Zaman Kimi Zaman
Fuat, bir yandan birasını yudumluyor, bir yandan da üst dudağından fışkırıp bütün yüzüne dağılan dikensi bıyıklarını oynatarak, sakin bir sesle, insani sözcüğünün yanlış kullanıldığını söylüyordu. ona göre, bu sözcük bir insana özgü ne varsa ve daha neler olabilecekse hepsini kapsıyordu çünkü. başka bir deyişle, hitler'in fırınlarından saddam'ın davranışlarına, bush'un planlarından füsun'un düşlerine kadar her şey insaniydi. bu insanların yaptıkları kendilerinin birer uzantısıydı aslında. bu nedenle de, insanlığın birer uzantısıydı. dahası, fuat, ayak altında yuvarlanan küçücük bir çakıl taşının bile bizim dokunuşumuzla insanileştiğini düşünüyordu. ona göre, öyle değil miydi, bir çakıl taşına bakmakla biz biraz da kendi dışımıza çıkmış ve varıp sessizce onun varlığına sızmış olmuyor muyduk? ya da, herhangi bir nesne, bizim gözlerimizle algılanmakla biraz bize dönüşmüş olmuyor muydu? öyleyse, insanın insani diyebileceği hiçbir şey yoktu yeryüzünde. var mıydı?"
Sayfa 14
Her insanın kendine özgü bir ruhu var. Onu başka bir ruhla karıştıramaz. İki insan birbirine yaklaşabilir, birbiriyle konuşabilir, birbirinin hemen burnunun ucunda olabilir, ama ruhları bulunduğu yere kök salmış çiçeklere benzer, hiçbiri kalkıp ötekisinin yanına gelemez, bunun için kökünü terk etmesi gerekir, böyle bir şeyi de başaramaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını yollar birbirine, çünkü birbirleriyle konuşmaya can atar; ama bir tohumun istenilen yere ulaşması konusunda çiçeğin elinden bir şey gelmez, rüzgarın işidir bu, rüzgar da canı istedi mi bu, canı istedi mi öbür yönden eser.
Reklam
140 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Sapere audeye! (Bilge olmayı göze al!)
Ansızın Psammatikus'un deneyi aklıma geldi. İlginç bir firavunmuş veya sadece ilginç olayların başkahramanı olmuş. Bu yarı Tanrı olan kişi bir gün Tanrısal soyu ve dili merak etmiş. Sonrasında da yeni doğmuş bir bebek almış ve zindana götürmüş. Yanında da konuşulmaması konusunda uyarmış. Firavun, bebeğin Mısır dilini -Tanrısal dili- konuşacağını
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020130k okunma
Svetaketu on iki yaşına geldiğinde bir öğretmene gönderilir. Yirmi dört yaşına kadar onunla birlikte çalışır. Bütün Vedaları öğrendikten sonra bütün herşeyi öğrendiği inancıyla ve herkesin kusurlarını bulma iddiasıyla birlikte kendini beğenmiş olarak eve döner. Babası ona der: “Svateketu, yavrum, sahip olduğun bilgilerle övünen ve herkesi
Arkadaş Zekai Özger - Hüzün Mevsimi
Gece bir tabut gibi çöker omuzlarıma bir ölünün iç çekmesi olur rüzgar hüzünle düşünürüm uzaktaki bir evi yıldızlar sayılmaz: hasret uzakta hasreti bir ben bilirim
Sebeknefru' dan 286 yıl sonra Mısır tahtında hükümdar ola­rak, hükmetme işinin erkeklere özgü bir ayrıcalık olduğuna ina­nan bir başka kadını, Hatşepsut'u görmekteyiz. Hatşepsut'ta bu düşüncenin ağırlığı öylesine belirgindi ki kendini kraliçe değil dişi kral ilan etmişti. Firavunlara özgü simgeleri kullanı­yor, takma sakal ve bıyık takıyordu. Eril eğilim, davranışlarının tümüne egemendi. Mezarını bile Bibanü'l Harim' de (Kraliçeler Vadisi) değil, Bibanü'l Müluk'da (Krallar Vadisi) hazırlatmıştı. Gerçekte Amon-Ra'nm kızı olabilirdi, ama yalnızca kralların kullanabileceği "Horus" adını almakta kararlılık gösterdi.
Sayfa 139 - Arkadaş Yayınevi
Reklam
1,000 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.