244 syf.
9/10 puan verdi
Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
Zorunlu Eğitime Hayır
Zorunlu Eğitime HayırCatherine Baker · Ayrıntı Yayınları · 2000163 okunma
84 syf.
10/10 puan verdi
Şeffaflık, hayatımızın bir çok noktasında sık sık kullandığımız ve karşılaştığımız kavramların başında geliyor. Elbette bunu kullanmamızın nedeni olumlu bir anlam yüklü olması. Bu yüzden en çok da iyi bir politik malzeme işlevi görmektedir kamuoyunu manipüle ve kontrol etmek açısından. Yüzyıllar önce Marks'ın bahsettiği yabancılaşma günümüzde yerini (varlığını da yitirmeden) Baudrillard'ın simülasyonuna bırakmış durumda. İletişim teknolojisinin hızla ve tüketime endeksli bir alan olarak büyümesi, insanın artık sanal alem ile gerçek alemi ayırt edemeyecek duruma gelmesine neden olmuş, hız, teşhir, kontrol, şeffaflık gibi başlıklar temel yaşam kuralları haline gelmiş oldu. Günümüz neo-liberal dünyasında şeffaflık bir iktidar aygıtıdır. Hem siyasi, hem de ekonomik güçler şeffaflık ilkesini bir yaşam alanına dönüştürerek bu alan içerisinde insanın özel, gizli olarak tuttuğu her şeyi ''bilgi'' kapsamında yok eder. Şeffaf olmak bu anlamda çok değerlidir. Buna bir tür neoliberal ahlak yasası da demek mümkün açıkçası. neo liberalizmin sınırsız özgürlük (olmayan) arzusu aslında bir kontrol mekanizmasından başka bir şey değildir. Bu nedenle şefaflaştırılmış toplum, kural koyucular tarafından kendilerine göre ahlaklaştırılmış ve kontrol altına alınmış bir toplumdur. Byung Chul Han ise bir kısacık kitabında daha ansiklopedi yazarcasına kavramlar içerisinde muazzam bir geçişler yaparak bizlere, düşünenlerin farkında olduğu şeyleri bir araya getirerek anlatmış. Bu açıdan harika bir kitap daha. Han'ı okuyun okutun.
Şeffaflık Toplumu
Şeffaflık ToplumuByung-Chul Han · Metis Yayıncılık · 20172,136 okunma
Reklam
"Son sözünü söylemek için bile insanın bir hikayeye ihtiyacı vardır." Aynı anda hem olumlu, hem de olumsuz anlamı olan bir cümleyle karşı karşıyayım. Her hikayede bir şikayet mutlaka vardır Mevlânâ'dan öğrendiğime göre. Bu bir genelleme değil asla. "Her şerde bir hayır vardır" cümlesinin galat-ı meşhur duruşuna mukabil bu
152 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Eşitlik Mi? Göz Yummak Mı?
Başlarda sıkıcı gelse de hatta zorla bitirmek istesemde o zorlamanın sebebinin kitabı bitirdikten sonra aslında vermek istediği mesaj açısından bi noktada beni çektiğinden dolayı olduğunu anladım. Kitap sadece yansıttığı dönemin değil, her dönemin kitabı olarak okunmalı ve okutulmalı. Tarihsel zamana yüz tutmuş bütün kitapları sevdiğimi söyleyebilirim ve Hayvan Çiftliği de tam olarak bunu yansıtır içerikteydi. Insanlardan kaçarken, domuzlara tutulmak gibi bişeydi okuduğum. Fazlasıyla sinirlenerek okudum. Neden dedim neden bu domuzlar bu kadar ayrıcalıklı onlari diger hayvanlardan farklı kılan ne olabilirdi? Neden diğer hayvanlar çok çalışarak mutlu olmaya çalışırken domuzlar yattıkları yerden mutlu olabiliyorlardı (!) Napolyon'un lider olarak seçilmiş olmasına ne demeli peki? Seçilmiş mi dedim pardon, tek aday fakat oy birliğiyle seçilmiş sizce de çok ironik değil mi? Hiçbir hayvan, (sözde) hiçbir hayvanın efendisi değildi ve hepsi eşitti. Bunun içindi insanlara karşı vermiş oldukları mücadele. Ama ne olmuştu o eşitlik? Evet bütün hayvanlar eşitti, ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşit olmuştu. Işte böyleydi aslında gerçekler, hayatımızda var olanların yansımasıydı bu. Hayvanlar o iki ayaklı olan onları ezen, sömüren kişilerden kurtulurken bi anda kendi içlerinden olanların emrinde daha acımasız daha dikdatör bir rejimle karşılaşmışlardı. Özgürlüklerini savunamayanlar her zaman daha büyük bir bedel ödemeye mahkumdur. Bu böyledir özgürlük değerlidir ve ulaşmak her zaman çetrefilli yollardan geçirir. Ne farkı kalmıştı? Kitapta da dediği gibi... İnsanlar domuzlara, domuzlar insanlara dönüşmüştü...
