152 syf.
·
Puan vermedi
Kayıp ve yas konusunda hassas olanlar için tetikleyici olabilir
Melikşah Altuntaş tüm videolarını severek izlediğim ve kitap önerilerini dikkatle takip ettiğim, film yorumlarına güvendiğim biri. Kendisini sevdiğim için kitabın konusuna çok da dikkat etmeden hemen alıp okudum, bir oturuşta da bitti. Normalde tükettiğim içeriklerde beni tetikleyen konuların olmamasına özen gösteriyorum, bu kitapta ön analiz yapmadan hemen okuduğum için benim için biraz rahatsız edici, tetikleyici oldu maalesef. Psikolojik hassasiyetleriniz varsa özellikle yoğun olarak kayıp sonrası yas işlendiğini belirtmek isterim ki benzer hassasiyetleri olan birileri varsa dikkatle seçsin. Kitabı başkalarına tavsiye ederken bu unsura dikkat edilmesini öneririm
Arkada Yaylılar Çalıyor
Arkada Yaylılar ÇalıyorMelikşah Altuntaş · Holden Kitap · 202491 okunma
"Hep kötü olmaya özendim ben. O kadar çok kötülük gördüm ki sonunda ben de onlar gibi olayım, bitsin bu acı dedim. Dışım olsa da içimi bir türlü kötü yapamadım. İnsanları kırdıkça, üzdükçe, perişan ettikçe kendime daha çok kızdım. Kendime kızmak hiçbir şeyi düzeltmedi. Onlar, onları affedemediğimi sandılar ama ben kendimi affedemedim. Sonra her şey birbirine karıştı. Onlar kim, ben kimim bilemedim. Yüreğime oturdu bir şey, kalk dedim kalmadı."
Sayfa 60 - Remzi KitabeviKitabı okuyor
Reklam
472 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
“Bir travma yaşarken dayanabilseler de kurtuldukları anda… paramparça olurlar.” Travma. Bununla nasıl başa çıkıyorsun? Bu sana ne yapıyor? Yoğun, üzücü ve korkutucu. "Karanlık Oda Kuralları", büyük bir hassasiyet ve özenle, acı verici derecede güzel bir düzyazıyla anlatılan, unutulmaz bir travma ve iyileşme hikayesidir. Okumaya başladıktan kısa bir süre sonra midem çalkalandı ve göğsümün etrafını saran bir bant sıktı. Saye'in başına gelenler yüzünden değil, Saye tam bir pislik olduğu için. Ve sonra kaçırıldı. Bir gencin hayal edebileceği her şeye sahip, zengin, ayrıcalıklı bir çocuk olan Saye'den neredeyse nefret ediyordum ama kaçırılan Saye'ye o kadar çok sarılmak istiyordum ki. Daha kötüsü olamaz diye düşündüğümde öfke tenimi yaktı ve gözlerimden yaşlar aktı. Bu hikaye sadece kaçırılan Saye ile ilgili değil. Aynı zamanda sonrasındaki olaylarla, gündelik dünyaya geri dönüşle, travma geçiren bir çocuğun kendini yeniden bulmak zorunda kalmasıyla ilgili. Boğazımda kocaman düğümler oluştu ve çok ağladım. Sonuçta Karanlık Oda Kuralları umut verici bir hikaye ve bundan çok mutluyum.
Karanlık Oda Kuralları
Karanlık Oda KurallarıRobin Roe · Artemis Milenyum · 202376 okunma
Uykusunda konuşuyor gibi :)
Uzun lafın kısası: Aşk, "bulunabilen" bir şey değildir; objet trouve (buluntu nesne) ya da "hazır" bir şey de değildir. Her gün, her saat sürekli olarak yeniden "yapılması" gereken, daima diriltilmesi, teyit edilmesi, özen gösterilip ilgilenilmesi gereken bir şeydir.
Bir aynanın karşısına geçtiğimde, içimde bir duraklama oluyordu sanki; tüm kendiliğindelik sona ermiş, her el-kol devinimim bana yapmacık ya da özenti gibi görünüyordu Yaşadığımı göremiyordum.
Dünyaya defalarca gelmek isterdim. Birinde bir müzisyen, mesela bir piyanist olmalydim, ya da bayildigim o enstrüma-ni, kalbimin sesini vücudumdan disari tasiracak vivolonseli calabilmeliydim. Cazda derin duygu ve düsünceleri emprovize esnasinda selendiren bir saksafoncu... Rock müziginde bir elektro gitarist... Sabahin erken saatlerinde, ama hep ayni zamanda, masasinda yazan bir romancı... Hayalimdeki adam hic terk etmedi beni. Bilakis, bu hayata katlanmami sagladi. Sanatsever olmak, sahneye özenmek, kendim yapamasam da aciyla, kiskançlikla, takdirle alkislamak. Bu ömürde ben az "insan" oldum, o sanatçılardı bu sifata layik olan. Çok üstün degillerdi onlar, ben "az"dım.
