Her insanın kendine özgü bir ruhu var. Onu başka bir ruhla karıştıramaz. İki insan birbirine yaklaşabilir, birbiriyle konuşabilir, birbirinin hemen burnunun ucunda olabilir, ama ruhları bulunduğu yere kök salmış çiçeklere benzer, hiçbiri kalkıp ötekisinin yanına gelemez, bunun için kökünü terk etmesi gerekir, böyle bir şeyi de başaramaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını yollar birbirine, çünkü birbirleriyle konuşmaya can atar; ama bir tohumun istenilen yere ulaşması konusunda çiçeğin elinden bir şey gelmez, rüzgarın işidir bu, rüzgar da canı istedi mi bu, canı istedi mi öbür yönden eser.
140 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Sapere audeye! (Bilge olmayı göze al!)
Ansızın Psammatikus'un deneyi aklıma geldi. İlginç bir firavunmuş veya sadece ilginç olayların başkahramanı olmuş. Bu yarı Tanrı olan kişi bir gün Tanrısal soyu ve dili merak etmiş. Sonrasında da yeni doğmuş bir bebek almış ve zindana götürmüş. Yanında da konuşulmaması konusunda uyarmış. Firavun, bebeğin Mısır dilini -Tanrısal dili- konuşacağını
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020130bin okunma
Reklam
Svetaketu on iki yaşına geldiğinde bir öğretmene gönderilir. Yirmi dört yaşına kadar onunla birlikte çalışır. Bütün Vedaları öğrendikten sonra bütün herşeyi öğrendiği inancıyla ve herkesin kusurlarını bulma iddiasıyla birlikte kendini beğenmiş olarak eve döner. Babası ona der: “Svateketu, yavrum, sahip olduğun bilgilerle övünen ve herkesi
Arkadaş Zekai Özger - Hüzün Mevsimi
Gece bir tabut gibi çöker omuzlarıma bir ölünün iç çekmesi olur rüzgar hüzünle düşünürüm uzaktaki bir evi yıldızlar sayılmaz: hasret uzakta hasreti bir ben bilirim
Sebeknefru' dan 286 yıl sonra Mısır tahtında hükümdar ola­rak, hükmetme işinin erkeklere özgü bir ayrıcalık olduğuna ina­nan bir başka kadını, Hatşepsut'u görmekteyiz. Hatşepsut'ta bu düşüncenin ağırlığı öylesine belirgindi ki kendini kraliçe değil dişi kral ilan etmişti. Firavunlara özgü simgeleri kullanı­yor, takma sakal ve bıyık takıyordu. Eril eğilim, davranışlarının tümüne egemendi. Mezarını bile Bibanü'l Harim' de (Kraliçeler Vadisi) değil, Bibanü'l Müluk'da (Krallar Vadisi) hazırlatmıştı. Gerçekte Amon-Ra'nm kızı olabilirdi, ama yalnızca kralların kullanabileceği "Horus" adını almakta kararlılık gösterdi.
Sayfa 139 - Arkadaş Yayınevi
Türlerin Kökeni
Bir yazar, eskiden Büyük Britanya’ya özgü on bir yabanıl koyun türü olduğuna inanmaktadır! Britanya’nın şimdi kendine özgü bir tek memeli hayvanı olmadığını, Fransa’da, Almanya’da olmayan birkaç memeli hayvan bulunduğunu, Macaristan ve İspanya için de durumun böyle olduğunu vb. ama bütün krallıklara özgü birkaç sığır, koyun, vb. soyu bulunduğunu göz önüne alınca, evcil epeyce soyun Avrupa’da türediğini kabul etmek zorunda kalırız; başka nerden gelmiş olabilirlerdi? Hindistan’da da böyledir.
Sayfa 24 - Evrensel YayınKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 841 ile 850 arasındakiler gösteriliyor.