"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
YouTube kitap kanalımda Oğuz Atay'ın hayatı, bütün kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/INZw0WFskak
"Hayatımın, başı ve sonu belliydi; hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım." Tutunamayanlar, Oğuz Atay
"Oğuz Atay okumaya direkt Tutunamayanlar'dan mı başlanmalı? Tehlikeli
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Osho ne cevap vermiş:
“Evet, EGO insanın hastalığıdır. Çünkü, menfaat grupları senin hasta olarak kalmanı ister. Onlar senin sağlıklı ve sağlam olmanı istemez. Senin sağlıklı ve sağlam olman menfaat grupları için bir tehlikedir. Bu yüzden hiç kimse basit olmak istemez, hiç kimse bir şey olmamak istemez.
Hayatta insan değerleri, sahip olduğu öz benlik bilinci ve koşulsuz sevilme duygusu ile yaşar. Yitirilen hep bir öz benlik parçası, her değersizleşme algısı insan ruhunu parçalar. Toplumsal kültürlerin artık ruhu parçalamak yöntemi ile inşa edildiği günümüzde, güven duygusunun kökten silinmesine, insan olma değerinin kıymetsizleştirilmesine hatta maddesel olmayan düşlerin artık naftalinli sandıklarda yok olup gitmesine izin vermeyin. Zaman dönüşür, teknolojiler dönüşür, madde dönüşür, insan da dönüşür elbet. Ama zaman değişse bile aynı dilde, aynı değerde kalması kaçınılmaz ihtiyaçlarımız her zaman olduğu yerde bizlerle yaşıyor. Zamansız insanlığımız gibi.
Alıntıdır.
"Aslında her okur, okuduğu esnada kendi kendinin okurudur. Yazarın eseri, okura sunduğu bir görme aygıtına benzer; okurun o kitap olmasa kendinde belki fark edemeyeceği şeyleri görmesini sağlar. Kitapta söylenenleri okurun kendinde tanıması, kitabın gerçekliğinin kanıtıdır..."
(Marcel Proust, Yakalanan Zaman, s. 218)
Bizleri pek çok
Uzun oldu belki ama burada okunmayacaksa nerede okusun?
1- Yaşamımızda, gündelik hayatımızda önem veya değer verdiğimiz şeye benliğimizden bir pay kopar.
2- Ne kadar önem ve değer verirsek kopan parça o kadar büyük olur. Bütün olanı parçaladığın için parçalanan, uzaklaşmış kısım seni senden almaya başlar.
3- Benlik sadece kendine aitken bunu
Psikanalist Dr. Dan Kiley 1983 yılında yazdığı bu kitapta ilk kez, hiç büyümeyen erkekler için Peter Pan Sendromu tanımını yapmış ve bu sendromun görüldüğü erkekleri ise PPS kurbanı olarak adlandırmıştır. Kitap teknik tanımlar ile okuyucuyu yormadığı gibi yazarın kendi vakalarından fazlaca örnek içerdiği için de oldukça kolay anlaşılır
YT Hocamızın, incelenmesini okuyunca aldım, okudum, çok teşekkür ederim kendilerine.
Insanlar her zaman çocukları düzeltmeye " çalışıyorlar.
Bu kitapta anladığım çocukları değil kendimizi düzeltmeliyiz.
Bu çok yanlış bir şey.
Anne, baba ve çocuk arasında....
Kim daha neşeli diye patlayan soru oluşuyor?
Cevap net: Tabiki çocuk.
Bu
Yazarın okuduğum 2.kitabıydı. Daha önce Kadın – Erkek Beyni kitabını okumuştum. Dili akıcı ve sürükleyiciydi. Yazarın derdinin salt bir roman yazmak olmadığını hepimiz biliyoruz. Nörobilim uzmanı olan yazarımız bu bilim dalıyla ilgili teknik terimleri harmanlayarak bize bir roman yazmış. Sürükleyici bir romanın yanında bu terimleri bize öğretme,
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında bu kitap yazılırken henüz Olric yoktu. Henüz her şey bugünkü gibi açık seçik ve bir bakıma da belirsiz değildi.
Henüz ilk kitabı olmasına rağmen TRT roman ödülüne layık görülecek bu kitabın yazarı, bir mühendis bozuntusuydu. (?!)
“Adam gibi” bir meslek edinmesi gerektiği için sanatla istediği ölçüde
Özgüven
Her bireyin kendisini eleştiren bir iç sesi, kitapta bahsedilen tabirle - bir patolojik eleştirmeni- vardır. Bu noktada kitap patolojik eleştirmeni eğitmek ve kontrol altına almak için bir klavuz niteliğine bürünüyor.
Aynı zamanda eleşmene yönelik ona nasıl cevap vermemiz ve gardımızı ona karşı nasıl almamız gerektiği ayrıntılı bir şekilde üzerinde duruluyor.
Gerçekçi benlik değerlendirmesi, bilişsel bozuluklar, sevecenlik, zorundalıklar, hatalar, istekler, amaç belirleme, plan yapma, gözde canlandırma, öz inançlar, çocuklarda özgüven yapılandırıması kitabın üzerinde durduğu diğer konular arasında.
Netice itibariyle eğitimcilerin kendi kendine yeten, özerk bireyler yetiştirmeleri için okumaları gerektiğini düşünüyorum. Çünkü kitap akademik teorilerle özgüveni geliştirmek ve korumak için kanıtlanmış tekniklerle ufuk açıcı nitelikliktedir.