Aydınlanmanın Yolu
Gündelik hayatın ötesinde bir gerçekliğin, zahir perdesi altında mestur bir mananın, mülkün ötesinde bir melekûtun izini sürenler, kalabalıklar arasında hayli mahzun ve epeyce kahırla yaşarlar. Şu yaşantı, gerçekte onları hayattan uzaklaştırıyor gibidir. Şu telâşe içinde, öz eriyor, yitip gidiyor gibidir. En iyisi alıp başını gitmektir; bir büyük elveda ile insanların dünyasını terkedip ya bir dağ başında, ya bir deniz kenarında, ya ıssız bir adada içindeki sesi dinleyip kainatın ahengine iştirak etmektir. Aydınlanma, sırra erişme, hakikate vâsıl olma deyince hemen her insanın aklında böylesi bir tablo canlanır ve o yüzden şu yaşadığımız hayat bize daha bir ağır gelir.
Ricoeur ütopya analizine başlamadan önce, "farklı öğelerin karmaşık bir ağı" olarak tanımladığı ütopyanın yapısal olarak üç temel bileşeni olduğunu iddia eder. Birincisi "transendental bile­şen"dir. Bu, ütopyanın öz-düşünümsel (self reflective) karakterini, dolayısıyla eleştirel yönünü oluşturur. Bu öğe, transendental sıfatının işaret ettiği gibi, tarihsel değildir, aksine tür olarak insana içkin temel bir yetenektir; bu yönüyle varlığın bir şey yapabilme olanağına işaret eder. ikinci bileşen ise kültüreldir; kaynağı bakı­mından moderndir, yani Aydınlanma geleneğine dayanır. Kül­türel olarak nitelendirilmesi ve Aydınlanma geleneğiyle ilişkilen­dirilmesi bu bileşenin tarihsel olduğunu gösterir. Buna göre, be­lirli tarihsel ve kültürel koşullar altında doğmuş olan Aydınlanma geleneği ütopyacı bir gelenektir; bu geleneğin amacı ütopyayı hayata geçirmek, onun gerçekleşme imkanını sınamaktır. Ricoeur'e göre, Aydınlanma geleneği moderniteyi yeniden yapılan­dırmayı amaçlayan Habermas'a kadar gelir. Ütopyanın üçüncü yapısal bileşeni fantezidir. Ricoeur fantezi kelimesini Habermas'taki anlamında kullanır. Ricoeur'ün belirttiği üzere, Habermas bu terimi Freud'un yanılsama (illüzyon) olarak adlandırdığı şey bağlamında ele alır. Bu bağlamda Habermas, yanılsama ve sanrı (delüzyon) arasında ayrım yapar. Sanrı ne ger­çekleştirilebilir ne de doğrulanabilir olandır; fakat yanılsama ve fantezi akılsal umudun birer öğesidir. Ricoeur'e göre, Haber­mas'ın yanılsama ve sanrı arasında yaptığı ayrım insanda koşul­lanmışiık durumunu aşmaya yönelen bir potansiyele işaret eder.
Sayfa 69 - Sentez Yayınları, 2015.Kitabı okudu
Reklam
"Arapları üç nedenle seviniz: çünkü ben bir Arap'ım; Çünkü Kur'an Arapça'dır; çünkü Cennet sakinleri Arapça konuşurlar." "Arapları sevmek iman (sahibi olmak) demektir; onlardan nefret etmek imansızlık demektir; kim ki Arap'ları sever beni seviyor demektir; kim ki Araplardan nefret eder, benden nefret ediyor demektir" "Arapları seviniz ve onların bekasını dileyiniz; çünkü onların varlığı İslamın ışık saçabilmesi için şart'tır; yokluğu ise İslamın zulmet'e boğulmasıdır" "Arapları yermek (eleştirmek), putperestliktir." [Bkz. Buhârî'nin Sahih'i ya da al-Muttaki'l-Hindî'nin Kanz al-Um- mâl fî sunan al-akvâl ya da Aclûnî'nin Keşfu'l-Hafa'sı ya da Razî'nin e't-Tefsiru'l-Kebîr vd.] Muhammed'in bu tür sözlerine ve vasiyetine dayalı olaraktır ki Ömer b. Hattab, Arap'ın bedevisini bile "İslamın madde-i asliyesi(İslamın öz'ü) olarak tanımlamıştır. Halifeliği sırasında, kendisinden sonra gelecek olan halifeye, çeşitli hususlarda tavsiyelerde bulunurken şunları eklemiştir: "(Halifenin) Ayrıca bedevîlere de iyi muamelede bulunmasını tavsiye ederim. Çünkü onlar Arap'ın aslı ve İslamın madde-i asliyeleridir. Onların mallarından aldıkları zekât ve sadakalar, onların yoksullarına dağıtılmalıdır."
