Hayvanlarda vefa var, sadakat var, merhamet var,
İhanet yok, nankörlük yok,
Hile hurda, yalan dolan, çalma çırpma yok, yok efendimiz.
Duygusuz, kalpsiz değiliz,
Biz kimseyi tutsak etmeyiz,
Biz kimseye bıçak çekmeyiz,
Hiçbir canlıyı boğmayız, boğazından kesmeyiz.
Topumuz tüfeğimiz yok, yok efendimiz.
.
Hakaret ve küfür objesi olarak diline dolayıp
Kolay heyecanlanır laleler, kış geldi ya buraya.
Bak, nasıl bembeyaz her şey, nasıl sessiz, karlar altında. Dingin olmayı öğreniyorum, uzanarak sessizce kendi yanıma,
Nasıl uzanmışsa ışık bu beyaz duvarlara, bu ellere, bu yatağa
Hiç kimseyim ben, işim yok patlamalarla.
.
Hiçbir zaman,küçük adam,mutluluğu dolu dolu özgürlük içinde tatmadın.Bu yüzden,mutluluğu tıkınıyorsun,mutluluğun güvencesinden sorumluluk duymaksızın.Mutluluğu bulmayı, onun üzerinde titremeyi,ona bahçıvanın çiçeklerine,rençberin buğdayına baktığı gibi bakmayı öğrenmedin (çünkü engellendin). Büyük araştırmacılar,şairler ve bilgeler,kendi mutluluklarını sağlamak istedikleri için,senden kaçtılar.Senin yanında,küçük adam,mutluluğu yutmak kolay,ama sağlamak kolay değil.
Hayatın sırlarıyla karşı karşıya gelmek, korku ile de karışarak dinleri yaratmıştır. Ulaşamayacağımız bir şeylerin var olduğunu bilmek, ancak en ilkel bir biçimde anlayabileceğimiz en derin aklın ve en parlak güzelliğin belirtilerini görmek, bu bilgi ve bu gerçek dindarlığın tâ kendisidir, işte bu anlamda, ve yalnız bu anlamda, derinden dindar
Neden bütün ya da hemen hemen bütün modern evliliklerin mutsuz olduğu sorusu (sanki sadece modern evlilikler mutsuzmuş ve modern olmayanlar mutluymuş gibi), bütün edebiyatın -ciddiyetle- ve her beş çayı sohbetinin –ciddiyetten uzak bir biçimde- etrafında döndüğü, son moda sorulardan biri. Dünya üzerindeki her soru, toplumun gevezeliklerine olduğu