geceyi çarmıha geriyorum kimseler tapmıyor
hüznümü ölçeğe vuruyorum yüreğine sığmıyor
her şey ne kadar olabilir meraklanıyorum
yüzüme dokundukça tırnaklarım kanıyor
yalnızlığımı hüznümle yoğuran gece
öyle basitsin ki sen bütün şiirlerin içinde
biliyorum, biliyorum bunu da biliyorum
gökteki yıldızlar kadar dizeler yazılsa da
kendime kendimden başka kendim yok
ne utancımı kuşanan bir sevgi
ne çirkinliğimi öpen bir kız
yalnızlığımdan yalnızlığım yalnız
- ana bana bir hal oldu, hep böyle titriyorum
ana çok üşüyorum. ıhlamur ısıt bana
yıldızlar sayılmaz: hasret uzakta
ben sevgiye hasretim, sevgi uzakta
Kendi disiplini üzerinde uzun uzun düşünen Wittgenstein, tüm felsefi soruların dile özgü karmaşık bir modelden kaynaklandığı sonucuna varmıştır. Öyleyse felsefi sorular yanıtlanmamalı, bir hasta gibi terapi edilmelidir.
Katherine Mansfield, usta öykücülüğü, dili, kendine özgü yazışıyla daha uzun yıllar ilgiyle okunacak bir yazar olarak, İngiliz öykücülüğü, giderek dünya öykücülüğü tarihinde yerini almış bir yazar. Ne ki çağdaşlarının kimileri ona hayranlık duyarken, kimileri olumsuz, dahası incitici eleştirilerini esirgememişlerdir ondan. André Maurois, kadınlar arasında dâhilere az rastlandığını, bunlardan birinin Katherine Mansfield olduğunu söyleyerek ona duyduğu hayranlığı dile getirmiştir. Böylece, otuz beş yaşında öldüğünde çoktan ünlenmişti Yeni Zelandalı İngiliz yazarı. Öte yandan, Virginia Woolf, ölümünün ardından, "İyi oldu öldüğü" diyecek kadar acımasızca söz etmiştir ondan. Buna karşın, Virginia Woolf, Katherine Mansfield'ın bir öykü yazarı olarak değerini yadsımamış, giderek onun, "yazışına en çok gıpta ettiği yazar" olduğunu açıkça dile getirmiştir. Sonuç olarak, Katherine Mansfield'a hayranlık duyanlarla, onu sevmeyenlerin birleştikleri ortak görüş, Mansfield'ın, değeri tartışılmaz "bir öykü yazarı" olduğuydu.
Sayfa 10 - Birinci Basım: Haziran 2021 - Kırmızı Kedi Yayınları