Mozart, (...) hicvedilebilir ya da parodisi yapılabilir ama onu ev kıyafetiyle hayal edemeyiz, oysa Beethoven'ı lekeli süveteri ve torbalanmış pantolonuyla gözümüzün önüne getirebiliriz.
Kusursuz bir kişiyle karşılaşmış olmakla övünebilecek kimse yoktur; oysa hem iyilik hem kötülük bakımından her cinsten aşırılarla düşüp kalkarız: meczuplar, çilekeşler, peygamberler, bazen de azizler… bir itaatsizlik ve reddediş fiil ile doğduğumuzdan, ilgisizliğe pek hazırlanmamıştık. Akabinde bilgi gelerek bizi iyiden iyiye uygunsuz kıldı. Bilge aleyhinde sızlanılabilecek tek şey, yaşamaya yardım etmemiş olmasıdır. Ama işlevi gerçekten bu mudur ki? Sinsi maksatlarımızı doğrulasın, güç ve yadsıma düşkünlüklerimizi kolaylaştırsın diye dönmemiş miyizdir ona doğru?
Oysa işçilerin elinde çok büyük bir güç vardır. Bunun farkına varıp kullanmaya kalkıştıklarında, onlara hiçbir şey karşı koyamaz . Onlar hele bir işi durdursunlar, hele ürettiklerinin kendilerine ait olduğu bilincine varsınlar ve ürettiklerinden kendileri için fayda sağlasınlar da görün! İşte orada burada çıkan işçi huzursuzluklarının kökeni budur.
Oysa Sartre insan özgürlüğünü bir lanet gibi görüyor ve bizzat böyle yaşıyordu. 'İnsan özgürlüğe mahkumdur.' diye yazmıştı. Mahkumdur, çünkü kendi kendini yaratmış değildir ama yine de özgürdür. Çünkü bir kez bu dünyaya atıldıktan sonra, yaptığı her şeyden sorumludur.
Tabiat, o eşsiz ana, altın ve gümüşü yararsız, boş nesneler olarak çok derinlere gömmüş; oysa havayı, suyu, toprağı, iyi ve gerçekten yararlı olan her şeyi gözler önüne sermiştir.
Gözlerimi açtığım zaman gördüğüm lekesiz beyazlık . 'hayat 'diyorum. işte bu ! bembeyaz hiçbir şey yok üstümde altında Zihnim bembeyaz. Bildiğim her şeyi unutmuşum tereddüt ettirecek bir bilgi Kırıntısı bile yok kafamda Sadece iç organlarım var derımin altında tek bir düşünce yok. . Ve birden sokakta Ateş isteyen bir ses güzel bir çift bacak birkaç nota yeni O beyaz hücreden çıkarıyor ve bir renk kaosunun içine bırakıyor Küfür ediyorum iradesizliğime Küfüredıyorım insanlıgıma o kadar çok renk var ki İçine düştüğüm çukurda her yer kararıyor ve simsiyah oluyor gözlerimi açınca gördüğüm hayat... aslında Gözlerim kapalıyken iyi bir insan oluyorum ben hiçbir şeyi fark edemeyen duygularımın da yoksun Bitkisel hayatta olan aralamaya başladığımda göz kapaklarımı başlıyor Cehennem tiyatrosu! Oysa otopsisi , yapılmış bir bedenindeki kadar boş bir beyinle ne kadar mutlu olurdum diye düşünüyorum ..Bir yerlerde ölü doğmuş bir çocuk olduğumu biliyorum sadece yaşıyormuş gibi yaptığım için iki ayağımın üstünde duruyorum..
Dünyada hakim olan sloganlar kırılganlığı, gereksiz ve köhne, ham ve hastalıklı, sağlamlıktan ve anlamdan yoksun bir şey olarak görüyor. Oysa kırılganlıkta duyarlılık, incelik, haysiyet, bitkin bir nezaket, dile getirilemeyen ve görülemeyen şeylere dair bir sezgi bulunuyor.
Aralık ayının başında bir sabah, Paris'ten Londra'ya giden İngiliz Havayolları uçağının ekonomi bölümünde otururken ne bir aşk, ne bir öykü vardı aklımda.
Bizler ululuğumuzu garantileyecek şeylerin daha sonradan geleceğini varsayarak ya da sınırsız zamanımız olduğunu düşünerek gelecek planları yapmaya çok fazla zaman harcarız. Oysa sahip olduğumuz tek şey, bugündür.
Gülemiyorsun
Dilin yorulmuş utanmaktan
Merhaba bile diyemiyarsun
Yenilgiler bağlamış gözlerini
Oysa gözlerin
En az yaşamak kadar güzel
O güzellikleri bilemiyorsun