Reklam
Sanat doğayı taklittir" der Aristoteles. Bu taklit, bu yeniden yaratma, ozanın doğadan alıp kullandığı malzemelerin şekline, oranına, dengesine göre ayrı bir eser yaratma demektir. Gerisinde kalmış destan ozanlarına neler borçlu olduğunu bilme- diğimiz Homeros bugün bize yerden fışkıran bir pınar gibi gö- rünüyorsa, Vergilius'un Aeneis'i kentte özene bezene, sanatla yapılmış bir fıskiyeye benzer, ozanın hayalini işletip, ölçülerini kendince kullanarak yarattığı bir fıskiyeye
Bu Türkiye'de geçerli değil. Daha o kadar gelişemedik...
"Hayret verici olan şu ki diğer tüm konularda öğretmene ve eğitime ihtiyaçları olduğunu kabul ediyorlar, bu konuları belli bir özen içinde çalışıyorlar; hiç öğrenmedikleri ve hiç öğrenmek istemedikleri tek konu, yaşama ilmi." - Nicole
İş Bankası Yayınları
Mutlu olun diyor sanırım.bazen elde değil
"Bre insan! Dertlerin az mı geliyor da yeni dertler uyduruyorsun?sanki iyi durumda mısın da,ikide bir kendi kendini kötülemeye özeniyorsun...Ne diye yeni yeni çirkinlikler yaratmaya çalışıyorsun; içinde ve dışındaki dünyada o kadar çok çirkinlikler var ki...sanki çok mutlu ve rahat mısın ki rahatının yarısı sana batıyor."
Reklam
Ona yakınlaştıkça kendi ışığımı daha çok keşfediyordum, çünkü her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya özendiriyordu beni.
En yakın yabancı
Şehre onurlu bir sadakatın varlığını batırarak Üstümü çarptırıp karışık hesaplara Göğsümde kahramanca bir gürültü Kabaran bir kımıltı yükseltiyor Nabzımda arta kalan çiçek tortuları için Herkesin içinde kaba, kaypak ihanetleri Görmezden gelmeyi bulandıran bir körlüğü Bir kenara itip Temize çıkmak için Feraget edilmiş bir hayattan En yakın
Aile
MUTLU EVLİLİĞİN SIRRI - Ev de söz sahibinin Allah olması yani O'nun kelamı Kur'ân ne diyorsa onu yapmak, onun dışına çıkmamaya çalışmak (Evde Allah'ın hakimiyeti) - İbadetlerine özen göstermek. - Helal ve Tayyip (temiz-doğal) olan şeyi almak. Haram ve zararlı şeyleri eve almamak. - Günde 30 dk ailecek kitap okumaya ayırmak.
Yazılamayan Zaman
Herşeyi yazarım da zamanı yazamam - o yazar çünkü beni. Yazar beni yavaş yavaş özenli -
Gitmek / Buğu
Az önce önünden geçen kadını ilgiyle inceledin. Derisi büzüşmüş yüzünün görüntüsü buruşuk bir muşambaydı sanki. Eski yüzlü kumaşlar vardır ya hani, yıpranmış döşemelikler, işte kimi insanların eski yüzlü olduğunu düşündün, hatta onun böyle doğduğunu, hiç genç olmadığını. Uzaklaşmaktaydı ama görüntüsü asılı kaldı gözlerinde, içine battı bakışlarındaki hüzün yüklü ışık, canın acıdı. Üst dudağı çizgiydi, ince bir çizgi, öpülmemiş, öpülmeye değer görülmemiş, gün geçtikçe unutmuş unutulmuşluğunu. Mutsuzluklar göçertirdi bir kadını. Özenerek diktiği, göğüs bölümünü balgümeciyle süslediği geceliğini giyip gitgide buzlaya dönüşen yatağına suçlu suçlu sokulduğu gecelerde itilip kakılmak, ipince dudaklarından, tahta gibi gövdesinden, varla yok arası memeleri yüzünden suçlanmak. Asmadaki bir salkım mor üzümün tanelerini sarmalayan buğuyu silmek gibi kolay mı yaşamdaki yanlışlıkları silmek?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.