Sayfa 117Kitabı okudu
"Zeyd İbn-i Hârise", bilindiği gibi birinci Mekke döneminde Hatice'nin satın aldığı kölelerden biridir. Hatice, onu daha sonra Muhammed'e hediye etmiştir. Söylendiğine göre Zeyd (Hatice, Ali ve Ebû Bekir'den sonra), Müslümanlığı ilk kabul edenlerdendir. Bundan dolayıdır ki, Muhammed onu azatlamış, hatta oğulluk edinmiş ve adını "Zeyd İbn-i Muhammed" (ki "Muhammed'in oğlu Zeyd" demektir) olarak değiştirmiş, sonra da Zeyneb ile evlendirmiştir. Ne var ki kendi söylemesine ve Kur'an'a koyduğu ayetlere, göre, Tanrı'nın emriyle Hicret'in beşinci yılında Zeyneb'e âşık olmuş ve Zeyd'in Zeyneb'i boşaması üzerine, Zeyneb'le evlenmiş ve bunun sonucu olarak Zeyd'i oğulluktan çıkarmıştır. Çıkarırken de adını, onun öz babasına nispetle "Zeyd İbn-i Harise" olarak değiştirmiştir. Böylece yıllar boyu Zeyd İbn-i Muhammed olarak çağırılan Zeyd, o andan itibaren "Zeyd İbn-i Harise" diye çağırılmaya başlanmıştır.
Zen felsefesi size inanmanız gereken dogmalar sunmaz. İnanmanız ya da kabul etmeniz gereken prensipleri yoktur. Bir şeyi sadece bilmek, içselleştirmeye yetmez. Bu sebeple kişinin kendi deneyimi en önemli olandır. Zen öğretilerinin amacı “yolda olmak”tır. Bu yoldaki deneyimleriniz sayesinde varoluşunuz hakkında yeniden düşünmeniz ve yeni bir bakış açısı kazanarak Nirvana’ya ulaşabilmeniz yolun kendisidir. Varılmak istenen yer Nirvana, aydınlanma yaşandığında ortaya çıkan zihinsel durumun ifadesidir. Geçmişin ve geleceğin kaygılarında kaybolmak değil, şu anın farkındalığında ve zihnin öz dinginliğinde olmak Zen felsefesinin temelini oluşturur.
Robert Owen, aydınlanma çağı materyalist filozoflarının, insan öz yapısının bir yandan doğuştan örgenlenmesinin, öte yandan insanı yaşamı boyunca ama özellikle yetişme dönemi sırasında çevreleyen koşulların ürünü olduğu yolundaki öğretisini benimsemişti.
Sayfa 53 - Sol Yayınları, 2008, 10.Baskı.Kitabı okudu
Reklam
“Bilgiye, ruhani ve uygarlaştırıcı yeteneğini veren de budur. "Aydınlanma nedir?" diye sorar Kant. İnsanın, azınlığının dışına çıkışıdır, diye cevap verir ve bundan sadece bilgiyle çıkılır: "Sapere audel Bilmeye cesaret et! Kendi öz sağduyunu kullanma cesaretini göster. İşte, Aydınlanma'nın özünü dile getiren söz." Asla ahlakçı olmasa da (tanımak yargılamak değildir, yargılamak tanımak değildir), yine de bütün bilgi bir ahlak dersidir:”
88 syf.
