'Çocukluğun en güzel yanlarından biri de, kırmızı böceklerin uğur getireceğine inanmaktı. Bunun için yapılmış besteyi hiç çekinmeden söylerdik.  Parmağıma aldığım uğurböceğinin artık uğur getirmeyeceğini biliyorum. Çünkü zamanında söyleyip “Uç uç böceğim bana araba, oyuncak, …. getir” şarkılarının ardından zorla uçurduğumuzda onun sadece özgürlüğüne kavuşan bir böcek olduğunu biliyorum.  Ne güzel şeydi çocukken hayallerinin olması ve bunun gerçekleşmesi için en ufak şeylere umut bağlıyor olmamız. Keşke herşey şimdide bu kadar kolay ve basit olsa.' “Uç uç böceğim bana çocukluğumu geri getir"
Çocukken , küçük şeyler için ne kadar ağlardık. Bir top , bir oyuncak araba , bir bebek... Şimdi büyüdük , çok büyük olaylar bile ağlatmıyor bizleri . Kavgalar , ölümler savaşlar... Şimdi daha mı güçlüyüz , yoksa daha mı umursamaz ,daha mı alışkın ? Hayata , insanlara karşı hassasiyetimizi kaybediyoruz yavaş yavaş . Oysa bu küçük duyarlılıklar , duygulanmalardır bizi insan yapan. =alıntı
Reklam
Karl’ın Nazım Hikmet Planı 12 yaşında bir cesaret anında yetimhaneden kaçan Karl, Türkiye için sanat ve edebiyat tarihini yüzyıllar öncesinden etkilemiş ve o gece kaçarken herkesin hayatını birbirine düğümlemiştir. Karl, Mehmet Ali olduğu gün bu ülkeye kendi soyundan gelen bir sürü Şair armağan etmiştir aslında. O gemiden kurtarılan çocuk bize
Ne garip bir oyuncak şu insan! Yürür, konuşur ve acı şeker. 70 kilodur. Kendisine ve çevresine ait hiçbir şey bilmez. Bir nevi ıstırap makinesi. iplerini başkaları çeker. Hantal ve şapşal bir robot. Neye sevinir bilinmez. Sınırsız olan hayalleri ve acı kabiliyeti. Etten bir kafes ve aciz içinde kıvranan bir ruh. Vücut araba, akıl arabacı. Ama gözleri bağlı arabacının, arabaya hükmeden, atlar... Buda haklı: Varolmak için yok olmak lazım, parça bütüne kavuşacak ki hasret dinsin. Bütün musiki, bütün şiir, bütün aşk, bu bir çuval kemik, bu asi ten, bu aptalca endişeler ne olacak? Ne olacağını bilen var mı? Kader hep oynayamayacağı roller yükler insana ve ıslıklar. Alkış sahtekârların...
Cemil Meriç
Cemil Meriç
Ne kadar küçük şeyler için ağlardık. Bir tutam saç, bir oyuncak araba,bir bebek… Şimdi büyüdük… Çok büyük olaylar bile, ağlatmıyor bizi.Ölümler,afetler,savaşlar. Şimdi daha mı güçlüyüz, Yoksa daha mı alışkan? Hayatı öğrenmek ; Alışmak mı acaba ?!!
ANYA ( Yorumlarınızı bekliyorum :)
( İkisi de aynı an da içeriye girer. Oldukça sinirli bir şekilde aynı anda hareket edip, aynı anda konuşur… ) Kair / Riak – Kahretsin! Kair / Riak – Hep senin yüzünden! Kair / Riak – Beni tekrar etmeyi bırak! Kair / Riak – Lütfen… ( Biri konuşur diğeri sadece ağzını oynatır diğeri konuştuğunda… ) Kair – Tamam. Riak – Bence
Reklam
Ne kadar küçük şeyler için ağlardık . Bir tutam saç,bir oyuncak araba,bir bebek.Şimdi büyüdük . çok büyük olaylar bile ağlatmıyor bizi. ölümler,iflaslar, savaşlar. Şimdi daha mı güçlüyüz yoksa daha mı alışkan? Hayatı öğrenmek alışmak mı acaba?
YEŞİL FLÜT
Kaçınızın çocukluğuna dair önemli anılarının bir parçası olan özel ufak tefek eşyaları vardır? Bir oyuncak araba, sürpriz yumurtadan çıkan bir kurşun asker, arkadaşınızdan üttüğünüz kocaman mavi bir misket, oyuncak bebeğinize yalancıktan ÇAY içirdiğiniz tabağı kendine yapışık pembe minik bir fincan ya da ne bileyim size özel küçük bir parça…
Bu bir reklam değildir.
Mavi ve yeşil, buradan geçerken denize bakmayalı çok olmuş. Bugün araba kullanırken Berilin yerinde olmak istedim. Camı açtı, ellerini dayadı ve dışarıyı izledi. Bisikletli, scooterlı, arabalı yollara, insanlara baktı. Yüzüne rüzgar değiyordu, yumuşak huzur. Sonra "anne" dedi "bana cry babies alır mısın?" Kuzum benim neler geçiyordu aklından. Belki okuldaki kızlara göstermek, belki ağlamak isteği, belki de sadece annemden bir şey isteyeyim idi. "Cry babies nasıl bir şey kızım?" "Bebeğe su dolduruyorsun anne, gözlerinden akıyor sular" "gözyaşı gibi mi?" "evet anne fışkırıyor sular" Çocukken biz böyle bebeklerle oynamazdık. Bebeklerimizi nasıl ağlatırdık? Üüü, üüü sesler, su damlası koyardık minnacık, ağlamış olurdu. Her şey kolay. Bir kere ağlasın yeter cry babies sonra oyuncak kuyusunda bir yerde unutulacak. Cry babies.
Bu ne muhteşem bir şey böyle... "Mükemmel Ölüyorum !"
"Biz hangi günahın tohumuyuz? Hangi karanlık sanatın en cılız büyüsü? Hangi küfrün kalbi en kıran kelimesi? Yaşamak; üçüncü sınıf pavyon şairlerinin sınıfı belirsiz kadınlara yazdığı şiirler gibi iğreti duruyor üzerimde. 6 numaralı kapıdan çıkıp, koridorun üzerinde günbatımına doğru yönelen bir tren yolu gibi döşenmiş kırmızı çizgiyi takip
207 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.