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020247,9bin okunma
160 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
YENİLENLERİN YAZGISINI YAZAN ADAM: ‘’STEFAN ZWEIG’’
Bu kitabı her kitapçıya gittiğimde en çok satanlar listesinde görüyordum. Demek ki haklı bir nedeni varmış. Sadece Zweig’ın hayatını – dış dünyasını - anlatmakla kalmıyor, iç dünyasına da ışık tutuyor. Zweig’ın eserlerine başlamadan önce okunması gereken bir ön-hazırlık kitabı niteliğinde. Akıcı, sade anlatımı ile çok çabuk bitirilebilecek bir
Stefan Zweig
Stefan ZweigKerem Kına · Destek Yayınları · 2021817 okunma
314 syf.
·
Puan vermedi
Denemeler !!
Her kitap severin bir baş ucu kitabı vardır, bazıları çoktan bulmuştur onu, bazıları ise arayış içerisindedir. Çünkü başucu kitabı öylesine değerlidir ki bir insan için, yolumuz karardığında yolumuzu aydınlatan bir yıldız, yokuşları tırmanırken bize uzanan bir yardım eli olabilirler. İnsan bir kere buldu mu onu, her kelimesini unutmamak ister.
Denemeler
DenemelerMontaigne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202054,9bin okunma
Reklam
224 syf.
7/10 puan verdi
·
18 günde okudu
Özgürlük, her şeye özgürlük sunmak mı demek? düşüncesini ele alan yazar kitabında hümanist, liberal değerleri savunan özgürlüğü ve bu sisteme karşı olan düşünceleri konu etmiş. Bir toplumun büyük emeklerle özgürlük adına ortaya çıkarmış olduğu değerleri korumak gerekmekte olduğunu savunuyor ve bu yapıya uygunsuz düşünceleri hoşgörüyle karşılamak çok kötü neticelere gidebileceğini ifade ediyor. Hoşgörüde sinir nedir? Hümanistlik neden özgürlük için değerlidir? Dinlerin geri kalmasını, özgür toplum yapısına açık olmamasını eleştiriyor. Devlet bazında idari sistemin seküler yapıda yürümesi, bütün vatandaşlar için en uygun olduğunu söylemekte. Hiçbir fikir seküler yapıyı etkilememeli, ama seküler idare her bireyin özgürlüğüne yaşam ortamı sağlamalı. O nedenle her birey ve seküler idare karşılıklı özgürlük anlayışı sergilemeli, bu değerleri korumalı ve buna karşı olanlara hoşgörü alanı vermemeli... Kitabın Türkçesi yok. Almancasını okudum.
Die Grenzen der Toleranz
Die Grenzen der ToleranzMichael Schmidt - Salomon · Deutsch · 20161 okunma
Nedir günah? İçinde bulunduğu koşulları aşabileceğini sanan, oysa kendi düşüşünü hazırlamaktan öteye gidemeyen insanın özgür iradesiyle Tanrı'nın ihsanını reddetmesidir. Madem ki özgürlük insanı mutsuz kılıyor, o hal- de, neden Tanrı insanı özgür yarattı? Kesin bir açıklama getirme iddiasını gütmeyen Aziz Augustinus'a göre, günahkar ve affedilmiş bir insan, kötülük yapma riskini göze alarak iyiliği seçermeyen ve doğal olarak masum olan bir insandan daha değerlidir. Sonuç olarak, Mesih gibi bir kurtarıcıyı bizlere kazandıran bu ilk günah "mutlu bir günah"tır.
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
56 syf.
·
Puan vermedi
İnsanın kendisine zarar getirecek olanın ne olduğunu bilmeden olur olmadık her şeyi merak etmesi, öğrenmek istemesi ve sonra acı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalması güzel bir şekilde aktarılmıştır. Her ne kadar merak ettiğimiz bir durum da olsa öğrenmemiz istenmiyorsa, o şeye daha temkinli yaklaşmalıyız. Bence hakkında bilgimiz olmayan şeylerin
Kral Oidipus
Kral OidipusSophokles · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20198,8bin okunma
117 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.