10/10 puan verdi
Bu Voltaire denen yazarın doğu malzemeleri kullanarak bunu batı medeniyeti harmanlaması ve yarattığı kısa öykülerde odak noktasını insan ve düşünce üzerine sabitlemesi az buz bir şey değil. Candide adlı eserinin kırıntılarını bu eserdeki 9 kısa öyküsünde görmek mümkün. Bilim kurgu, fantezi, metafizik gibi olgularla dalga geçerek ironiler oluşturması ve bu ironilerden çıkarılacak mesajların evrensel olması da yazım tekniğinin dahiyane olduğunu gösteriyor bana göre. Aydınlanma Çağının önde gelen yazarlarından olan Voltaire, bu kısa öykülerindeki sade ve yalın anlatımı da okuru esere bağlıyor. Doğulu Yazarların da tekniğine benzerliği ile öne çıkan bu öyküler gerçekten de okunmaya değer. 9 öykü 9 ayrı macera ve hepsinin de ötesinde insanı düşünmeye sevk eden mesajlarıyla, ve bunu farklı Dinlerin motiflerini kullanarak gerçekleştirmesi yazarın aydınla çağının öncülerinden olmasının bence yegane sebeplerinden biri. Öyküler çok kısa tutulmuş. Ve hepsi de sonuç odaklı. Bir mesaj verme niteliğinde. Kısa ve öz bir anlatımın verdiği rahatlıkla öyküler su gibi akıveriyor.
Micromégas ve Diğer Öyküler
Micromégas ve Diğer ÖykülerVoltaire · Kapra Yayıncılık · 2021418 okunma
Kendini Sıfırlamak
sunyata anlayışı, Budizm'de sahip olduğu özgün anlamdır. Bu şu soruyla akla geliyor: Boşluk neyin boşluğudur ? Alex Wayman şöyle açıklıyor: Ananda Buda'ya "Dünya geçersizdir" sözünü sordu. Buda şöyle açıkladı: "Benlikten ya da kendine ait olandan yoksun olduğu için, bu nedenle, 'Dünya boştur'." Buda şunu
Reklam
327 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
#UYANIŞ
Öncelikle bu kitabı benimle tanıştıran meslektaşım ve arkadaşım Defne Büşra Pınar Gülbent’e sonsuz teşekkürler. “Evrenin Sevgi Bilinci” sadece bir kitap değil; bir uyanıştır, olması gereken yaşam tarzı, varılması gereken bir yol ve bir rehberdir. Bir okur için okuduktan sonra teorik ve entel bilgi olarak kalmayacaktır. Doğamızı, enerjimizi,
Evrenin Sevgi Bilinci
Evrenin Sevgi BilinciJohn Baines · Kozmik Kitaplar · 20045 okunma
208 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bebek büyüten bir anne olarak, çok şey öğrendim ve farkettim bu kitap ile. Adem Güneş; eğitimde belki birçok kişinin önyargı ile yaklaştığı, ama sonradan tanıdıkça, okudukça, dinledikçe aydınlanma yaşadığı, gerçekleri daha iyi ve güzel anlamlandırabildiği bi yazar. Sayfalar baya akıcı, zevkli ve kısa öz anlatımlar ile dolu. İyi ki okudum dediklerimden..
0-6 Yaş Dönemi Çocuk Eğitiminde 100 Temel Kural
0-6 Yaş Dönemi Çocuk Eğitiminde 100 Temel KuralAdem Güneş · Timaş Yayınları · 20211,323 okunma
88 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Analiz
Patanjali ne olduğunu anlamak istiyorsan ne olmadığına bak derken; Zihnini kontrol edebilen her şeyi kontrol edebilecektir zihin her şeyi kaydeden bir oluşum olduğu için kaydettiğimiz bu bilgilere göre düşünce kalıpları oluşturur işte kendini zannettign bu karakter aslında ulaşmaya çalıştın gerçek benliğinin üzerini kaplayan düşünce kalıplarıdır
Patanjali - Ne Olduğunu Anlamak İstiyorsan Ne Olmadığına Bak
Patanjali - Ne Olduğunu Anlamak İstiyorsan Ne Olmadığına BakSerra Sagra · Destek Yayınları · 2022643 okunma
Acaba küçücük, zerre kadar bir zaman diliminde bir aydınlanma söz konusu oluyor muydu? Yedi kat göğün ışığı? yaşam boyu belirsiz ve bulanık olan şeylerin, karanlığa gömülmeden önce, bir an için açıklığa kavuştu bir zaman kesti? Bütün o yıllar boyunca karmaşık bir soruna karmaşık bir çözüm aradıktan sonra en son saniyede birden aklıma basit bir çözüm gelmiş gibi?
O, modern tarihin özünü kendi canında deneyimlemişti. O öz şuydu: İnsanlık tarihinde hiçbir dönem acıyı Aydınlanma sonrası kadar bariz bir biçimde reddetmişti.
323 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.