Bir başka teklif de “numara” kelimesinin kısaltmasıyla ilgiliydi. Atsız, bu kelimenin kısaltması olarak “no”yu kabul etmiyordu. Ona göre bu Fransız kullanımıydı. Onlar bu kelimenin Fransızcası olan “numero” kelimesinin ilk ve son harflerini alarak kendilerine uygun bir kısaltma yapmışlardı. Keza Almanlar da “nummer” kelimesinin ilk ve son harflerinden bir kısaltma meydana getirmişlerdi. Türklerin ve Türkçülerin yapmaları gerekense “numara”nın ilk ve son harflerinden bir kısaltma yaratmak değil,
kelimenin ilk iki harfini kullanmaktı. Zira “na”, numarayı çağrıştırmıyorsa da “nu” akla derhal numarayı getiriyordu
Türkçülere göre, Öztürkçeciler daha dilden çıkarılan kelimelerin seçilmesinden
başlayarak Türkçeye “zarar” vermeye başlıyorlardı. Türkçeye Arapça ve Farsçadan
girmiş olmasına rağmen yüzyıllardır kullanılan ve Türk köylüsünün bile ağzından
düşürmediği kelimeleri atıyor, bu kelimelerin yerine de çoğu “uydurma” olan Türkçe
kelimeler koyuyorlardı. Ancak, Batılı dillerden Türkçeye giren kelimelere
dokunmuyorlardı
Atsız'ın Arık’la uyuştuğu tek konu belki de Komünizmdi. Her ikisi de Komünizmi
“düşman” olarak görüyordu
Memleketin bütün içtimaî
sorunlarının kaynağında gençliğin “millî mefkûreden yoksun olması” vardı.
Mevcut çalışmalar ise Atsız Ekolü
Türkçülüğün karmaşık ve çokyönlü niteliğini kavramakta yetersiz kalmışlardır. İşte bu
sebeplerden dolayı Atsız Ekolü Türkçülük incelenmeye muhtaç bir görünüm arz
etmektedir.
Dergilerin tek tek incelenmesi veya incelenen dergilerin sadece birkaç özelliğine
dikkat çekilmesi hem dergilerin, hem de bu ekolün doğru bir şekilde anlaşılmasını
güçleştirmektedir. Türkçülüğün geçirdiği tekâmül safhaları, dönüşüm ve değişimleri;
Türkçülerin memleketin diğer meselelerine nasıl baktıkları, meselelere nasıl refleksler
gösterdikleri, ilk dönem Türkçüleriyle benzerlikleri veya farklılıkları gibi unsurlar eksik
kalmaktadır. Atsız’ın çıkardığı dergileri tek dergi olarak kabul ederek meydana getirilen
bu çalışmada ise yukarıda saydığımız unsurların yanında Türkçülüğün dönemsel
farklılıklarına dikkat çekme, fikrin devamlılığını takip etme ve Atsız Ekolü
Türkçülüğün sınırları ile faaliyetlerini tespit etme imkânı bulunmuştur. Bu noktada,
niçin “Atsız Ekolü Türkçülük” başlığını kullandığımızın da açıklanması gerekiyor