“…..
— Konuşmaktan başka nemiz var ki?... dedi.
Eleştiri, özeleştiri, yergi, savunma, baş kaldırma, ola ki bencil bir mutluluk, her şey vardı bu sözlerde. Söylenişinde ki bütün sadeliğe, vurgusuzluğa karşı çarpıcı acılık, bu çelişkili karışımdan geliyordu: Konuşmaktan başka nemiz var ki?... Ya ondan da yoksunsak?... “