmanıdır. Unuttum, kurtuldum sanırsın ama öyle bir şey yok. Yasanmıştan kurtulmak yok. Toprağa girene kadar takip eder seni olmuş olan.
Bir kez daha, anlayamadığım bir gerçekle karşı karşıya kaldım. Kendimi yok olmuş sandım, ümitsizliğin en son noktasına vardım sandım ve her şeyden feragat ettiğimde ise huzura erdim. Bana öyle geliyor ki böyle zamanlarda insan kendini keşfeder ve kendi kendisinin dostu olur. İçimizde hangi önemli ihtiyacı karşıladığını bilmediğimiz bir bütünlük duygusuna artık hiçbir şey galip gelemez. Macera peşinde kendini harap eden Bonnafous sanırım bu dinginliğe erişti. Guillaumet de karda aynı dinginliğe ermişti. Boğazıma kadar kuma gömülü halde susuzluktan yavaş yavaş boğulurken yıldızlar altında sınırsız bir sıcaklık hissettiğim o anları nasıl unutabilirim? İçimizde böylesi bir kurtuluş hissini nasıl sürdürebiliriz? Çok iyi bldiğimiz gibi, şu insanoğlunun her şeyi bir tuhaftır. Bir şeyler kazanması için imkan verilse insan uyuya kalır, zafer kazanan fatih, gevşer, cömert zengin olsa perişan olur. İnsanları yetiştirmeyi isteyen siyasi doktrinlerin ne tür bir insan yetiştireceği önceden bilinmediği sürece bu doktrinler ne işe yarar ki? Ortaya nasıl biri çıkacak? Biz besiye çekilen hayvan sürüsü değiliz ve yoksul bir Pascal'ın dünyaya girişi, isimsiz birkaç zenginin dünyaya gelişinden daha ağır basar. Esas olanı önceden göremeyiz. Her birimiz hiç ummadığımız bir şeylerde dünyanın en büyük sevinçlerini yaşamışızdır. Bunlar içimize öyle bir özlem bırakmışlar ki acılarımızdan meydana gelmişlerse eğer, o acıları bile arar olmuşuzdur...
Sayfa 154Kitabı okudu
Param yok. Parasız adamı hangi kadın ister? Bütün kadınların dini imanı para olmuş. Gerçi erkeklerin de öyle. Herkes para peşinde.
Reklam
... hoşgörünün de cılkı çıktı. Surat asmak hakkımız değil mi biraz da? Üstad İsmet Özel ne diyor: Surat Asmak Hakkımız diyor. Neyi Kaybettiğini Hatırla diyor. Ümmet parça parça olmuş. Millet gruplara ayrılmış. Kimi kardeşlerde öyle önyargılar, öyle cemaat taassupları var ki, konuşamıyoruz bile; ne acı!
Sayfa 181 - İz Yayınları
Anaksimandros'un evrim görüşü
Yaşam denizden gelmektedir, ve hayvanların şimdiki şekilleri çevreye uyarlanma aracılığıyla evrimlenmiştir. Anaksimander insanın kökenine ilişkin akıllıca bir tahminde bulunmaktadır. '... daha öte demektedir ki başlangıçta insan başka bir türün hayvanlarından doğmuştu, çünkü öteki hayvanlar kendileri için kolaylıkla besin bulurlarken, yalnızca insan uzun bir emzirme dönemine gereksinmektedir, öyle ki eğer başlangıçta şimdi olduğu gibi olmuş olsaydı hiçbir zaman sağ kalamazdı.'
Sayfa 26 - İdea Yayınları - çev. Aziz YardımlıKitabı okuyor
"Seni istiyorum," diye mırıldandı Clay. Hamle sı- rasının Clay'a dönmesinin ne kadar zor olduğunu bil- diği için sırıttı Julia. Ama yine de pes etmeye hazır değildi. Clay'in, onu çaresizce, korkunç bir şekilde arzulamasına ihtiyacı vardı. "Sanırım, gerçekten güzellikle sorman gerekebi- lir," dedi onun hayalarırı
Sayfa 141
Nemli bir havlunun yere bırakılışı gibi Çöker bir iskemleye sonra - Çoğu zaman böyle yapar - Sokağa bakar aralıksız Öyle bakar ki, sokakta bir şeyler olmuş, sanırsınız Sanki bir cinayet işlenmiş, biri parasını çarptırmış Ya da terkedilmiş bir kadın yakalamış kocasını Bağırıp çağırıyordur gebe karnını göstererek Nerdeyse Hani nerdeyse polisler gelecek - Gerçi her türlü olaya tanığızdır bu sokakta - Oysa işte Ruhi Bey Görerek bakmıyordur ki bir şeyler anlasanız.
Sayfa 75 - Koza Yayınları
Dün gece saat onda evine giden Salih'in kolu, sarhoş Yu­nan erlerine dokunmuş, üstüne atılıp döğmeğe başlamışlar. Po­lis araya girmek isteyince Yunanlılar tabancalarını ateşlemişler, 640 numaralı polis Hasan Efendi böğründen vurularak ölmüş. Katil, Osmanlı tebaasından Tanaş oğlu Dimitri yakalanmışsa da Yunanlılar gelip müdüriyetten almış götürmüşler. "Ölen polisin ailesine hükümetçe 20 lira yardım yapılacağı haber alınmış! "Yirmi lira ... Bu kadar ucuzladı mı Türk canı? Kaç çuval kömür alınır yirmi lirayla, kaç ekmek alınır? Geçende yirmi para zam edildi, 17 kuruş oldu ekmek. .. Yapılan yardım 120 ek­ mek!. .. Ailesi beş nüfusluysa ... Günde birer ekmekten 24 günlük yavan ekmek parası. .. Evet, şaşılacak kadar ucuzladık aziz komu­ tanım, 'ciğeri metelik etmez' derler ya, işte öyle olduk! yuh bize!
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.