bazı geceler, sessizlik daha derin gelir. rüzgâr adını fısıldar gibi eser pencereden. sokak lambalarının solgun ışığı altında yalnızlığım belirginleşir. o an, seni düşünmeden duramam. özlemin bir dalga gibi üzerime çöker, nefes almak zorlaşır. sen yanımdayken her şey daha kolaydı. zamanın nasıl geçtiğini bilmezdim; saatler hızla akıp giderdi. şimdi ise saniyeler bile ağır geliyor. günler uzuyor, her yeni gün seni daha çok özleyerek başlıyor. hiçbir şey, senin varlığının verdiği huzuru dolduramıyor. bazen sıradan anlar bile seni hatırlatıyor. bir şarkının melodisinde, gökyüzünün maviliğinde, bir fincan kahvenin sıcaklığında sen varsın. her detayda seni buluyorum. ama sen burada yoksun. işte bu, insanın kalbine dokunan en derin boşluk. özlem bir yara gibi. hafiflemiyor ama alışıyorsun onunla yaşamaya. yine de her gece seni yanımda hissetmek için gözlerimi kapatıyorum. sanki rüyalar bile seninle daha güzel, daha anlamlı. orada yalnızca sen ve ben varız. sana dokunmayı, sesini duymayı, gözlerinin içine bakmayı özledim. sana anlatmak istediğim o kadar çok şey birikti ki.. tüm bunlara rağmen asıl özlediğim, hiçbir şey konuşmadan sadece yanında oturmak. sessizliğin bile huzur verdiği anlar. ne zaman döneceksin, bilmiyorum. bildiğim tek bir şey var: seni beklemek, bu dünyadaki en sabırlı yolculuk. çünkü bilmek yeterli.. bir gün, yine aynı gökyüzü altında buluşacağız. ve işte o gün bütün bu özlem dinecek. o zamana kadar seni özlemekten başka çarem yok. bil ki, bu kalp her atışında adını fısıldıyor. özlem, seni sevmeye devam etmenin en sessiz, en derin hali.