Ne garip bir oyuncak şu insan. Yürür, konuşur ve acı çeker. 70 kilodur. Kendisine ve çevresine ait hiçbir şey bilmez. Bir nevi ıstırap makinası. İplerini başkaları çeker. Hantal ve şapşal robot. Neye sevinir, bilinmez. Sınırsız olan yalnız hayalleri ve acı kabiliyeti. Etten bir kafes ve aciz içinde çırpınan bir ruh.
Sayfa 398Kitabı okudu
Çocuklar gibi büyük bir gurur ve kibirle saati söküp zembereğini çıkardıktan sonra ondan bir oyuncak yapmak ve sonra da saatin çalışmamasına şaşırmak o kadar korkunç olmasa da gülünç bir şey olurdu.
Sayfa 57 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gerçek muhabbete vurulmuş olan bir insan her dakikası bir acı yüzyılı ve belki bir can yıpratan bir sonsuzluk kadar uzun görünen birbirini istemek süresini kendi gönlüne göre belli olmayan zamanlara bağlıyarak uzatamaz, Çünkü elinde değildir. Bu noktada gönül kimsenin hatta sahibinin bile sözünü dinlemez, insan onun elinde zavallı bir oyuncak olur kalır.
Belki de haklıydı, bilemem. Aptalın teki de olabilirdim. Ama onlara dişlediğimde zip zip diye öten o aptal oyuncak ördek yerine aslında hep Melsa’yı aradığımı söyleyemiyordum. Muhterem Nur’umun beni beklediğini anlatamıyordum kimseye. Asker olmak istemediğimi, âşık olmak istediğimi söyleyemiyordum. Onlar aşktan bir bok anlamıyordu.
[SEVGİLİM BEN ŞİMDİ...] Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz "Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz". Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü
" Öfkeden ağzım köpürmüşken bile, önüme oyuncak bebek yahut şekerli bir bardak çay koysanız muhtemelen sakinleşirdim,Hatta vicdanım sızlardı. Gerçi sonra arkanızdan yine dişlerimi gıcırdatırdım ve utancımdan birkaç ay uykusuzluk çekerdim kesin huyum bu işte'
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.