Düşüş
Yolculuk kıymetini bilirsek eğer, düşünmenin ikiz kardeşi... Trenimiz mutad istikametinde ilerlerken, zihnim atamız Adem'in cennetten yeryüzüne yolculuğunu düşünüyor. Bizim 'iniş' olarak tanımladığımız bu yolculuğun Garp diyarında 'düşüşle' ifade edilişi dikkatimi çekiyor ve aklım şu soruya cevap arıyor: Hz. Adem'in cennetten yeryüzüne yolculuğu için iniş mi daha uygun, düşüş mü? Diğer bir deyişle: Atamız Adem yeryüzüne indi mi, düştü mü? .... Yani işin özü 'inmek' te veya 'düşmek' te değil. İşin özü, ne olarak indiğimizde veya düştüğümüzde? Gökten yere su inince veya düşünce rahmet; gökten yere taş inince veya düşünce afet, gazap, felaket...
Sayfa 91 - İz yayıncılıkKitabı okudu
Ah, Gene Yaşardı Gözlerim.
Ege vapurunun yolcusu salıncakta değil, bir duvar saatinin sarkacında oturmaktadır sanki. Zaman denilen o kıyısız denizdeki yolculuğunda, toprağı kazıyarak yaptığı oyuncak evdedir bu sefer. Burası bir sığınaktır onun için. Taşlardan yaptığı ocakta pişirdiği yemekleri kız kardeşi ve Çingene çocuklarla paylaşmaktadır. Bir gün “Aziz” adlı arkadaşı ocağı yakmak isterken otlar aniden tutuşur ve oyuncak ev yanmaya başlar. Alevler arasından zorlukla dışarı çıkartır kız kardeşini... ... Salıncaktaki adam, martı çığlıklarıyla kendine gelir... Yolcuların bir kısmı ekmek atmaktadır deniz kuşlarına. Onun da güvercinleri vardı çocukluğunda. Kümes bile yapmıştı onlara. Dallardan, tahtalardan oyuncaklar üretmekte ustaydı. Hatta, bir tanbura bile yapmış, üzerine teller takıp çalarak tüm arkadaşlarını eğlendirmişti. "Mustafa Kemal’dir" salıncakta oturan yolcunun adı. Kulübeler yaptığı yer de, babasının ölümünün ardından annesi Zübeyde Hanım’ın isteği üzerine gitmek zorunda kaldığı, dayısı Hüseyin Efendi’nin Langaza’daki çiftliğidir. Mustafa Kemal’in, büyük bir göl kenarında olan Langaza’daki günleri, onun hayat ve okuldan uzaklaştığı bir dönem olarak görülse de, burada oynadığı oyunlar gelecekteki başarısının bir habercisidir aslında.
Geri14
42 öğeden 41 ile 42 arasındakiler gösteriliyor.