Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun, Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun. Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun. ...
Birhan Keskin
Birhan Keskin
Bazı adamlar, korkaktir, incitmekten, dokunmaktan, sevmekten ve sonrasında acı çekmekten korkar. Bazen acaba söylersem, kaybeder miyim korkusu ile başka birisi ile beraber oluşunu seyrederler. Bazı adamlar, elini kaldırsa anca sevdiği kızın saç tellerine değer elleri. Hayatı boyunca bir kez bile doğru düzgün sevilmemiş olması nedeniyle; en çok onlar sever, Bazı adamlar o kadar çok sever ki.. Uğruna onlarca sigara, onlarca şarkı ve onlarca kilometre gidilebilir. Bazı adamlar büyük cüzdanları ile değil, büyük yürekleri ile konuşur. Cebinde eve dönüş parası yoktur, "karnin aç mı, bak doğru söyle" diyebilir. Bazı adamlar aptaldır, olmayacağını bile bile, başkasıyla olduğunu bile bile genede sevmeye devam edebilir. Bazı adamlar cesurdur. Normalde kafasını eğerek geçeceği bir ortamdan yaninda sırf sen varsın diye, göğsünü gere gere yürüyebilir. Bazı adamlar kekemedir, bir çok defa denemesine rağmen seni sevdiğini söyleyemeyebilir. Bazı adamlar çok kıskançtır, biraz da komik; seni en komik anında bile kıskanabilir. Bazı adamlar biraz babana benzer. Biraz da annene. Eve geç kalma, o elbiseyi giyme, o konuştuğun kimdi. Bazı adamlar bitanem, hayatından öylece geçip gider, tutamazsın. Gel diyemezsin, dön diyemezsin, özledim diyemezsin Öylece bakarsın arkasından Gidişleri de adamca olur..
Reklam
Bazen düşünüyorum da hayatım boyunca söylemeyip de vazgeçtiğim şeyleri söyleseydim ne değişirdi acaba ? Hayatın akışında ne kadar farklılıkla karşılaşırdım ? Yoksa kader dediğimiz şey o anda yaptığımız anlık, küçük tercih midir ?🤔
İyi geceler :) Bu yazıda burda kalsın :)
Ölüm ile yaşam arası, hayat… ‘Hayat üzülmek için çok kısa.’ Kulağa ne kadar basit bir söz gibi geliyor değil mi? Açalım biz o cümleyi, anlatalım bazı şeyleri. Yaşam boyunca bazı şeyleri hep kaybederiz. Mesela bir yakınımız ölür, sevdiğimiz insanlar tarafından terk ediliriz, arkadaşlarımız küser, gider. Nice kazalar olur engelleyemediğimiz. Önemli olan şudur ki bu kazalardan az yaralanarak çıkabilmek. Her şey geçiyor. Her acı elbet diniyor. Yani demem o ki, başınıza gelen felaketler yüzünden hayata küsmeyin. Güçlü olun, güçlü kalın. Çünkü bazen güçlü olmak kişisel bir seçim değil, tek seçeneğinizdir. Ne var ki çıksın insanlar hayatınızdan, ne var ki kaybedin bazı şeyleri. İnanın önemli değil. ‘Sevin.’ Bu hayatta sadece sevin. Nefes alıp verdiğiniz sürece mesela bence; papatyaları sevin, kitapları sevin, çiçek baharat kokulu parfümleri, peluş oyuncakları, çocukları gözünüze, gönlünüze iyi gelen, güzel gelen her şeyi sevin. ‘Bir insanı sevin.’ Yeri gelsin ayağınıza takılan taşı sevin. Acınızı, kederinizi sevin. Hayatınız büsbütün uçuruma yuvarlanan bir araba ise eğer, siz radyodaki şarkının güzelliğine bakın. Düne ait üzüntüler dünde kalsın. Korkularınızın üzerine gidin. Hayat bazen acımasız davransa bile size, kimse için değil yalnızca kendiniz için dimdik ayakta kalın. Kendi hikayenize sadık kalın. Hoşça’kalın. :)
. Bugün eşimin ellinci ölüm yıl dönümü. Evliliğimizin üçüncü yılında, henüz yirmi yedisinde soluverdi canı bir tanemin. Bir evlat emanet etti bana, oğlumu. Ailem, dostlarım, komşularım birçok kez baskı yaptılar evlenmem için. Evlenmedim. Elli yıldır özlemimdeki sırlı güzelliktir eşim. Can yoldaşımı çok özlüyorum ve ona bir mektup yazdım bugün.
FAULKNER'IN "SES VE ÖFKE"SİNİ NASIL OKUMALIYIZ ? Uyarı :Kitapla ilgili bütün sürpriz bozucu bilgileri içerir. William Faulkner'in “Ses ve Öfke” adlı eseri, şimdiye kadar yazılmış en büyük Güney romanı olabilir. Modernist bir romanda ırk konusunun en şiddetli işlenmiş hali de olabilir. Aynı zamanda şimdiye kadar yaratılan en büyük
Reklam
1,000 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.