Hpv olma !!!
Merhaba arkadaşlar bu platformda az denemeyecek kadar kadın var ve bu konuda fikrimi sunmak istiyorum. Öncelikle yeni popüler aşımız Hpv birşey bedava ve zorla yaptırılıyorsa bunda birşey arayın bir defa . İkincisi covit aşısı olanlar covit geçirdi ve ölen yine öldü bu topluma korku salıyolar hemen aşıya koşuyorsunuz biz kadare inanmadık mı nedir
“...Öyle ya, belki yalnızca mutluluğu sevmiyordur insan? Belki aynı ölçüde acıyıda seviyordur? Belki acı da mutluluk kadar çıkarınadır?”
Reklam
Yüzünde gördüm onu. Gerçekte olan biten, çoğu kez bu değildir, öyle değil mi? En azından, benim için değildir. İnsanların söylediklerini dinleriz, yazdıklarını okuruz, kanıtımız budur, doğrulamamız budur. Ama eğer yüz, konuşan kişinin sözcükleriyle çelişiyorsa, yüzü sorgularız. Gözlerde kurnazca bir bakış, artan bir yüz kızarması, bir yüz kasının kontrol edilemeyen seğirmesi ve sonra biliriz. İkiyüzlülüğü ya da sahte iddiayı tanırız. Gerçek önümüzde apaçık durmaktadır.
376 syf.
·
Not rated
·
Liked
Harika Bir Hayat kitap yorumu
H. Hükümenoğlu @hikmeth benim bu yıl tanışmayı çok istediğim bir kalemdi. Kısmette ilk Harika ile tanışmak varmış. Ve ben bilmeden kronolojik olarak en doğru yerden başlamışım aslında. Çünkü yazar bu kitabıyla 1919-1960’lı yıllar arasındaki genç Türkiye’nin siyasal, sosyal, basın ve de edebiyat açısından değişim sancılarıyla birlikte tüm geçmişini
Harika Bir Hayat
Harika Bir HayatHikmet Hükümenoğlu · Can Yayınları · 2023875 okunma
-Kitapçalarlar vardır. Bunlar normal yollardan kitap sahibi olmak istemez. İlla ki çalacak, ancak o zaman tatmin olur. -Yok ya!.. -Evet öyle… Kitap delileri vardır meselâ. Bunlarda kitap toplama arzusu durdurak bilmez. Kitabı okumak için almazlar, seyretmek, üzerinde yatıp uyumak, okşamak için edinirler. Bazıları da kitapgizlerdir. Kitabı kilit altında tutar, kimseye göstermez, kıskanırlar. Kitap düşmanları vardır; kitaptan tiksinir, nefret eder, elini bile süremez. Sonra kitap yakanlar, kitap yırtanlar, kitapperestler.
Maskeli balo
Felsefe, insanoğlunun dinsel görüntüsünün ilerleme ve aydınlanma gibi hümanist fikirlere bürünerek yenilendiği bir maskeli balo olageldi. Felsefenin maskesini düşüren en büyük düşünürler bile kendilerini baloda bulmuşlardır. Hayvan yüzlerimizden maskeleri çıkarmak, bize düşen zar zor başlamış bir ödev. Öteki hayvanlar doğar, eşini arar, yiyecek peşinde koşar ve ölürler, hepsi bu kadar. Ama biz insanlar farklıyızdır ( biz öyle düşünürüz.). Bizler eylemleri " seçimlerinin " sonucu olan "kişileriz". Diğer hayvanlar farkında olmadan yaşam sürerler, oysa bizler "bilinçliyiz". Kendimizle ilgili görüşümüz bizi insanoğlu olarak tanımlayan ve bizi diğer bütün yaratıklardan üstün kılan " bilinç" , "benlik" ve " özgür irade" denen yerleşik inancımızdan gelmektedir. Daha yansız baktığımız zamanlarda, kendimizle ilgili bu görüşün kusurlu olduğunu kabulleniriz. Yaşamlarımız bilinçli benlerin temsilinden çok, bölük pörçük düşlere benzer. En çok önem verdiğimiz şeyler üzerindeki denetimimiz pek azdır. Can alıcı kararlarımızın pek çoğu haberimiz olmadan alınır. Yine de "bizim" yapamadığımızı, " insanlık" başarabilir diye diretiriz. Varoluşunun bilinçli efendisidir o. Tanrıya akıldışı inancı bırakarak, insanlığa akıldışı inananların öğretisi bu. Peki ya Hıristiyanlıkla, hümanizmin boş umutlarını bırakırsak? Ses kaydını " Tanrı ve ölümsüzlük, ilerleme ve hümanizm masalını" kapattığımız anda yaşamlarımızdan ne anlarız?
Reklam
...Ya da bir başka şekilde ifade etmek gerekirse. Birisi bir zamanlar tarihte en sevdiği zamanların her şeyin çöktüğü zamanlar olduğunu söylemişti çünkü bu, bir şeylerin doğmakta olduğu anlamına geliyordu. Bunu bireysel yaşamlarımıza uygularsak bir anlam ifade ediyor mu? Yeni bir şey doğarken ölmek, bu yeni bir şey kendi benliğimiz olsa bile mi? Çünkü siyasal ve tarihsel değişiklikler eninde sonunda nasıl hayal kırıklığına uğratıyorsa, yetişkinlik de hayal kırıklığına uğratıyor. Hayat da öyle. Kimi zamanlar hayatın amacının, bizi güçten düşürerek, ne denli uzun sürerse sürsün yaşanmaya değecek bir şey olmadığını kanıtlayarak, sonul kaybıyla uzlaştırmak olduğunu düşünüyorum.
Sık sık karşılaştığımız bir durumdur: Bir aileyi sahte bir kibarlık perdesi ardından görürsünüz ve o ailenin üyeleri arasındaki gerçek ilişkiler sizin için bir giz olarak kalır (bu perde ne kadar kalınsa -ki bu durum onun güzelliğini arttırır- sizden gizlenen gerçek ilişkiler o denli kabadır)! Ama bazen bir ziyarete ya da aile reisinin atlarına ilişkin, hiç önemi yokmuş gibi görünen bir konu açılır ve tartışma kısa sürede öyle alevlenir ki, bir çözüme ulaşmak için perde arkası dar gelir ve tartışanları dehşet, dinleyenleri şaşkınlık içinde bırakarak aile içindeki tüm gerçek, kaba ilişkiler açığa çıkıverir ve artık hiçbir şey gizleyemez olan perde de, savaşan iki yan arasında başıboş biçimde dalgalanarak, yalnız sizin kendisi tarafından uzun süredir nasıl aldatıldığınızı hatırlatır.
alper Gencer...
deli gibi uykum var Nermin gözlerimi yumsam mayınlar patlayacak çobanlarımda kuzular geceye kırık bir kaval gibi dizilecekler elimden hiçbir şey gelmiyor inan dünyasız kaldıkça böyle aklıma seni düşürüyorum
Yalın diyor ya hani..”Hiç özlemediğim kadar özlüyorum bu aralar seni…” öyle bir özlem var içimde. 🎶
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.